NE TATİL AMA!!!

Tatil kervanına katılanlardan işittiklerim!.. Ki, bu seyre girmeden önce de ikazımı yapmıştım.. Sakın ola “Ne tatil ama?” diyerek sitemli cümle kurmayın.. Çünkü, Bayram’daki çok günlü tatil süreleri bu kervana çileden, stresten, yorgunluktan başka zerre-i miskal keyif verici netice vermiyor..

***

Niye derseniz?. İşte, gerek bayram arifesinde ve gerekse de sonrasında, yaşananlara bi bakalım!.. Kendinizce yollara revan oldunuz Diyarbakır’ın, ne trafiği var, ne keşmekeşlik, ne de günlük hayat aksiyonu?.. Yoğunluğu, yok diyebiliyor muyuz?!.. Yok.. Bilakis bir anda kendinizi, çok büyük bir göç dalgasının içerisinde bulmadınız mı?…

***

Ne kervan ama!.. Uzun uzadıya kuyruklar, gişelerde yığılmalar?. Diyarbakırlıların deyimiyle selehanaya bilmem ney yetiştiren trafik canavarı kesilen, direksiyon teröristi magandaların attığı ciritler!.. Bas gaza bas demeler!. Ve son ses açılan müziğin volumu.. Sürekli sollama yapanların, hız tutkunlukları..

***

Ne kendilerini, ne de yoldakilerini düşünmedikleri gibi, bir de gelen uyarılara zırto kesilmeler var ki, gel de çakma, gel de sineye çek?.. Çile çektirici..  Karakter hemcinsiyle, yolda bir de it yarışına girenler var?. Hararetli tartışmaların getirdiği; bir de istasyon kavgaları.. Yeme, içme, bavul eziyeti ayrı yük!!!…

***

Hele ki, çoluk, çocuk var ve kalabalık ise!.. Ağlayan mı, zırlayan mı, itiş kalkışan mı, yok şuyum geldi, yok buyum geldi, hadi mola, sağa çek.. İlaç, mama!.. Tabi memnuniyetsizlikleri ifade edici, cümlelerin getirdiği huzursuzluk ile stresin yanında bir de, yol üzerindeki restoranlardaki fahiş fiyatların kakalamaları!”

***

Bu çileli serüven sadece yola çıkışta kamil!!.. Ya gidilecek yer, otel, motel, ev!.. Her ne ise bir de ordaki aksilikler zinciri ikmale gelirse?..  Diyelim ki, şanslısınız.. Geldiğiniz mekan, huzur verici, bir kaç gün kafa dinlediniz.. Moral ve motivasyonu, arttırdınız.. Peki ya sonrası!.. Yani dönüş…

***

En önemlisi de, zaman ve vaktinde dönüşü ikmal etmek!?.. Bunun öncesinde, aile içi münakaşalar başlar!.. Bugün, bu saat, yok yarın, önce mi sonra mı, çıkalım mı, kalalım mı, yoğunluk var bitsin sonra mı?..  Gibisinden, sonu gelmeyen sorgulamaların iç çekişmeleri!?.

***

O üç günlük kafa ve moral dinleme bir anda alabora!.. Dönüş yolundaki çileye bir de, trafik bilançosunda, ölü ve yaralı sayısının, hızla artış gösterdiğine dair, haberler eklenince!?.. “Ah ki ah” çekilir.. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya açıklıyor.? Ki yazıyı kaleme aldığım sabah saatlerinde, bilanço şuydu…

***

Bayram tatilinin ilk altı gününde, 3 bin 706 trafik kazası meydana gemiş.. Kazalarda 48 kişi yaşamını yitirmiş.. 6 bin 184 kişi de yaralanmış!?. Ve dikkat çekici olan “hız tutkunluğu?.. Buna dair trafik denetimlerinde 24 bin sürücüye aşırı hız ihlalinden ceza kesilmiş!.. İşte böylesi bir göç dalgası içerisinde, tatile çıkmak, dönüşü sağ salim yapabilmek?!..

***

Bir bütünlük içerisinde, maddi ve manevi bir eziyetin, faturasıyla tatil bitti deriz!.. Binbir pişmanlıkla başlar bu kez keşkeleri sıralamalar… Keşke gitmeseydik, Diyarbakırımızda kalsaydık.. Şehirde ve ilçelerimizdeki gitmediğimiz, görmediğimiz, yerleri keşfetmek üzere keyf yapmak var iken!?..

