Âlâ: Zulmü bilmeyen katkıda bulunamaz

İçişleri Bakanı Efkan Âlâ, Diyarbakır Cezaevi'nin zulmünü bilmeyenlerin çözüm sürecine katkıda bulunamayacağını belirterek, "İnsanların anadillerini yasaklamayı kınayamayanlar burada bu meselenin çözümüne katkıda bulunamaz" dedi.

Âlâ: Zulmü bilmeyen katkıda bulunamaz

 TBMM Genel Kurulu'nda hakkında verilen gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmamasına ilişkin görüşmelerde söz alan Âlâ, Bulgaristan'da Türklerin isimleri, dili yasaklandığında siyasal bilgiler öğrencisi olduğunu hatırlattı. Âlâ "O Saraçhane'de en önde yürüyordum, yine yürürüm. Protesto ediyordum çünkü benim dilim yasaklanıyordu. Benim dilim yasaklandığı zaman hangi tepkiyi koyuyorsam; benim kardeşimin, o Kürtler de benim kardeşimdir, onların dili yasaklandığında aynı tepkiyi koyarım. Önemli bir mevzuyu konuşuyoruz. Biz Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye'nin mirasçısıyız. Biz küçük düşünemeyiz" diye konuştu.

>Âlâ, "Diyarbakır Cezaevi'nin zulmünü bilmeyen, bu meseleyi çözümde bir katkıda bulunamaz. İnsanların anadillerini yasaklamayı kınayamayanlar burada bu meselenin çözümüne katkıda bulunamaz" ifadelerini kullandı.

>Sorunlara karşı çözüm üretilmesine gerektiğine dikkati çeken Âlâ şöyle konuştu:

>"1990'lı yıllarda ben yine o bölgedeydim. Köylere, vatandaşın tabiriyle ve bizim tabirimizle ambargoyla yani o zamanki yönetimlerin, gıda kısıtlamasıyla gıda götürülürdü. 250 gram çay, 100 gram şeker, 1 tane ekmek. Şehirler arasında ancak konvoyla yolculuk yapılabilirdi. İlçelerin yolu tamamen kapalıydı. O zaman milyonlarca insan, yüz binlerce insan köylerinden, yerlerinden sürüldü. Bir siyasi inisiyatif yoktu, siyaset darmadağındı. Onun için siyasi inisiyatifin, siyasi istikrarın kıymetini bilmek ve bunu baş üstünde tutmak lazım. Şimdi bazı arkadaşlarımız demokrasiyle terör arasındaki ilişkiyi doğru dürüst kuramıyor olabilirler. Demokrasi teröre olan desteği azaltır. Halkın sisteme olan, halkın adalete olan güvenini artırır. İnsanlar temel hak ve özgürleri için birçok sıkıntıyı göze alırlar. Onun için oraya müdahaleye hep birlikte karşı durmalıyız, siyasete müdahaleye hep birlikte karşı durmalıyız.”

>"Provokasyonlarla sekteye uğratıldı"                                                   

>Demokratik açılım sürecinin 2009 yılında başladığını, ardından milli birlik ve kardeşlik projesi ve çözüm sürecinin geldiğini anlatan Âlâ, hepsinin provokasyonlarla sekteye uğratılmaya çalışıldığını söyledi.

>Oslo görüşmelerinin, devletin kendi birimi içerisinden sabote edilerek dışarıya sızdırıldığını, Habur provokasyonu yaşandığını anımsatan Âlâ, "Birinde, MİT bu işleri yürütüyor diye mahkemeye çağrıldı. 7 Şubat darbesi oldu. 8 Mayısta terör örgütü dedi ki: 'Ben dışarıya çıkıyorum.' Görüşmeler yapıldı, 8 Mayıs'ta dışarı çıkma kararı aldı, 28 Mayıs'ta Gezi olayları başladı bu ülkede ve bir büyük provokasyon. O provokasyon olunca bu sefer yine kesintiye uğradı. Bu sefer tekrar toparladık. 17, 25 Aralık darbe girişimi. Sonra yine toparlandı, bu sefer de 6-7 Ekim olayları" diye konuştu.

>Efkan Âlâ farklı siyasi düşüncelerin olabileceğini ancak herkes milletin geleceği için çalışması gerektiğini belirterek, "Hazineden maaş alanlar sadece devlet değildir, hazineye vergi verenler de devlettir, onlar biraz daha fazla devlettir. Onun için önce oralarda teşkilatlanmaya bakın, o bölgede de teşkilatlanmaya bakın lütfen, bakalım. Yoksa, burada, çok önemli ama sadece salon siyasetiyle elbette milletin derdine deva bulmak çok zordur" dedi.

>Âlâ Anayasa'nın en kısa sürede değişmesi gerektiğini, çünkü milletin iradesinin satır aralarında gasp edildiğini ifade etti.

>Âlâ hakkındaki gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmedi.

Kaynak: Diyarbakır Söz