Arınç: Medya yayınlarını toplumun değerlerine zarar vermeden yapmalı

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, toplumdaki televizyon yayınları ile ilgili şikâyetlerin medya yöneticileri tarafından yadsınamayacağını belirtti.

Arınç: Medya yayınlarını toplumun değerlerine zarar vermeden yapmalı

Arınç, “Toplumun eğitim şikâyetleri düşüktür ondan şikâyet ediyorlar. Hem şikâyet ederler hem de izlerler. Bunların hepsi doğru olabilir ancak daha büyük bir doğru var. Ailenin ve toplumun değer yargılarının zedelenmeden bu medyanın yoluna devam etmesi gerekmektedir.” dedi.

Bülent Arınç, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)’nun 18. kuruluş yıl dönümü nedeniyle Bilkent Otel’de düzenlenen toplantıda, televizyon yayıncılığı ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Yayın kuruluşları temsilcilerinin de bulunduğu toplantıda konuşan Arınç, izleyicilerin toplumsal değerlerini talep etme hakkının olduğunu ifade ederek, RTÜK’ün izleyicilerin taleplerini gözetmesi gerektiğini söyledi. Yayın kuruluşlarının da, yayıncılığın getirdiği sorumlulukları yapması gerektiğini de kaydeden Arınç, “İzleyicilerin de sorumlulukları vardır. Beğenilmeyen bir yayın varsa, makul tepkiler gösterilmeli ve eleştiriler yapılmalıdır. Özellikle ebeveynler, çocuklarını tek başına ekran başına bırakmamalıdır. Herkes üzerine düşen sorumluğunu yerine getirmelidir.” diye konuştu.

“YAYINLAR TOPLUMUN TAHAMMÜL SINIRINI ZORLUYOR”

Türkiye’deki televizyon yayınlarında ciddi anlamda şikayetin olduğunu dile getiren Arınç, şöyle konuştu: “Ele alınan marjinal konular, karşı cinsle ile ilgili marjinal konular, ensest ilişkiler, işlenene temalar toplumun tahammül sınırını zorlamakta ve ciddi eleştiriler almaktadır. Dizilerin yurt dışında da izlenmeleri, dahası dışarıya ihraç edilmeleri güzel gelişmelerdir. Ancak içerik ile ilgili şikâyetlerin artması ve ele alınan temaların gözden geçirilmesi gerektiğini belirtmek isterim. Gündüzleri yayınlanan kadın programlarının herkesin sabrını zorlayan içerikleri sürekli şikâyet konusudur. Yayıncıların bunları değerlendirmesini bekliyoruz. Diğerlerin yanında halkın sağlığı ile oynayan bazı gıda takviyelerinin her türlü hastalığı iyileştiriyor olarak sunulması, dikkat çekilmesi gereken sorunlardır. Bu işlerde yayıncı sorumluluğu ihmal edilmemelidir. "

Arınç, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Türkiye’de aile yapısı ile ilgili yayınladığı rapordan bazı bilgileri de aktardı. Raporun, bire bir 23 bin 900 kişi ile görüşülerek hazırlandığını ifade eden Arınç, Türkiye’de televizyon izlemeyenlerin oranının yüzde 8, izleyenlerin oranının ise yüzde 92 olduğunu söyledi.

"YAYINCILAR KANUNA UYMAK ZORUNDA"

Arınç, yaptırımlar konusunda, öncesinden bir karar alınamayacağının bilenmesine göre, gelen şikâyetleri değerlendirerek toplumun genel kabul gören kararlar vermesini özlemle beklediklerini de bildirdi. 'Bir gazete şöyle yazmış bir köşe yazarı köşesinde şöyle demiş, bir başkası soru önergesi vermiş' gibi kaygınların hiçbirinin toplumun değer yargıları kadar önemli olmadığına da vurgu yapan Arınç, “Televizyonlar kanuna uyarak, görevlerini yapmak zorundadır.” ifadelerini kullandı.

“VATANDAŞLARIN ŞİKÂYETLERİNİ GÖZ ARDI EDEMEM”

RTÜK’le ilgili bir bakan olmanın, doğrudan dikkate alınmayan bir kurum olmasına sebep olabileceği yorumunda bulunan Bülent Arınç, şunları kaydetti: “Gittiğim, her toplantıda daha çayını yudumlarken televizyon yayınlarından şikâyet eden binlerce insanın şikâyetlerini göz ardı edemem. Güzellikleri olduğu zaman bu halk onları takdir etmesini de biliyor. Biz görsel ve işitsel medya da büyük kolaylıklar sağladık. Uydu lisansları veriyoruz. Taksit yapıyoruz. Bütün yönetmeliklerimizi yayınladık. Her şeyin bir kuralını getirdik. Bu kural, zorlayıcı olmaktan çok teşvik etmeye yönelik. Bizim sektöre yaptığımız iyiliklerin karşılıklarını bulmamız gerekiyor. Yüzde 10’luk reklam payını 3’e indirdiysek beraber karar vererek bunu yaptık. Bu gün reklam sektörleri çok mutlu. Onlarda kanundaki bu ilkelere uygun hareket etsinler. Bizim amacımız, eğlenirken ve televizyon izlerken bu yayıncılık ilkeleri doğrultusunda iyi güzel bir şekilde yaşayabilmektir. Bunu özlemle bekliyoruz. Bu sorumluluğun altında kalamayız.”

Kaynak: Diyarbakır Söz