***

İsmine, mekanına vakıf olmuşsun, ama yıllarca hiç gitmediğin yerler var?. Çermik mi, Kulp mu, Eğil mi, Dicle mi?. Lice, Hazro ve Silvan?.. Beri yanda, Çınar?.. Nostalji yapmak varken, buraları ziyaret edip, doyasıya buram buram, tarihin, doğanın muhteşem iklimiyle, inanç zenginliğini soluma imkanı sunan bir kentin ferdi iken!?.

***

Yemyeşil, doğanın, baharın, kuşların sesiyle uyanmak!.. En önemlisi de eş, dost, akraba ve de komşu ziyaretleri…? Ve tabi ki, Diyarbakır küçelerindeki kokuyu alabilmek?.. Nitekim, Diyarbakır bayram süresi içerisinde önceki yıllarda görülmemiş bir turist ve turizm hareketliliği yaşadığına şahit olduk?

***

Her yer turist coşkusuyla, renklendi.. Davullar, zurnalar halaylar!.. Ki Diyarbakır Söz’ün bugünkü manşet haberi; “Diyarbakır’da bayram bereketi..” Sordum oteller, restoran ve kahvaltıcı mekanlar!.. Bu bayram hınca hınç dolmuş her yer .? Esnaf yerelde görmediği bayram alış-verişini, bayram süresi içerisinde gıda tüketiminde görmüş.. Yani çifte bayram var, denildi!..

****

Sur’un muhteşemliği, Peygamberler Diyarı Eğil’in inanç ve doğa harikası!… Tarihi mekanlar.? Beşinci Hareme-i Şerifimiz Ulu Cami.. Hazreti Süleyman.? İçkale.. Hele ki, Kurşunlu cami.. Hanlar, saraylar ayrı bir cümbüş!…

***

İşte tüm bunlar var iken, yollarda perişan olmak niye? Bu kadar eziyet çekmek gerekli mi?.. Bence değil!..“Ne bayram ama” demek yerine, “ne de güzel bir bayramı geçirdik, kendi öz memleketimizde ve aile birliğiyle beraber diyebilmek var iken..”

***

Ne o, otel odalarına sıkışıp kalmak!.. Kaldı ki, o kadar çileden sonra tek şey, otel odası, varsa deniz ve havuz ötesi güneş mi?!.. Ama geri dönüş çilesi!..

***

Unutmadan!?. Arife günü dillendirmiştim; “bayram gelmiş neyimize” diye!.. Öyle ya, bu hayat pahalılığı ve fahiş fiyat uygulamasının her yere sirayetiyle “huzurlu bayram geçiren var mı diye de sormak gerekir?… Sanmıyorum! Siz deyin var mı?..

***

Neyse, daha iki gün var resmi tatilin bitmesine!.. Biz evdeyiz, misafir bekleriz.. Bir kez daha Ramazan Bayramınız mübarek olsun!…

***

DÜŞÜNEBİLMEK!…

Her erin iși mi?.. Elbette ki, değil.. Ama, demokrasinin işleyişinde kalp atışıdır, düşüncenin ikmali.. Olmazsa olmazdır?. Arızalı durumu ise, kalp ritmini bozar!?. Onun için düşünce, hiç bir şekilde, prangaya vurulmaz, vurulmamalıdır?.

***

İnsanın aklına düşen hangi fikir olursa olsun; özü itibariyle “o dışarı vurur, söze dönüşür..” Akabinde de yayılma gösterir, sirayet alanı genişler!..

***

Bir düşünür ifadesiyle!.. İnsan beyninde vücut bulan fikir, küllenmiş ateş közüdür.. O külün altındaki ateşin kıvılcımıdır, o fikri özgürleştiren!.. Yeter ki, düşünebilme kabiliyetimizi koruyabilelim…

***

Ve de onu zehirleyen, yakıp yıkan, insanları ve fikirleri yok edici, noktaya getirmeyelim.. Şu gerçeği de unutmamak lazım, fikri diri tutan benimsediği ahlaktır?.. Eğer ahlak birleştirici ve bütünleştirici değilse; o fikir insani ve vicdani, rahmani değerlere sahip değildir..Totaliterdir…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Ömür bir masal gibidir, ne kadar uzun olduğu değil, ne kadar güzel yaşandığı önemlidir.