TETİĞİ ÇEKERKEN DE ELİN TİTREMESİN
Son dönemlerde çok önemli gelişmeler oluyor.Bir devrin cunta lideri Kenan Evren,hayatta kalan diğer dönemin hava kuvvetleri komutanı Tahsin Şahinkaya ile birlikte sanık sandalyesine oturuyor.
Her ne kadar sağlık sebeplerinden ötürü ilk duruşmaya katılamazlarsa da er ya da geç ifadeleri bir şekilde alınacak ve kendilerinden hesap sorulacak.
Hiç kimsenin “yaptığının yanına kar kalmayacağı” nı dünya alem görecek,
Diyeceksiniz ki,ne olacak,bugüne kadar sefasını sürdü,Bodrumda resim yaptı,hayatını yaşadı..
***
Hayır.
Belki Kenan evren hapis yatmayacak,belki yargılama sürecinde yaşama veda edecek,belki de zamanaşımı veya ceza hukukunun ilkelerinden istifade ederek(lehe olan kanun uygulaması,yasaların geriye yürümemesi,kanunsuz suç ve ceza olmaz..vs)
önemli olan o değil,
Önemli olan…
12 Eylül 1980 darbesi ile çekilen acılar,yıkılan yuvalar,yitirilen canlar,sürgünler,üzüntülerin hesabının sorulduğu inancının ortaya çıkmasıdır.
Hukukun üstünlüğünün yavaş yavaş Türkiye Cumhurşiyeti Devletinde yeşermeye başladığının görülmesidir.
Artık herkesin,kimliği,görevi, gücü ne olursa olsun,bu ülkede darbenin olmayacağı,yapanların soluğu adliyelerde alacağı,yüzüne “Osmanlı şamarı” yiyeceğini anlamasıdır.
Artık seçilmişlerin üstün olduğu, atanmışların kafalarına estiği zaman yönetime el koyamayacaklarının anlaşılmasıdır.
Zaten,yakın zamanda darbeye teşebbüs ettiği,muhtıra verdiği,hukukdışı örgütleme içerisinde ve faaliyette bulunduğu iddiasıyla Genelkurmay başkanına kadar üst düzeyde yüzlerce subay tutuklanmadı mı,halen cezaevlerinde yatmıyorlar mı?
***
Vatandaşın kalbine bir su serpiliyor..vatandaş nefesini tutmuyor..derin nefes alıyor…ferahlıyor…
Hey gidi günler hey….asılsız bir ihbar mektubu ile binlerce insanın gözaltına alındığı,ölüm fermanlarının yazıldığı,Diyarbakır zindanlarında çürüdüğü günlerden nerelere geldiğini gösteren tarihtir “12 Eylül”
Birisi “12 Eylül 1980”, diğeri “12 Eylül 2010”.
Ne ilginç tesadüftür ki,her iki tarihte 12 Eylül..
Birisi darbe,diğeri darbeyi yapanların sevinç gösterisi yaptığı,diğeri yapanların,yapmaya teşebbüs edenlerin yargılama yolunu açan tarihtir.
Ama, aynı şekilde %92 küsür oyla da Kenan Evren’i Devlet Başkanlığı’ndan Cumhurbaşkanlığı’na taşıyan,yıllarca antidemokratik yasaların ve uygulamaların kaynağı olan anayasaya “evet” diyenlerin da Anayasasıdır.
Diyeceksiniz ki,dipçik gölgesinde oy verdik,zarflar şeffaftı,menfi propoganda yasaktı,partielr kapatılmıştı…Evet doğru ama bu durum Bingöl’de %90’un üzerinde hayır oyunu engellememişti.
***
kendisine yargı yolu açılırsa kafasına sıkacağını söylüyordut bile titreme
Gayet iyi hatırlıyorum…
Sürekli “netekim” diyen ,“meşhur ressamı”
Her ne kadar yaptığı resimleri bir şeye benzemese de, etrafında onu ünlü bir ressam gibi gösteren şakşakçıları,
Her gün “Milli Güvenlik Kurulundan bildirilmiştir.”diyerek TRT’den yapılan açıklamaları,yasaklamaları,vetoları..
İşkenceden geçirilenleri,asılanları,yurtdışına kaçmak zorunda kalan vatandaşları,1402 sayılı sıkıyönetim kanunu nedeniyle sıkıyönetim komutanları tarafından görevlerine son verilen kamu görevlilerini,üniversite öğretim üyelerini,ama unutmadığımız birçok sözü var.
“Asmayalım da besleyelim mi?”,
“Adaletli davrandık,bir sağdan,bir soldan astık”,
o“Otuz beş idamı imzalarken elim bile titremedi”
Diyen cunta liderinin,
Bir başka sözünü daha unutmadık:ü daha unutmadıkA A“YARGI ÖNÜNE ÇIKARSAM KAFAMA SIKARIM”M
Hadi ne duruyorsun sıksana,
Milletin çocuğunun kafasına sıktığında,yağlı ipi boynuna geçirdiğinde,ölüm fermanını imzaladığında
"Kanlı ellerin titremiyordu”
Hadi tetiği çekerken de “ELİN TİTREMESİN”
***
Bak sen ne marifetliymişsin.12 Eylül 1980’den sonra;
650 bin kişi gözaltına alındı.
1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
7 bin kişi için idam cezası istendi.
517 kişiye idam cezası verildi.
Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1’i Asala militanı).
İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi.
71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
98 bin 404 kişi “örgüt üyesi olmak” suçundan yargılandı.
388 bin kişiye pasaport verilmedi.
30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
30 bin kişi “siyasi mülteci” olarak yurtdışına gitti.
300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
171 kişinin “işkenceden öldüğü” belgelendi.
937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı.
23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
31 gazeteci cezaevine girdi.
300 gazeteci saldırıya uğradı.
3 gazeteci silahla öldürüldü.
Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
39 ton gazete ve dergi imha edildi.
Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
14 kişi açlık grevinde öldü.
16 kişi “kaçarken” vuruldu.
95 kişi “çatışmada” öldü.
73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi.
43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi.