Alimler ordusu büyüyor

Âlimler ve Medreseler Birliği bünyesindeki farklı medreselerde İslami eğitimlerini tamamlayarak mezun olan 52 talebe, düzenlenen törenle icazetlerini alarak âlim oldu.

Alimler ordusu büyüyor

M. Emin FİDANCI/Tahir KARAKEÇİ/Fırat AVCIL

>DİYARBAKIR- >Merkezi Diyarbakır'da bulunan Âlimler ve Medreseler Birliği (İTTİHAD) bünyesindeki farklı medreselerde İslami sarf, nahiv, tefsir, hadis, fıkıh ve Arapça eğitimlerini tamamlayarak mezun olan 52 talebe, dün düzenlenen törenle icazetlerini alarak âlimler ordusuna katıldılar.

>Diyarbakır Gavs-ı Geylani Camiinde düzenlenen icazet törenine, bölgeden tanınan çok sayıda alim ile Gazeteci-Yazar ve İşadamı Mehmet Ali Altındağ'ın yansıra, Kayapınar İlçe Müftüsü M.Sırrı Şık,  HÜDA PAR yöneticilerinden Zekeriya Yapıcıoğlu ve Hüseyin Yılmaz ile  İTTİHAD üyesi çok sayıda âlim, İTTİHAD öğrencileri katıldı.

>2 BİN ÖĞRENCİ EĞİTİM ALIYOR

>Kuran-ı Kerim tilaveti ile başlayan icazet töreninde konuşan , İTTİHAD Genel Sekreteri ve Sözcüsü Muhammed Özer, derneğe bağlı 60 merkezde 2 bin öğrencinin eğitim aldığını söyledi. Özer şöyle dedi:

>“Asıl amacımız medreseleri bir araya getirmektir. Biz sadece bu işin hizmetkârlığını yapıyoruz. Organize etmek, eğitim vermek ve beraber hareket etmek gerekir. En fazla önem verdiğimiz kız medreseleridir.  Şuana kadar icazet verdiğimiz kız sayısı 245’tir.  İnşaallah bu rakamı yükselteceğiz. Eğer bayan düzelirse toplumun yarısı düzelir. Yetişecek çocuklar da düzelir sıhhatli bir toplum olacağına inanıyoruz. İslam âleminde bulunan birçok ulemadan görüş alarak oluşturduğumuz müfredatla 4 yıllık bir eğitimden sonra icazet vermeyi kararlaştırdık. 4 yıldan sonraki hedefimiz iktisat medreseleri açmaktır.  Şuanda kız ve erkeklere yönelik 2 tane iktisat medresesi açtık. İktisat merkezlerimizde Arap ve Kürdistan’da yetişen âlimlerimizden faydalanıp bu hocalarımızı fıkıh ve hadis konularında uzmanlaştırma gibi bir hedefimiz vardır.”

>TEK VÜCUT VE CEMAAT OLMAMIZ

>Özer'den sonra konuşan Molla Enver Kılıçaslan ise, “Önce Müslüman olarak yaşayın sonra da Allah’ın ipine sarılın ve ayrılmayın diyor. Bizim tek vücut ve cemaat olmamız üzerimize farzdır. Bizim Allah’ın emir ve yasaklarını çiğneyenlerden olmamamız gerekir. Biz onlardan olursak üzerimize çok büyük bir azap gelecektir. Bu yüzden sahabe hayatına bakıldığında çok büyük zulüm işkence ve haksızlık görmüşler fakat bu davayı bırakmamışlar. Hüzün yılında 3 yıl boyunca çok büyük açlık ve zulüm gördüler yine de bu davayı bırakmadılar. Kendi vatan ve mallarını bırakıp İslam yolunda hicret etiller. Kendi akrabalarını bırakıp İslam dini için yollara çıktılar. Bizim de bu sahabeler gibi yaşamamız lazım.” diye konuştu.

