Sıvı tüketimi önemli!

Soğuk algınlığının, sağlıksız beslenen ve aktif yaşamayan, spor yapmayan, güneşe çıkmayan bireylerde daha kolay ortaya çıkabileceğine dikkat çeken Dahiliye Uzm. Dr. Ufuk Özışık, "Soğuk algınlığına, dinlenme, bol sıvı tüketimi, taze sebze ve meyvelerin tüketilmesi gibi basit önlemler iyi gelir" dedi.

Sıvı tüketimi önemli!

Soğuk algınlığı, halk arasında "üşütme" olarak adlandırılan ancak üşütme ile ilgisi olmayıp yüzden fazla virüsün sebep olduğu basit üst solunum yolu enfeksiyonu olduğunu belirten İç Hastalıklar (Dahiliye) Uzm. Dr. Ufuk Özışık, "Soğuk algınlığı nezle olarak da adlandırılır. Hastaların yüzde 60'ında etken Rhinovirus, Respiratory Syncytial virüs, Corona virüs, İnfluenza virüsü ve adenovirüsdür. Soğuk algınlığı, halk arasında yanlışlıkla "grip" zannedilir. Oysa gripten (influenza) farklıdır ve iyi seyirli olup kısa sürer. İnfluenzada baş ağrısı, yüksek ateş, kas ve eklem ağrıları, aşırı halsizlik olurken soğuk algınlığında belirtiler hafiftir ve ateş olmaz ya da çok kısa süreli olur. Baş ağrısı yoktur. Boğaz ağrısı, burun kaşınması, hapşırma ön plandadır. Soğuk algınlığına neden olan virüsler infekte kişinin salyasıyla yayılır ve salyaya temas ile bulaşır. Hapşırma ile yayılan virüsler de damlacık enfeksiyonu şeklinde bulaşma yapar. İnfluenza (Grip), Soğuk algınlığı (Nezle) gibi viral üst solunum yolu hastalıklarında antibiyotik kullanımının bir yeri yoktur. Ancak bakterial üst solunum yolu enfeksiyonu varsa (Tonsilit, farenjit, Sinüzit) antibiyotik kullanılabilir. Buna hekim karar verecektir" şeklinde konuştu.

"Tedirginlik yaratmaktadır"

Koronavirüs pandemisi nedeniyle her üst solunum yolu enfeksiyonu tablosunun tedirginlik yarattığını ifade eden Uzm. Dr. Ufuk Özışık, şunları söyledi: "Bu hastalığın tablosunda şiddetli boğaz ağrısı, kuru öksürük, ciddi kas ağrıları, bazen isal mevcuttur. Tablo ilerledikçe solunum sıkıntısı gelişebilir. Covid-19 tablosu her ne kadar belirgin olsa da bazen sinsi bir tablo da gösterebilmekte. Hatta hiç yakınması olmayan bireylerde de virüs taşınabilmekte ve bulaştırıcılık olmakta. Bu yüzden kuşku olduğunda izolasyon kurallarına uymak gerekiyor. Üst solunum yolu enfeksiyonu yakınmaları ve/veya isal olduğunda istirahate geçmek ve 3 gün izole kalmak (diğer insanlardan uzak durmak, maske takmak) doğru çözüm olacaktır. Soğuk algınlığı bu süre zarfında zaten düzelecektir."

Sağlıksız beslenen ve aktif yaşamayan, spor yapmayan, güneşe çıkmayan bireylerde soğuk algınlığının daha kolay ortaya çıkabileceğine dikkat çeken Uzm. Dr. Ufuk Özışık, "İlk belirti burunda karıncalanma, kaşıntı ve hapşırık olabilir. Takiben boğaz ağrısı belirir ve hastayı huzursuz eder. Ateş yükselmez. Ertesi gün boğaz ağrısı ve halsizlik geçer ve nezle başlar. Genellikle 2-3 gün içinde vücut düzelir ancak nezle ve burun tıkanıklığı yakınmaları sürer. Soğuk algınlığında vücut direnci düşük ise ikincil enfeksiyonlar gelişebilir. Sinüzit ve alt solunum yolları enfeksiyonları tabloya eklenebilir" dedi.

İç Hastalıklar (Dahiliye) Uzm. Dr. Ufuk Özışık, soğuk algınlığında tanının sadece yakınmaların dinlenmesi ve muayene ile konulabileceğini, soğuk algınlığı için bir test yapılmadığını söyledi. Ancak kişide ateş ve boğazda kızarıklık varsa diğer üst solunum yolu enfeksiyonlarını, influenzayı ve özellikle bakterial tonsilit, faranjiti dışlamak, tanı koymak amaçlı test yapılabileceğinin altını çizen Dr. Özışık, "Bakterial hastalıklarda ateş yüksek olur, boğazda kızarık olur, tonsiller büyüyebilir, membramn ya da kript (çilek görünümü) olabilir. ASO; CRP, Sedimentasyon ve lökosit yüksekliği saptanabilir. Soğuk algınlığında iltihap göstergeleri normal bulunur" dedi.

Bol sıvı tüketimi

Soğuk algınlığına dinlenme, bol sıvı tüketimi, taze sebze ve meyvelerin tüketilmesi gibi basit önlemler iyi gelir diyen Uzm. Dr. Özışık, "Nezle, hapşırma ön plandaysa antihistaminik ilaçlar, psödoefedrinli dekonjestanlar ve paracetamolo kullanılabilir. Ancak hastalık çok kısa sürelidir. Bir komplikasyona neden olmadan iyileşir. Soğuk algınlığından korunmak genel olarak üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmakla aynıdır. İyi havalandırılmayan, kalabalık ve nemli ortamlara girmemek, bol sıvı tüketmek, spor yapmak, yeterli D vitamini düzeyine sahip olmak, açık havada yürümek, ekinezya, zencefil, ıhlamur gibi bitkisel çayları tüketmek koruyuculuğa sahiptir" diye konuştu.

Kaynak: Diyarbakır Söz