'Birileri Kandil Dağı'nda taşeronluk ofisi açmış'

Başbakan Erdoğan, "Birileri gitmiş kuzey Irak'ta, Kandil Dağı'nda bir taşeronluk ofisi açmış. Türkiye'ye karşı hasmane tutumu olan belli ülkeler kan karşılığı, can karşılığı alışveriş yapıyorlar" diye konuştu.

'Birileri Kandil Dağı'nda taşeronluk ofisi açmış'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde (ETÜ) yapılan 67. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, terörü, Türkiye 'nin en önemli meselelerinden biri olarak gördüklerini belirterek terörün sadece belli bir bölgeyi, belli kesimleri değil Türkiye 'nin tamamını ilgilendiren ve huzursuz eden bir sorun olduğunu söyledi.

Yaklaşık 30 senedir bu sorunun yaşandığını bildiren Başbakan Erdoğan , “Gerek yanlış teşhis, gerek yanlış yöntemler nedeniyle iktidarı devraldığımızda yıllar içinde küçülen değil, büyüyen bir terör olgusuyla karşılaştık” diye konuştu. Başbakan Erdoğan , şu açıklamalarda bulundu:

TEŞHİS NOKTASINDA KAYIPLAR

“Öncelikle teşhis noktasında dar kayıplara, sloganlara, ön yargılara kapılmadan gerektiğinde eleştirimizi, gerektiğinde ülke olarak öz eleştirimizi yaparak temellere inmeye çalıştık. Sorun nereden geliyor, nasıl başladı, nasıl ilerledi ve nasıl terör boyutuna ulaştı? Sorun bir mağduriyetin telafisi talebinden çıkarak nasıl istismar boyutuna ulaştı? Bunları samimi şekilde ön yargısız şekilde konuştuk ve konuşuyoruz. 2002'de konuşulmayan, konuşulamayan mevzuları gündeme taşıdık. Telaffuzu dahi mümkün olmayan kavramlar üzerindeki gölgeyi kaldırdık.

Siyasetin ve diplomasinin dilinin ötesinde soğuk bir devlet diliyle değil, kardeşliğin diliyle meseleye yaklaştık. İnkar politikalarını çok kararlı şekilde reddederken eş zamanlı olarak bölgeye yönelik ihmali de telafi etmenin çabası içinde olduk... Sadece sorunu değil, sadece sorunu ortaya çıkaran sebepleri değil, kardeşliğimizin önündeki engelleri, kardeşliğimize yönelik tehditleri de dikkate alarak çok kapsamlı bir süreci, çözüm sürecini başlattık.”

“BİRİLERİ KANDİL DAĞI'NDA BİR TAŞERONLUK OFİSİ AÇMIŞ...”

Bir benzetmeyi de salondakilerle paylaşan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Birileri gitmiş kuzey Irak'ta, Kandil Dağı'nda bir taşeronluk ofisi açmış. Bu taşeronluk ofisinde ne yazık ki kanla alışveriş yapılıyor, canla alışveriş yapılıyor. Oradan sadece belli kişiler, belli gruplar da değil, altını çizerek söylüyorum, Türkiye'ye karşı hasmane tutumu olan belli ülkeler, belli odaklar da gidiyor kan karşılığı, can karşılığı alışveriş yapıyorlar. Kan akıtarak, can alarak ticaret yapan bu taşeronluk ofisi sahipleri ticaretlerini zarara uğratacak her faaliyetin önünde durmaya çalışıyorlar. Böyle karlı bir iş yeri varken sahipleri orayı niye kapatsın? Böyle her işe uygun taşeron bir firma varken o firmayı kiralayanlar, o firmanın faaliyetlerine niye engel olsunlar?

Türkiye 'de adının başında milletvekili sıfatı olanlar, adının başında genel başkan sıfatı olanlar pervasızca çıkıp dağdaki gençleri teşvik edebiliyorlar. Neden? Çünkü, onlar da işte o taşeronluk ofisinden besleniyor, onlar da oradan nemalanıyor. Kürt kökenli kardeşlerimin çocukları dağda ölürken, bizim gençlerimiz, polisimiz, askerimiz şehit olurken bu baronlar semirdikçe semiriyor. İşte geçtiğimiz günlerde bir gazetede çok enteresan bir fotoğraf yayımlandı. Deyim yerindeyse ofisin önünde hatıra fotoğrafı çektirmişler, on yıl önce çekilmiş fotoğraf. Fotoğrafta 19 kişi var ve 13'ü çatışmalarda ölmüş, biri kayıp, biri yakalanmış, biri vesaire... Sadece taşeronluk ofisinin sahibi hayatta.

Peki Allah aşkına soruyorum; Bunların siyasi uzantısı olan parti bunu sorgulamayacak mı? Susmaya devam mı edecek? Bunlar uyuşturucu ticaretine ses çıkaramazlar, örgüt içi infazlara ses çıkaramazlar, örgütün faili meçhullerine ses çıkaramazlar. Tacizlere, tecavüzlere, mağarada katledilen kadınlara ses çıkaramazlar. Ama çıkarlar utanmadan, sıkılmadan 'Dağa çıkan PKK'lı teslim olmasın' demek pervasızlığını, sorumsuzluğunu sergilerler.”

TOPLUMSAL UZLAŞMA

Başbakan Erdoğan , şöyle devam etti:

“Şunu burada samimiyetle ifade etmek durumundayım. Bu kanlı örgütün de, bu kanlı örgütün gölgesindeki siyasetçisinin de bunların niyetlerinin görülmesi için Türkiye maalesef gönül birliği içinde bir yaklaşım sergileyemedi. Siyasetçi sergileyemedi, medya sergileyemedi, sivil toplum böyle bir gönül birliği içinde hareket sergileyemedi. Daha düne kadar Kürt meselesini inkar edenler, bugün son derece muğlak biçimde toplumsal uzlaşmadan söz ediyor.

Peki nedir toplumsal sözleşme veya nedir toplumsal uzlaşma? Toplumsal uzlaşma, Hakkari'ye gidip Türk bayrakları olmaksızın miting yapmak mı? Toplumsal uzlaşma, istismar mı? Toplumsal uzlaşma acı ölümler üzerinden istismar siyaseti yürütmek mi? Toplumsal uzlaşma, kan üzerinden oy devşirmeye mi kalkışmak veya çalışmak mı? Toplumsal uzlaşma Anayasa değişikliği halk oylamasında hayır oyu kullanmak mı? Onlarla aynı kefede hareket etmek mi?

Aynı şekilde medyaya bakıyorsunuz, terörün ekmeğine yağ sürecek, teröre oksijen sağlayacak, terörün propagandasını yapacak bir tavır sergileniyor. Bu ülkenin, bu milletin birliği, kardeşliği bir tarafa itiliyor, bakıyorsunuz farklı odakların, farklı çevrelerin operasyonları bizzat medyamız tarafından yürütülüyor. Bakın, tüm bu operasyonlara karşı tek yürek olmak zorundayız, sağduyulu olmak zorundayız. Bu ülke üzerinde operasyon yapmak, ameliyat yapmak isteyenlere karşı tek yürek olmak zorundayız. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Hiç kimse yeis içinde, ümitsizlik içinde olmasın. Çok mesafe kaydettik. İnşallah azimle, kararlılıkla yolumuza devam edecek, Allah'ın izniyle terör meselesini de bu ülkenin gündeminden er veya geç çıkaracağız.”

Kaynak: Diyarbakır Söz