ÇELİŞKİLERİMİZ ÇOK!…

Ama çok yaman çelişkiler!.. Hani, gecen hafta sonu; "sokağa çıkma" yasağı ilanından hemen, dakikalar sonrası, yaşadıklarımız!… Herkesin, 3.5 saat içerisinde "hurra marketlere, bakkala, fırına, büfelere" akın etme hali vardı ya; felaket!...

***

Ki, bir çok bilim adamları siz asıl bu felaketin etkisi ve yaratacağı tahribatı; 24 Nisan'dan sonra görün!.. Öyle ya, o gece "maske, sosyal mesafe virüs" düşünen yoktu!.. Bırakın, "temassızlığı" dip dibe, burun buruna, el ele, en büyük temas riski o gece yaşandı!…

***

Tabi, bu hal-i vaziyetle meşguliyet yaşanırken, bir de hafta içerisinde, yaşadıklarımız!… "Sokağa çıkma yasağı" bitti, "salgın da bitti, virüs te bitti, riskte kalktı" aklıyla, ortaya çıkan bir başka tablo!… Market mi, alışveriş mekanları mı, toplu ulaşım araçları mı; "tıka basa!?"..

***

Nitekim, İçişleri Bakanlığı açıklama yaptı; "virüse dair alınan tedbirlere" uymayanlara "kabahat kanunu" kapsamında, uygulanan cezalarına dair.. Sadece Diyarbakır'da 350'ye yakın kişi!.?  Ki İzmir'de,  bir günde 1250 civarında!… Halk otobüsleri, yolcu minibüsleri, "saymakla" bitmiyor..

***

İşte, dün elime ulaşan İstanbul metrosundaki görüntü.. Kimi maskeli, kimi maskesiz!.. Ama; "insan istifi" var.. İnsanlar dip dibe!… Anlayacağınız, yaman çelişkiler yumağı içerisinde, dönüp durmaktayız!…

***

Hafta başından beri, Diyarbakır'ın çeşitli semtlerinden bana ulaşan, resim ve görüntüler var.. Özellikle, Diyarbakır Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Hasan Basri Güzeloğlu ile, Büyüktimur'la Gündem'de yaptığım program sonrası; hayli arttı!…

***

Minibüsler.. Taksiler.. Hatta toplu taşıma araçları, halk otobüslerindeki; "kurallara" riayet edilmemesi.. Uyaranların, ikaz edenlerin, vatandaşlık sorumluluğunu yerine getirenlerin de, hem sürücüden hem de kurala uymayan kişiden "aldığı" tepkilerin, dozajı da, Ofiste çıkan kavga!…

***

Hele ki, yasak sonrası Diyarbakır'daki havanın üç gün süreyle güneşli olması.. Her ne kadar dün hava bozuk idiyse de.. Akşam saatlerinde, yağmur çiselediyse de; önceki günlerin kısmi bazlı şehirde, hareketlilik vardı!… Maskeli, maskesiz!… Ofis ofis diyoruz, ancak bu semtimiz merhum şehir çocuk diye tabir ettiğimiz kırıklarımızın deyimiyle; "İJA KORONA?"… Umursayan yok!..

***

Parklar.. Yeşil alanlar.. Hazreti Süleyman ve çevresi.. Sur dipleri… Tarihi mekanların, Dicle Nehri kıyısı!.. Buralarda, haftanın ilk günü hareketliydi.. Şöyle bir dolaşayım, park bahçeye çıkayım, "temiz hava" alayım, diyenlerle doldu… Ulu cami önündeki, gezintiler de ayrı!…

Kısacası, Diyarbakır'da "hava yağmurlu ve bulutlu, rüzgarlı değilse", güneş varsa, yazın sıcaklığını hisseden ortam söz konusuyla; "kimse bizi içerde tutamaz… " Ama iki damla yağmur varsa; "evde kala" o biçim riayet var.. Virüsten kurtulma adına yaptığımız dualara Allah'ın milletin evde kalması için, "yağmur yağdır" duasını da eklememiz lazım!?..

***

Sonuç itibariyle!… Virüsün ne kadar riski yüksek, tehlikeli, ölümcül ve pandemi olduğunu biliyoruz. Ve alınması gereken tedbirlerimizin de, ne kadar basit, açık ve net olduğunu biliyoruz.. Ki buna dair; biraz sabır, biraz metanet, biraz da özveride bulunmamız gerektiğini de; biliyoruz!…

***

Demek ki, o zaman; bu yaman çelişkiler yumağı içerisindeki "hal-i vaziyetimizi" şuursuzluğu "pik eden", virüsü de "bereketlendiren(!)" tavırlarımızı; "terk" edip, "evde kalma" becerisini ortaya koymamız gerekir.. Ki, virüse karşı "savaşı" kazanabilelim!..

