Kesintiler işkenceye dönüştü!

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker: ''(Elektrik kesintileri) Hakikaten tabiri caizse bir işkenceye dönüşmüş durumda, herkesi çok olumsuz etkileyen bir durum. Bir an önce bunun çözülmesi gerekiyor''

Kesintiler işkenceye dönüştü!

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, bölgede süren elektrik kesintilerinin sona ermesi için Enerji Bakanlığı ile görüşmelerinin sürdüğünü belirterek, ''Hep birlikte birbirimize yardımcı olarak bunu çözeceğiz'' dedi.

font-family>Bakan Eker, Diyarbakır'daki basın mensuplarıyla iftar yemeğinde bir araya geldi. Ramazanın başından beri Diyarbakır'da olduğunu söyleyen Bakan Eker, gazetecilerin ramazanını tebrik etti.

font-family>İlde bulunduğu sürede gerek bakanlığıyla ve tarım sektörüyle ilgili gerekse diğer yatırımlarla ilgili incelemeler yaptığını ifade eden Eker, milletvekilleriyle ilçeleri gezdiklerini devam eden ilgili yatırımları yakından takip etmekte olduklarını kaydetti.

-Elektrik kesintileri-

Bakan Mehdi Eker, bölgede süren elektrik kesintileriyle ilgili bir soru üzerine, son 10 günde elektrik kesintilerini bizzat yaşadığına değinerek, bu süre içinde yetkililerden elektrik üretimiyle ilgili çok ayrıntılı bilgiler aldığını birkaç defa da enerji bakanı ile görüştüğünü ve yarın bir kez daha özel olarak görüşeceğini açıkladı.

font-family>Diyarbakır'daki kesintilerin kesinlikle elektrikle ilgili bir yatırım eksikliğinden kaynaklanmadığını, bölgede yeterince elektrik enerjisinin mevcut olduğunu ve nakilde de bir sorun olmadığını vurgulayan Eker, Diyarbakır'da kaçak elektrik kuyusu olmadığını, kuyuların hepsi ruhsatlı olduğundan planlamanın mümkün olduğunu söyledi.

font-family>Eker, bölgede özellikle Şanlıurfa'da bulunan çok sayıdaki su kuyusunun bu soruna sebebiyet verdiğinin kendisine söylendiğini de aktararak sözlerini şöyle sürdürdü:

font-family>''Tabii orada 300-350 metrelerden su çekiliyor. Hesapsız, kontrolsüz ve sayısı da bilinmiyor bu kuyuların. Bunlar aynı anda su çektiğinden bunların yarattığı bir dalga oluyor. O dalga salınım denilen enerjinin düşüp yükselmesine yol açıyor. Bütün barajlar birbiriyle bağlantılı olduğundan Atatürk Barajı'ndan kaynaklı bu darbe, Karakaya ve Keban barajlarını da etkiliyor. Oralardan enerji alan Diyarbakır'ı da hatta Elazığ'ı da etkiliyor.

Kaçak kuyuların sayısı yüksek

Şanlıurfa'daki kaçak kuyuların engellenmesi lazım. Eğer Şanlıurfa'daki o üreticiler, belirli bir kesinti programı ya da sulama programına riayet ederlerse o zaman bu darbe etkisi ortadan kalkar. Onlarla gerekli görüşmeler yapılıyor. Geçen hafta durum çok daha kötüydü. Orada birkaç fiberde çalışma yapıldı. Bir yandan oradaki üreticiyle konuşuluyor, ikna edilmeye çalışılıyor. Onlar da tabii sulama mevsimi araziyi ekmişler sulanması gerekli diye düşünüyorlar. Yani aslında herkes bir programa uysa bu sorun ortadan kalkacak ama maalesef oradaki bu kaçak kuyu sahipleri bunun yeteri kadar önemini ya kavramıyorlar ya da işbirliğine yanaşmıyorlar ki bu sorun herkesi etkiliyor.''

font-family>Bakan Eker, yarın bu konunun çözümüne yönelik olarak uygulama planının ne olduğu konusunda enerji bakanı ile görüşeceğini de belirterek ''Çünkü hakikaten tabiri caizse bir işkenceye dönüşmüş durumda, herkesi çok olumsuz etkileyen bir durum. Bir an önce bunun çözülmesi gerekiyor. Hep birlikte birbirimize yardımcı olarak bunu çözeceğiz'' diye konuştu.

-''Baydemir'in ne dediği beni ilgilendirmiyor''-

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, bir gazetecinin, ''Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in önceki gün Suriye'deki Kürtler konusunda söylediklerini nasıl değerlendirdiği'' yönündeki sorusu üzerine de ''Baydemir'in ne dediği beni ilgilendirmiyor. Ona sorun ne demek istediğini, çünkü zaman zaman bu tür açıklamalar yapıyor. O bir yerlerden ilham alıyor herhalde ki söylüyor'' dedi.

font-family>Türkiye Cumhuriyeti olarak Suriye'deki gelişmelerden doğal olarak rahatsız olduklarını ifade eden Eker, şunları söyledi:

Sivil halka baskılar yapılıyor

''Orada bir katliama dönüşmüş, tanklarla toplarla uçaklarla sivil halkın o şekilde katledilmesi bizi çok rahatsız ediyor. Komşu ülkede bu tür hadisenin, yangının olması bizi doğrusu endişelendiriyor. Sonuçta bunlar bizim coğrafyamızın insanları. Bir kısmı soydaşlarımız bir kısmı çeşitli bağlarla bağlı olduğumuz insanlar. Bunların bir tanesinin bile burnunun kanaması bizi üzer. O bakımdan gelişmeleri kaygıyla izliyoruz ama Türkiye nihayet kendi hak ve menfaatleri neyi gerektiriyorsa uluslararası hukuk çerçevesinde gelişmeleri dikkatle takip ediyor ve bunlarla ilgili adımları atıyor. Ben elbette ki barışın, huzurun olmasını istiyorum, bu yangının büyümemesini istiyorum. Ama bu bölgede yaşayan herkesin demokratik haklarını, sivil, demokratik, insan haklarına dayalı bir rejim tesis etmek suretiyle de herkesin bu haklara kavuşmasını arzu ediyorum.''

Kaynak: Diyarbakır Söz