Meral Akşener: Bir seçim yapmak zorundayız

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Bugün bir seçim yapmak zorundayız. Ya millet yolunda başımız dik yürüyeceğiz ya da milletin geleceğini kumar masalarında harcayanlara müsaade edeceğiz. Ya beyaz zambaklara can suyu vereceğiz ya da önümüze konan gazap üzümlerine razı olacağız" diye konuştu” dedi.

Meral Akşener: Bir seçim yapmak zorundayız

Akşener, partisinin Meclis grup toplantısındaki konuşmasında, Maraş ve Hatay merkezli depremlere işaret ederek, "iktidarın neden olduğu büyük felaketin" yüreklerinde açtığı yaranın her geçen gün daha da belirginleştiğini, ailesinden, evinden, işinden, aşından olan vatandaşların seslerini duyurmak için yılmadan çalıştıklarını anlattı.

 “HERKES SORUMLUDUR”

Akşener, depreme karşı hazırlık yapmayanların bu felaketten sorumlu olduğunu belirtti. Akşener, "Kurallara, kanunlara aykırı bina yapanlar, yapılmasına izin verenler, yapılanları imar affıyla affedenler, yandaş müteahhitleri besleyenler, meydana gelen felaketten sorumludur. Afet bölgesi adı altında adeta bir suç mahalliyle karşı karşıya kalmamıza sebep olan herkes sorumludur. Depremden sonra 72 saat boyunca milletimizin yardımına gidemeyenlerin, organize olamayanların, koordinasyonu sağlayamayanların, saray korkusuyla karar alamayanların, onun yerine de sivil toplumla kavgaya tutuşanların, birbirinin söylediğini yalanlayanların, interneti kesip kapılara polis gönderenlerin tamamı sorumludur. Sırf şahsi emellerini gerçekleştirmek için başımıza ucube bir sistemi bela edip tüm bu keşmekeşin esas müsebbibi olan bay kriz baş sorumludur” değerlendirmesinde bulundu.

“TEK BİR KİŞİ BİLE İSTİFA ETMEDİ"

"Tüm beceriksizliklerine ve hatalarına rağmen" tek bir kişinin bile istifa etmediğini hatırlatan Akşener, "bay kriz ve arkadaşlarının, her şeyini kaybetmiş vatandaşların gözünün içine baka baka kampanya, propaganda yaptığını" iddia etti.

"Her felakette önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, televizyona çıkıp milleti tehdit etmeye, suçlamaya başladığını" ileri süren Akşener, "Doğruları konuşanları bastırmaya, gerçekleri susturmaya çalışıyor. Yetmiyor, hemen gidip sosyal medyayı kısıtlıyor. Sonrasında ise baktı olmuyor, işler istediği gibi gitmiyor, anketler istediği gibi gelmiyor, tüm algı operasyonlarına rağmen, gerçekleri değiştiremiyor, bu sefer de yeniden ekranlara çıkıyor ve helallik istiyor. Ne kendisinin ne bir bakanın ne de tek bir bürokratın sorumluluk almadığı yerde çıkıp bir de utanmadan sorumluluğu vatandaşa yıkıyor" görüşünü savundu.

 Meral Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sayın Erdoğan yeter artık, depremin üstünden 23 gün geçti. Sen ilk gün ne dedin? 'Günü geldiğinde şu anda tuttuğumuz defteri açacağız' dedin. Bu aziz milleti düpedüz tehdit ettin. Şimdi hangi yüzle çıkıp, helallik istiyorsun? Daha dün milletimize 'Bunlar kader planında olan şeyler' diyordun. Bugün çıkmışsın, utanmadan onlardan helallik istiyorsun. Daha dün insanlarımıza 'ahlaksız, namussuz, adi' diyordun. Bugün çıkmışsın, utanmadan onlardan helallik istiyorsun. Daha dün, feryat eden depremzedelere 'hain' diyordun. Bugün çıkmışsın, onlardan helallik istiyorsun.