>İSLAM AHLAKI VE SÜNNETTE SARILMALIYIZ

>Peygamber Efendimizin Medine’ye ilk geldiğinde orada bir Mescit imar ettiğini hatırlatan Kılıçarslan sözlerini şöyle noktaladı: “Mescit insanların toplanma ve ibadet etme yerleridir. Orada Muhacir ile Ensar’ı birbirine kardeş kılarak kardeşliği tesis etti. Bütün savaşlarda ve musibetlerde bu davayı bırakmadılar. Bizim bu topraklara kadar gelerek İslam’ı yaydılar. Onların bu azmi ve imanı olmasaydı biz de bugün Müslümanlar olmayabilirdik. Onların sayesinde bu topraklar İslam ile şereflendi. Asrın mücedidi Üstad Beddiüzzaman sürekli vahdeti tavsiye ediyordu. Müslümanlar bir araya gelirse kimse onlarla başa çıkmaz ve kuvvetli olurlar diyor. Bugün İslam âleminin başına gelenler bizim İslam ahlakı ve sünnetten uzaklaşmamız yüzündendir.”

>GERÇEKLERİ NET OLARAK KONUŞAMIYORUZ

>Kayapınar İlçe Müftüsü M.Sırrı Şık ise toplumdaki çöküntüye dikkat çekerek, şöyle dedi: “Bizi kendi vicdan aynamızdan kendi gönlümüzü artık fark etmemiz gerekiyor. Ehli Kitap âlimlerin hatalarını ve hastalıklarını defaatle zikrediyoruz. Bütün bunlara rağmen ilahi ikazlara rağmen Ehli Kitabın içerisinde düşmüş olduğu hataların veya hastalıkların tamamı bizlere de sirayet etmiştir. Öyle bir hale geldik bu tür hastalıkların topluma sirayet etmeme noktasında bir mani ve engel etme durumunda değiliz. Bu ümmet âlimlere bakarak kendilerini hizaya getirme şanslarına sahip değiller. Biz bu gerçekleri net bir şekilde konuşmazsak gündeme getirmezsek bizim daha çok dert çekme yönümüz olacaktır.  Hepimizin bir istikamet sorunu vardır. Çünkü aynı yöne bakmıyoruz ve aynı kaynaktan beslenmiyoruz.” 

>KUR'AN HAKİKATI DOĞRULTUSUNDA

>Herkesin bir gerçeği ve hakikati olduğunu ve bu gerçeklerin de Kur'an hakikati doğrultusunda olması gerektiğini belirten Şık son olarak şunları söyledi: “Bütün hadisleri ve ayetleri kendi haklılığını ispat etmek için kullanan insanlar vardır. İnsanın kendisini hakikata teslim etmesi, kendisini Allah’ın beyanına teslim etmesi ve kendisi hakikatin kucağına bırakması her âlimde olması gereken özellik olmalıdır. Bu anlayışın tekrar gün yüzüne çıkabilmesi için adeta barajlardan değil kaynaklardan istifade edebilmemiz gerekmektedir. Bizim şuan talebe anlayışına sahip olmamız gerekmektedir. Ben hocamı severim ama hakikati daha çok severim. Biz bu anlayışta olmadığımız müddetçe hakikati kişilerin merkezinde zikrederek böyle anladığımız zaman öyle zaman geliyor ki farklı kişiler farklı mezhepler, farklı tarikatlar, farklı oluşumlar maalesef gerçeğin önüne bir engel teşkil etmeye başlıyorlar. İşte bunun böyle olmaması gerekir. Hak ve hakikat aşığı olmak gerekir.”

"Arial","sans-serif"; mso-fareast-font-family:"Times New Roman";mso-fareast-theme-font:minor-fareast; mso-ansi-language:TR;mso-fareast-language:TR;mso-bidi-language:AR-SA">Çoşku seli içerisinde geçen icazet töreni yapılan konuşmaların ardından, eğitimlerini tamamlayan 52 talebe, törene katılan Seydalardan icazetlerini alarak âlim oldular. Etkinlik, katılımcılara verilen yemekle son buldu.

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler