ŞU KÜPELER YOK MU, ŞU KÜPELER?

Besiciler isyan ediyor.. Attıkları çığlık ta aynen şöyle… "Küpe küpe, yine küpe.?" Ne yazık ki, ilgili ve yetkili kurum da, atılan çığlıklara, tepkilere, serzenişlere takındığı tavır; "üç maymun" modu.. Görmedim, duymadım, bilmiyorum!…

***

Bölgenin hayvancılığından dem vuracaksın.. Yetiştirici diyeceksin.. Yatırımlar, teşvikler, kooperatifler, küçük ve büyükbaş hayvan sayımız, şöyle böyle diye, "ahkam keseceksin…" Ama iş, kayıtlı duruma gelince, Fransız takılacaksın?…

***

Çiftçi, en ağır cezayı "küpe için, hayvanlarının kayıt altına alınması için" göze alırken, kurumun bariz ve açık şekilde "kayıt dışı hayvan yetiştiriciliğini" teşvik ediyor.. Ne tezat bir durum…

***

Kurumsal politize olmuşluk bu olsa gerek!.. Öyle ya, Kurum "Ali Babanın çiftliğine" dönerse!… Görevden alınma, ya da her tayinde "siyasi abiler" devreye girip, "bizim adamımız yerinde kalsın" derse!.  Olacağı bu olur?...

***

KURULDAKİ YUMRUKLAR…

Kısa süre önce yazmıştım!… Damızlık Koyun ve Keçi Üreticileri Birliği'nde yaşanan; "yönetim" krizini.. Özellikle de, Başkan Yardımcı Mustafa Aslanhan'ın mevcut Başkan Abdullah Çetinkaya'ya yönelik ithamları…

***

İki taraf, önceki gün karşılıklı "yolsuzluk, usulsüzlük" ithamları gölgesinde, Genel Kurul'a gittiler.. Ancak taraflar "divan üyelerinin" belirlenmesinde, ihtilafa girince; denir ya "olan oldu?"..

***

Yumruklar, tekmeler, küfürler, sandalyeler havada uçuştu.. Çağrılan Çevik kuvvet bile tarafları yatıştıramadı.. Bilanço 20 yaralı… Kongre ertelendi.. Taraflar karakolluk..

***

İş nereye varır bilmem.. Ancak, birliğin birinci derecede sorumlu olduğu kurum, ki CİMER'e yapılan şikayetler de var; "müdahale edilmeyişindeki neden" aslında, sorgulanmalıdır…

***

Ki bu sorgulama yapılırsa.. İnanıyorum ki, Küpe'den beter, prim vurgununun pabucunu dama atan, "pis kokular" ve kişisel hesaplaşmalar ortaya çıkacaktır?… Siyasilerin nüfuz ediciliği, gün yüzüne çıkar.. Ama kime dersin?..

***

SAĞLIK'TA DEĞİŞİM?..

Öyle ya, dün hasbi hal etmiştik… Özellikle, İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin'e hatırlatma babında..

***

Hani "Sağlıkta değişim ve dönüşüm" olacaktı deyip, bir iki mevzuya çakmıştım!!.. Çünkü, Müdür değişimi, 3.5 ay oldu, ama hala bir şey yok!…

***

Tekin'den gelen bir ses yok.. Ama sahadan aldığım bilgi, ki yazı sonrasında gelen mesajlar; inanılmaz bir şekilde "hastane başhekimleri" borsası kurulmuş..

***

Yani çok yönlü bir "siyasi nüfuz" edicilikle, "Hastanelere Başhekim" belirleme trafiği yaşanıyor…

***

Endişeli bir durum söz konusu.. Uyarım odur ki, "kaş yapalım derken göz çıkarılmaz!" 

***

DEVA PARTİ!..

Ali Babacan'ın partisinin adı; DEVA" partisi olacakmış?.. Kısaltılmışı; DEVA!.. Açılımı, "Demokrasi ve Atılım Partisi".. Şu an konuşulan bu.. Tabi bu isim kesin değil.. Babacan'ın ifadesiyle "Çarşamba'ya" netleşecek?… Yani yarın!...

