SAĞLIKLI BİR “SAĞLIK” İŞGÖRÜR(2)

Dünkü yazımızda, sağlık çalışanlarına yapılan “şiddet” konusunu işlemeye başlamıştık.Bugün kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Güneydoğu Demokrasi Derneğinin,29 Mart 2012 tarihinde,sağlık çalışanlarına yönelik,Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde “Sağlıkta Hukuki Sorumluluk” başlıklı bir konferans vermiştim.

Konferansa katılanlar hatırlarlar,sorular kısmında,hastanedeki sağlık personeli yoğun olarak,hasta yakınları tarafından gerçekleştirilen fiili ve sözlü taciz ve saldırılardan muzdarip olduklarını belirtmişler,konu ile ilgili olarak vahim sonuçların olabileceği ve güvenliklerin olmadığını belirtmişlerdi.Hatta konu ile ilgili olarak yöneticilerin gerekli tedbirleri almasını istemişlerdi.

Bakınız, Gaziantep’te bir hekim saldırı sonucu hayatını kaybetti,dün televizyonlarda “deli dana” gibi,elindeki  bıçakla  hastanenin acil bölümündeki sağlık çalışanlarına yapılan saldırı ekranlara taşındı.medyada bunla ilgili haberlerde müthiş bir artış var.Konu bu bakımdan ciddiyet taşıyor.

Bu konuda isterseniz,sağlık çalışanları ilgili olarak mevzuata bir bakalım;

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 37. maddesine göre, “herkesin, sağlık kurum ve kuruluşlarında güvenlik içinde olmayı bekleme ve bunu istemek hakları vardır”.Bundan sağlık çalışanlarının da faydalanması gerektiği açıktır.

Bu konuda “Sağlık Kurum ve Kuruluşlarında Hasta ve Çalışan Güvenliğinin Sağlanmasıve Korunmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ’in* “Hasta ve çalışanlar için güvenlik tedbirleri” başlıklı 18.maddesine göre;

(1) Hasta ve çalışanların fiziksel saldırı, cinsel taciz ve şiddete maruz kalmalarına karşı gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması için yapılacak işlemler şunlardır:

a) Sağlık kurum veya kuruluşu tarafından, fiziksel saldırılara karşı gerekli tedbirler alınır ve prensipler belirlenir.

b) Özellikle çalışanların şiddete maruz kaldığı durumlarda çalışanın şikâyetlerini değerlendirecek ve üst yönetimin desteğini hissedeceği bir düzenleme yapılır.

c) Bu tür durumlara müdahale edecek ve 24 saat esasına dayalı olarak görev yapabilecek nitelikte sorumlu bir ekip bulundurulur.

Bu durumda,oluşabilecek suçların önlenmesi,muhtemel çatışma ortamının ve olabilecek olumsuz olayların önüne geçmek,etkisiz hale getirmek için gerekli donanım ve sistemin kurulmamsından ötürü devletin ve bu anlamda yetkili yöneticilerin sorumlu olacağı açıktır.Bu sorumluluk idari,cezai ve hukuki(tazminat)sorumluluğuna değin uzanabilecektir.

Belirtmiş olduğumuz tebliğin 20.maddesi bu hususu düzenlemektedir. Buna göre:

“Bu tebliğde yer alan esas ve usullerin kesintisiz ve etkin bir şekilde uygulanması, uygulama sırasında tespit edilen sorun ve aksaklıkların giderilmesi için gerekli tedbirlerin alınması ve uygulamanın takip ve denetimi ilgili sağlık kurum veya kuruluşunun en üst amirinin yükümlülüğündedir”.

Böylece yukarıda belirtmiş olduğum hukuksal sorumluluk ilkin en üst amirin, yani başhekimin olacaktır.

Tabi,bu arada saldırganın “hukuki” ve “cezai” sorumluluğu olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır.

Bu kadar hukuki düzenlemenin bulunduğu, hatta içişleri bakanı İdris naim ŞAHİN tarafından 81 il valiliğine gönderilen genelgede, "sağlık kurumlarında gerekli güvenliğin sağlanmasında şikayette bulunma zorunluluğu olmadığı bilinci içinde hareket edilmesini, konulara ilişkin görevli personelin bilgilendirilmesinin sağlanmasını, uygulamanın öngörülen usul ve esaslar çerçevesinde yürütülmesini ve sağlık çalışanlarına karşı işlenen suçların yetkili adli makamların talimatları doğrultusunda re'sen soruşturulmasına ilişkin gerekli tedbirlerin her düzeyde alınmasını” belirtmekteyse de ,konu ile ilgili  sistematik ve etkili bir organizasyon gerçekleştirilmediği taktirde bir sonuç alınamayacağı ortadadır.

Bu konuda “özel güvenlik teşkilatı”nın “etkisiz” ve “zayıf” olduğu açıktır.Sağlık alanındaki güvenlik hizmetinin mutlaka devletin güvenlik teşkilatı nezdinde  özel bir birim tarafından “donanımlı” ve “etkili” olabilecek nitelikte örgütlenmesi gerekmektedir.Bir kadın polisin silahını çekmiş olmasına rağmen elindeki bıçakla üzerine yürüyebilecek düzeydeki “cesareti “hafife almamak gereklidir.

 

AYDIN BAKIŞ: Sağlıkta Güvenlik Olursa, ‘Sağlıklı’ Çalışır”