HER İKAZIN BİR HAYRI VARDIR…

Seçim sonuçlarına dair, her parti kendi ölçeğine göre, ders çıkarması gerekir!.. Ama en çok da, AK Parti kervanı, bunu, sorgulayıp, kendini çek etmesi gerekir!.. “Benim hatalarım nedir” diye?.. Çünkü, sonuçlar ve seçmenin verdiği mesaj net!.. “Ey AK Parti, sana hatalarını onarma şansını veriyorum, ayağını denk al!..”

***

Pazartesi gününden beridir ne diyoruz?.. “Seçmen kızgın, tepkili, öfkeli ve de mesafeli..” Ve bu duruş; “bir kopuş değil, bir cezalandırma bazlı ders vermektir..” Nitekim, ne muhalif cenaha destek verdi, ne de rakip bir parti oluşturma adına saf değiştirdi.. Kızgınlığını evinde oturarak gösterdi!.. Yani sandığa gitmedi..

***

AK Parti kervanı, bunu iyi düşünmeli!.. Bu duruşunu seçmen tersi istikamette gösterseydi, kızgınlığını ve öfkesini siyasi saf değiştirme aksiyonuyla, partilere meyil etseydi, ne olurdu? İşte o zaman, AK Parti'nin mevcudiyetine felaket olur; Türkiye’nin siyaset çöplüğüne yolculuk başlardı!…

***

AK Partide bu hakikati herkesin, görmesi ve bilmesi gerekir!?.. Ki aksi tavır, siyasi yolda gaflet ve delaletin tercihi olur ki; akıbet meçhul olur!?. Kaldı ki, seçim sonuçlarına, iller ve ilçeler düzeyinde bakıldığında; bu tespitler kendini, çığlık çığlığa ifade ediyor.. Katılımın düşüklüğü, kullanılmayan milyonlarca oy, somut bir veri..

***

Özellikle, CHP’nin bu seçimde birinci parti çıkması, “oylarını artırdı, Ak Parti’den küsenler gitti, Milliyetçiler saf değiştirdi, iktidardan umudunu kesip, ana muhalefeti umut görmeye başladı” gibisinden, ifade ve tespitler, hakikati ifade etmiyor.. Sandık boykotu, katılım düşüklüğü doğal olarak, “sandığa gidenlerin tercih ettiği partileri öne çıkardı?”..Vaziyet görece bir artış!..

***

Sandığa giden ve gitmeyenlerin, katılımın da yüzdeliği matematiksel hesap edildiğinde seçim sonuçları önceki seçimlerden benzer bir durum çıkacağı aşikar!.. Önceki yazılarımda da dikkat çektim ve Diyarbakır’dan örnek vermiştim!.. AK Partiyi hezimete getiren etkenlerden biri, seçmen ve teşkilatlar arasındaki açılan makas!.. Seçmeni sandığa taşıma bazlı bir konsolide, ediş olmadı?

***

Sadece Diyarbakır’da, sandığa gitmeyen seçmen sayısı 400 bin civarında.. 1 milyon 164 bin seçmenin nerdeyse, yüzde 35’i sandığa gitmemiş!.. Demek ki, yönetim mekanizmasıyla seçmen arasında, ciddi bir mesafe, husule gelmiştir.. Kopukluk var, iticilik söz konusu!.. Vaziyetin ana akımında yer alanlar ise kerameti kendinden menkuller?.

***

Doğrusu bu tablo, AK Partinin davası için şu neticeyi doğuruyor!.. “Ben yoksam, bu mümkün değil” diye düşünenlerin!.. Küçük, dar, çıkar hesaplarıyla partide konumlanan!.? Rakip gördükleri dava adamlarını tasfiye eden?. “Küçük olsun ama benim olsun” mantığını güdenler!.. Kibir abidesi kesilenler…

***

Hele ki, zerre-i miskal bir oy potansiyeline sahip olmayan!? Her seçimde Erdoğan’a seçmenin verdiği destek üzerinden kendini konumlandırıp, nemalanan!.. Sandıktaki her oyu, kendine mal eden, anlayışın verimsizleri.. Ve tabi ki sosyal, ekonomik ve siyasal hadiselere, parti ve Beştepe’deki farklı düşünce çıkarlarının yarattığı çekişmeler!…

***

“Mızrak çuvala sığmaz” noktasına gelen AK Parti’nin merkezi ile il teşkilatları arasındaki çıkar hesaplarının adamcılığa evrilmesinin gizlenemez boyuta gelmesi! .. Buna mukabil, Parti merkezi ile Cumhurbaşkanlığındaki danışmanlar arasında vuku bulan düşünce ve fikir ayrılıklarına, eklenen son dönemlerdeki çıkar çatışması, çekişmesi, hesaplaşması!.. Sahada bir güçler savaşı var…

 

***

Parti MYK’sında çıkan sonuçlar, bu okumaları teyid edici!.. .. Partinin de, ittifakın da oy oranları geriledi. AK Parti’ye oy veren seçmenlerin bir kısmı sandığa gitmedi. Sandığa gitmeyen AK Parti seçmeninden teşkilat, genel merkez ve adaylar sorumlu.

***

Oy kaybında emeklilerin durumu, hayat pahalılığı ve enflasyon baskısı etkili oldu.  Partinin en büyük sorunu kibir hastalığı, bir de vatandaşla araya duvar örülmesi. Sadece oy kaybı yok, kan ve ruh kaybı da var. Hiç kimse bu sonucun sorumluluğundan kaçamaz.”

***

İşte tüm bunlar, bir bütünlük içerisinde; sandıktan böylesi bir uyarıyı ikmale getirdi diyorum!.. Birileri vaziyeti şer olarak okusa da, hayırlı gelişmeler silsilesinin başlangıcı için de, bir ateşleme olabilir derim.. Tabi, Erdoğan’ın bizatihi kendisi “bu çıkar çekişmesi ve çatışması çarkına dur diyebilse, bir şeyler değişebilir”

***

Özellikle de, Erdoğan siyasetinin temelinde,  en geniş manada istişare odaklı fikir bütünlüğü tartışılmazdır.. Bu istişareyi tüm toplum kesimleriyle ve kadrolarıyla firesiz icra ederse Erdoğan, Ekim’deki kongrede Ak Parti’yi kapsamlı bir  değişim içine sokacağını söylemek mümkün olabilir?…

***

Peki kimler, gitmeli ya da gidilmesi konuşulan kim? Kesin olmamakla birlikte, Erdoğan’ın ivedilikle masasında “istifasını” istediği, Parti Merkezindeki isimler, netleşti diyebiliriz. Ki harfi kulisleri kaynıyor..

***

Seçim İşleri Başkanı Ali İhsan Yavuz.. Teşkilat Başkanı Erkan Kandemir. Yerel Yönetimler Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz.. Genel Sekreter Fatih Şahin.. Partinin hukuk mekanizmasını elinde tutan tek isim  Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı Hayati Yazıcı..

***

İlk etapta fatura kesilecek isimler!.. İstifa mı, affını isteme mi, görevden alma mı? Her nasıl hasıl olursa olsun;  kabinede 3-4 Bakan değişikliği de olması gerektiği konuşuluyor.. Peki, Parti dokusuyla Beştepe’deki danışmanların, uyuşmazlığının giderilmesi.? Buna dair kimlerin kellesi alınacak, onu göreceğiz!..

***

Böylesi kapsamlı bir operasyonel faaliyet, kervandaki küskün, kızgın ve öfkeli seçmeni tekrardan kendisine yönelik konsolide edebilir..  Gereken yenilenme ve silkinme sürecini ivedilikle başlatmalı?..

***

Taze kan değişikliğiyle yeni bir parti aklı ve hırsıyla, dinamik ve heyecanlı gençleşmeyle, yeni yüzlerin yaratacağı sinerjiyle umutlar yeşertebilir!?. Özetle; AK Parti yenilgiye değil, yenilenmeye yelken açmalı?!..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Kibirle yol yürüyen, hem yolu hem kervanı incitir!?..