***

Şimdilik belirsiz!… Başka bir isim de zikredilebilinir… Durum gizemli.. Tıpkı, partinin "kuruluş" evresinde yaşanan "belirsizlik" hali gibi!.. Öyle ya, ne çok konuştuk, yazdık çizdik, "parti ne zaman kurulacak, partinin ismi ne olacak" diye.. Ha bugün, ha yarın denildi.. Olmadı gelecek ay.. Bu sefer kesin, açıklanacak.. Yine erteleme.. Bu sözleri çok işittik…

***

Bakarsınız, Çarşamba "çarşafa" dolandı, denilebilir!.. Ki sürpriz olmaz da!.. Çünkü, denilene göre "lokomotif" su koymuş.. Yani, Abdullah Gül ile Babacan'ın arası açılmış.. Ki bendeki kurucular listesinde, Gül'e yakın kimse yok?.. Köprüler atılmış.. Yani, DEVA Gül-süz!…

***

Neyse!.. "DEVA" ülkenin mevcut meselelerine "DEVA" olacak mı?. İşte önem arz edici olan o!.. Sizdeki kanı ne?.. Bendeki ilk intiba, DEVA'nın hali durumu, ki neresine bakarsanız bakın, neresinden tutarsanız tutun, ya da irdelediğinizde “hele bi bekleyin” çıkıyor.. Çünkü istikrar ve güven vericiliği sürekli sürümcemede kalıyor..

 

***

ABARTIYOR MUYUZ?..

O kadar değil… "Tedbir şart.." Taviz yok!… İlk gün, fikrimi şu lanetli virüsle alakalı, beyan ettim!.. "Aman ha aman, dikkat!…" Çünkü işin içerisinde "şeytani bir küresel çöküş organizasyonu var?…"

***

Virüs öldürücü olduğu kadar da, sosyal, ekonomik, yani ülkeler için her türlü çöküşü yaratıyor..

***

Onun için de bir süreliğine mola diyelim!!.. Demeyenlerin halini görüyoruz.. Avrupa şimdi "tir tir" titriyor; virüs geldi diye… Şükürler olsun ki, "bizde şuana kadar yok…" Ama olmayacak anlamına da gelmiyor; eğer ki taviz ve önlemsiz bir hal olunsaydı; İran'dan beter olurduk?…

***

Kısacası, tokalaşmayalım, öpüşmeyelim, sarılmayalım, kucaklaşmayalım!… Ne diyor uzmanlar; insanlar birbirine "mikrop" taşıyabiliyor.. Her ne kadar, insanoğlu son yüzyılda "karakteristik" olarak enva-i bulaşıcı virüs taşıyorsa da!…

***

Neyse!… Ben kendime göre tedbirimi aldım!… Her ne kadar dostlar "çok abartıyorsunuz" dese!.. Gelen-giden'e ilk sorum; yurt dışına çıktınız mı, yeni mi geldiniz…" oluyor.. Ondan sonra muamele çekiyorum… Cevaba göre; tokalaşıyorum, kucaklaşıyorum, sarılıyorum, öpüyorum, yoksa "aman ha" diyorum..

***

Yani, lanetli virüse "eyvallah" çekmemek adına!.. Dün kameralara yansıdı, Cumhurbaşkanı Erdoğan da bizim gibi tavır takınıyor?.. Kabine üyelerine…  Kendini Belçika'ya uğurlamaya gelenlere; "bir süreliğine tokalaşıp öpüşmeyelim" diyerek, bir metre uzaktan selamlama yaptı?.. İş denildiği gibi "abartılmıyor" tedbir alınıyor?..

***

SAVUNMAMIZ GEREKEN!…

Kritik bir süreç, baş döndürücü vakıalar silsilesi!.. Bölgeyi kasıp kavuran, "emperyalist" kuşatma!.. İşte bu evrede, "huzuru ve istikrarı" yakalayabilmemiz için savunmamız gereken, ana ilkelerimiz, "sevgidir, barıştır, aydınlıktır, cesarettir, eşitlik ve adalettir…" Zıtları, "huzursuzluktur, istikrarsızlıktır, kan ve gözyaşıdır"...

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Toplumsal çürümenin müsebbibi, basiret gözünü kapatmış siyasilerdir…