***

Çünkü, "eksiklikler" olsa da, kimi noktada aksamalar yaşansa da, virüsle savaşta Türkiye bir çok "süper güç, ülke" diye tabir edilen ülkelerden daha, "aktif ve başarılı" bir profil sergilemektedir.. İmkanlar her alanda en üst seviyede.. Yani Cumhurbaşkanı ümitli, soğukkanlı ve temkinli, sahiplenen bir fikriyatla; "işi" koordine ediyor…

***

Beri yanda, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca!.. İlk günden itibaren, kurduğu bilim kurulu ekibiyle, 81 ildeki "Pandemi Kurullarıyla" büyük bir istişare içerisinde, şeffaf ve fedakarca bir, anlayışla mücadele sergiliyor.. Kabinedeki, diğer üyelerin de "koordinasyon" içerisinde olmaları!..

***

Yerelde, Diyarbakır’ımız!.. İl Valisi Hasan Basri Güzeloğlu'nun, "Pandemi Kurulu" ve İl Hıfzıssıhha Kurulu'nun hem başkanı, hem de Büyükşehir belediye Başkanvekili olması sıfatıyla; "birebir anında" kararlar alıp, uygulayabilme, özverisini ortaya koyması!… Yerel yönetimlerle, STK ve Odalarla olan " işbirliğiyle; Diyarbakır'ın "virüse" karşı mücadelesinde örnek bir il teşkil etmesi!…

***

Özetle; "Kovid-19'a karşı"  ortaya konulan "milli birlik ve dayanışma" savaşında, bizler de bireyler olarak, "sorumlu vatandaş" ilkesiyle, "sosyal izolasyona" özen göstermeli, kurallara uymalı!… Keyfi ve zafiyet içeren, hal ve tavırlardan, "ija korona mı" mantığı ve söyleminden, uzak durmamız gerekiyor!..

***

 

METROPOL'ÜN ANKETİ..

Siyaset ve ekonomi üzerine; yapılan bir anket.. Pek teferruatına girmek istemiyorum.. Özetlemek istiyorum… Ki, detayını Selvi kaleme almış!…

***

Ankette, Erdoğan'a "güven ve destek" hayli; yüksek!.. Özellikle, "görev" sorumluluğu noktasında; "Başkanlık görevini yapış şeklini onaylama ve destek" mahiyetli soruya yanıt; yüzde 55.8 destekliyorum..

***

Ankete göre, bir önceki ay!.. Yani "virüsle" etkili ve yüksek profilli mücadelenin ortaya konulmadığı evredeki, verilerle karşılaştırıldığında; "ibre" tersine dönmüş.. Yüzde 41'lerden, yüzde 55'lere!…

***

Bu da demektir ki, Erdoğan "dünya lideri" olma yolunda; "markalaşıyor?".. Çünkü, liderler "en kritik, en riskli, en ciddi meselelerin" baş gösterdiği dönemlerde ortaya koydukları "irade ve fikirlerin" üstünlüğünü, çözüm üreticiliğini gösteriyor… Halkta, "güçlü ve çözüm üretici" liderlerinin etrafında toplanır!…

***

Ha bu arada, Erdoğan nefretinin önemli bir motivasyon kaynağı olduğu muhalefetteki partilerden de, "reisliğine ve yönetim anlayışına" destek, artışı var. CHP'den yüzde 19.6, İyi Partiden ise yüzde 23.8 oranında artış var. En yüksek artış, HDP'den yüzde 25,8..

***

 

 

HÜR YAŞAYAN BİR MİLLETİ!…

Bir dostum; "şu sokağa çıkma" noktasındaki yazıma dair düştüğü notta şunu ifade ediyor.. "Bu millet hür yaşamaya alışmıştır, evde tutamazsınız?"…

***

Doğru!.. Lakin, "o hür" yaşamaya, "o hür" hürriyete kavuşabilmemiz; ortaya konulan bir "milli mücadele" ruhu vardı!… Ki o hür dün olduğu gibi bugün de, Devlet-i Aliyedir…

***

Eğer ki, o Devlet-i Aliye!.. Yani o "milli mücadelenin" bize "hür yaşama" imkanını oluşturan, ruh diyor, emir ve yasak, kurallar ortaya koyuyorsa; demek ki "bizim de" ona riayet etmemiz, uymamız gerekir..

***

Çünkü, biz varsak!.. Biz yaşıyorsak.. Biz soluk alabiliyorsak; " o hürriyetin, o milli mücadele ruhunun" kıymet-i harbiyesi olur!..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Bir ömür boyu sarılıp, öpüşmek, el öpmek birlikte yaşamak varken; "virüse yakalanmakta" nedir?

***

Cumanız mübarek olsun…