“BANA SÖYLEDİ, BANA!…”

Kim kime ne dedi ki?!… Bu da sorulur mu ya!?.. Şaka mı sizinkisi?.. Ne çabuk unuttunuz Kemal Beyin “o meşhur ve malum” konuşmasını!.. Daha kaç gün oldu.. Ki, Bayram’dan bir kaç gün önceydi.. Hani, promtorsuz 13 dakikalık bir konuşma yapmıştı …” Kağıda yazılı, konuşma metninden “ne nutuklar” attığını?!

***

Neyse hatırlatayım; “o altı çizili” gizemli sözcüğü!.. “Ya bana katılın, ya da önümden çekilin?…” Bayram öncesi ve bayramın ikinci gününe kadar, bilaistisna peşine düştük… Bu ifadenin tılsımını çözmek; “kime söyledi” diye!… Cumhurbaşkanlığı adaylığında; “kimi kast etti, kimdir onun önünü kesen?”…

***

Ki Kemal beyin peşine düşen onlarca gazeteci-yorumcu yanıt aradı; “kime söyledi” bu sözleri diye.. Ama yanıt alınmadı.. işi kem-kümle geçiştirdi.. Ama Bayramın ikinci gününden itibaren biri sahneye çıktı ki; “o benim, beni kastetti” dedi.. O kişi de, Ekmem İmamoğlu.. Ve asıl racon kesen o oldu; “Asıl sen çekil benim karşımdan” dedi…

***

Ve bunu da; Karadeniz turnesinde söyledi.. Memleketi “Rize’den” arz-ı endam edip, açık bir şekilde; “tavır” sergiledi.. Öyle ya, İstanbul Belediye Başkanının ne işi var; “seçim otobüsüyle, Karadeniz turnesine çıksın?…” Tabi adayım, değilim demiyor.. İş yan cebime koy moduyla; “Ben Karadenizliyim, Hemşehrilerimle bayramlaşmaya çıktım” diyor?!…

***

İyi de, sormazlar mı?!.. Yahu seni; “Rize'deki, Karadeniz bölgesindeki seçmenler” seçmedi ki!.. Seni, İstanbul’daki “seçmenler” seçti. Bayramlaşman, kucaklaşman, ikramlarda bulunman gereken, İstanbul ahalisi!… Seninkisi garip bir hal değil mi?!.. Neyse, senin tercihin diyelim!… Peki, Karadeniz turundaki harcamanın “değirmenine su nerden akıyor?”…

***

Derler ya; “Karamanın koyunu sonra çıkan oyunu?..” Bu işin, kokusu da, tez çıkar… Gelelim, Rize seyahatindeki, “ilgi ve alakanın” dozajına!.. Gelen görüntüler, otobüsün çevresindekilerin sayısal oranı; “fiyasko” imiş.. Ne Diyarbakır’daki alaka, ne Batman’daki gösterilen ilgili; kendi memleketinde ona yok çekilmiş!..  Siyasi şovu “siyasi intiharla” sonuçlandı diyebiliriz!?..

***

Öyle ya!… Eğer ki, “otobüsünün” etrafını saranlar binlerle ifade edilmiş olsaydı.. Coşku hakimiyetiyle, Rize meydanı insan seline dönseydi!.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın memleketinde bu gövde gösterisiyle “bir taşla iki kuş vurmuş olacaktı?”..  Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’a şu cümleleri kendisine has, icra edecekti?!…

***

“Eyyy ahali, ey muhalefet, ey altılı parti liderleri… Siz aday aramaktan vazgeçin.. Aradığınız o aday benim.. Ben İstanbul Fatihi’yim.. Bakın Cumhurbaşkanının memleketinde bile, tozu-dumana katıp, binleri, onbinleri peşimde koşturuyorum.. 2023’ün meşalesini Rize’den yakıyorum” diyecekti?!.. Ama diyemedi; sükut-u hayale uğradı!… Boyunun ölçüsünü aldı.. Zaten siyasetini deşifre eden de; “gazetecilerle” alakalı tercihselliği!.. Kimler yol arkadaşı!?.

***

Biliyorum.. Diyeceksiniz ki, muhalefetteki “kısırlık” herkesin, kendisine özgü “alan işgali” için, “varını yoğunu” ortaya koymasıdır?.. Çünkü, masadaki altı partinin “salvoları?” üretim yerine, bencillik üzerine kurgulu.. Diş gösteren çok.. Görünen o ki; İmamoğlu Kılıçdaroğlu çekişmesine, 2023’e odaklı seyirde “paydaşlar da” saflarını, netleştirmek zorunda olacak.. İşte asıl curcuna o zaman; seyirlik olacak?!…

***

SUÇ TEŞKİL ETMİYOR MU?..

İmamoğlu’nun özel donatılmış İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait “otobüsü” alıp, Karadeniz turnesinde, götürüp, kullanması “suç teşkil” ediyor mu?!.. Muhakkak ki, ediyordur.. Çünkü, kamuya ait bir mal.. Ki, İmamoğlu da her ne kadar “seçilmiş” biri olsa bile.. Yasal yönde, 657’ye tabi.. Yani bir ölçüde devlet memuru!…

***

Hal bu iken; kamuya ait bir malı hiçbir şekilde memur tarafından “özel ve şahsi” işlerinde kullanamaz, kullandırtamaz da!.. Kaldı ki, o otobüs İstanbul ahalisinin otobüsü.. Vergisiyle ödediği parayla alınmış.. Bir de, Otobüsün üzerinde, “16 milyon İstanbulluya hizmet ediyoruz” yazılı…. Ama İstanbul’daki otobüsler, caddelerin kenarında arızadan yatarken, kendisi turnesinde kullanıyor…

***

Vaziyetin bir de bedduası var!..  Eğer ki, İmamoğlu turnenin masrafını “cebinden” harcıyorsa.. Ya da Parti kasasından ödeniyorsa?. Hiç kimsenin diyeceği bir şey olmaz, zaten beddua da yerini bulmaz.. Ama, İstanbulluların “kasasından ödeniyorsa, onların alın teri, emeği” bu yolda, harcanıyorsa!..  En hafif deyimiyle, İstanbulluların bedduası şu olur; “yediğiniz, içtiğiniz, harcadığınız haramdır, zıkkım olsun!..”

GÜNÜN SÖZÜ

“Kamil insan; kişisel olarak ciddi, büyüklere hizmet ederken saygıyı elden bırakmayan, halka karşı çok nazik olan ve onları yönetirken de adaletli davranan kişidir.”