“CÜRMÜN VE HARAMIN HELALLEŞMESİ DE OLMAZ”

Bak Sayın Erdoğan, bir Cumhurbaşkanının vatandaşlarıyla helalleşmesi ancak makamın gereğini yapmakla olur. Ahlak ve erdemin gereği budur. Bir idarecinin, vatandaşlarıyla helalleşmesi istifa ederek, hesap sorarak, sorumluları görevden alarak olur. Ayrıca cürmün ve haramın helalleşmesi de olmaz. Her gün ekranlarda gördüğümüz enkazlar, aynı zamanda bu iktidarın suçlarının enkazıdır. Ama illaki helallik almak istiyorsan oturduğun yerden kürsülerden poz vererek olmaz. Gideceksin, bizzat vatandaşlarımızdan helallik isteyeceksin. Öyle korunaklı çadır tiyatrosu mizansenleriyle olmaz. Eğer illaki helallik almak istiyorsan 15 saat boyunca enkaz altında kalan yavrusunun elini tutup vinç beklerken rahmetli olmasını izlemek zorunda kalan babadan; enkazın içinden 'AFAD nerede?' diye sesli mesaj gönderen mazlumların ailesinden; Malatya'da tarım arazilerini 15 yıl önce imara açıp bugün mezara çevirenlerin yaptığı binalarda 25 saat boyunca enkaz altındaki analarının sesini duyup ellerinden bir şey gelmeyenlerden helallik isteyeceksin."

“MEMLEKETİN YARASINI SARACAĞINA ÇADIR TÜCCARI OLMUŞ"

Kızılayın çadır satışına ilişkin tartışmaları anımsatan Akşener, şunları kaydetti:

"Binlerce depremzede kardeşimiz soğukta beklerken kendi vatandaşına çadır satmak, sadece bir organizasyon sorunu değildir. Bu, düpedüz bir ahlak sorunudur. Türk Kızılayı, bunların elinde zaten bir naylon bağış kurumuna dönüşmüştü. Belli ki bu da yetmemiş olacak, gelinen noktada tam anlamıyla paravan bir şirket olmuş. Ecdat yadigarı, kötü gün dostu, iyiliklerin sembolü Türk Kızılayı tümüyle yozlaşmış, çürümüş, bir yer haline gelmiş. Memleketin yarasını saracağına çadır tüccarı olmuş. Deprem olmuş, insanlarımız 20 gündür çadır bekliyor, Kızılay ise deposunda çadır stoklayıp satıyor. Böyle bir kepazelik olabilir mi? 'Gıda stoklanıyor' diye memleketi birbirine kattınız. 'Soğan stokluyorlar' diye depoları bastınız. 'Patates stokluyorlar' diyerek milleti suçladınız, terörist ilan ettiniz. Peki şimdi çadır stoklayan Kızılaya ne diyeceksiniz? Kızılayın deposunu da basıp çadırlara el koyacak mısınız? 'Stokçu' diye Kızılay Başkanı'nı da aldıracak mısınız?"

Akşener, yabancı ülkelerin hiçbir karşılık beklemeden arama kurtarma ekipleri gönderdiğini, "düşman" diye kötülenenlerin seferber olup yardıma koştuğunu, "eloğlu' denilenlerin milyarlarca lira yardım parası topladığını, ancak Kızılayın "utanmadan" kendi vatandaşına çadır sattığını ifade etti.

Bugün ülke olarak yol ayrımında bulunduklarını, ateşten imtihanla karşı karşıya olduklarını dile getiren Akşener, "Bugün bir seçim yapmak zorundayız. Ya millet yolunda başımız dik yürüyeceğiz ya da milletin geleceğini kumar masalarında harcayanlara müsaade edeceğiz. Ya beyaz zambaklara can suyu vereceğiz ya da önümüze konan gazap üzümlerine razı olacağız" diye konuştu.

Kaynak: Diyarbakır Söz