Çarşafla firar ettiler

6 kişinin firar etmesine ilişkin 15 gardiyan ve 7 asker hakkında toplam 40 yıldan 92 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın iddianamesinde, örgüt üyesi firarilerin olumsuz hava koşullarını değerlendirerek, çarşaf yardımıyla firar ettiği belirtildi.

Çarşafla firar ettiler

Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde PKK'dan hükümlü 6 kişinin firar etmesine ilişkin 15 gardiyan ve 7 asker hakkında toplam 40 yıldan 92 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İddianamede, örgüt üyesi firarilerin olumsuz hava koşullarını değerlendirerek, çarşaf yardımıyla firar ettiği belirtildi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, hükümlü ve tutuklu 6 PKK örgütü üyesi 5 Mart 2016 tarihinde Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'ndan firar etmesi olayıyla ilgili 2’si tutuklu 15 gardiyan ile 7 asker hakkında yürüttüğü soruşturmayı tamamlayarak iddianame hazırladı. Kamuoyunda büyük yankı uyandıran firari tutuklular arasında 25 Eylül 2015 tarihinde Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevi'nden tünel kazarak kaçan ancak ardından başlatılan askeri operasyonda yakalanan örgüt üyeleri de bulunuyordu.

KANDİL’DE OLDUKLARINI BASINDAN ÖĞRENMİŞ

Hazırlanan iddianamede firar olayıyla ilgili detaylı bilgilere yer verildi. 6 Mart 2016 günü sabah saat 08.30’da Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu H Blok nöbetçilerinin telefonla cezaevindeki kontrol kısmını arayarak cezaevindeki firarı bildirmesi üzerine olaydan haberdar olunduğu anlatıldığı iddianamade Savcı, gerekli güvenlik önlemi alındıktan sonra cezaevinde arama yapıldığını bildirdi. Savcı incelemelerde H1/2 odasında “örgüt üyeliği” suçundan tutuklu Ramazan Aslan ile ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 40 yıl 8 ay hapis cezalarından hükümlü Devrim Kavak ve iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 136 yıl 11 ay hapis cezalarından hükümlü Osman Kılıç'ın firar ettiğini anlaşıldığını kaydetti.

Savcı iddianamesinde, H2/1 nolu odada yapılan aramada odada kalan ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 26 yıl 2 ay hapis cezalarından hükümlü Ulaş Arslan, ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 14 yıl 6 ay hapis cezalarına hükümlü Beşir Arçagök, ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 32 yıl 6 ay hapis cezalarına hükümlü Diyar Kaydu'nun odalarında bulunmadıkları ve firar ettiklerini anlaşıldığını ifade etti. Savcı, bugüne kadar yapılan tüm aramalara rağmen bulunamayan 6 firari örgüt üyesinden 4’üyle ilgili olarak basında çıkan haberlere göre örgütün Kandil’deki kampında olduklarının ortaya çıktığını belirtti. Savcı, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının firari hükümlü ve tutuklu 6 kişi hakkında ayrı ayrı soruşturma yürütülerek, haklarında görevli ve yetkili mahkemelerde kamu davası açtığını anımsattı.

ÇARŞAF KULLANARAK FİRAR ETMİŞLER

Savcı, örgütlü suçlardan yargılanan kişilerin tutulduğu bir cezaevinde 6 örgüt üyesi tutuklu ve hükümlünün nasıl firar ettikleri, kasıtlı olarak ya da görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle birilerinden yardım alıp almadıklarının tespitine yönelik soruşturma başlatıldığını hatırlattı. Yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda cezaevinden firarın nasıl gerçekleştiğini iddianamede şöyle ifade etti;

“Firar olayının 05.03.2016 günü 18.00-20.00 saatleri arasında gerçekleştiği, firari tutuklu ve hükümlülerin akşam sayımından sonra kilitlenmesi gereken havalandırma avlusuna açılan oda kapılarının kilitlenmemesini fırsat bilerek havalandırma avlusuna çıkıp kaçış planlarını yaptıkları, önceden çarşaflardan hazırladıkları ipleri dikenli tellerin bağlı olduğu demirlere takmak suretiyle avlu duvarına tırmandıkları, daha sonra duvardan aşağıya inerek 25 metre uzaklıkta bulunan duyarlı tel engeline kadar sürünerek gittikleri, burada bir süre uğraşarak duyarlı telin bağlı olduğu fens telini, kim tarafından kurum içerisine sokulduğu tespit edilemeyen kesici bir alet yardımı ile alt tarafından bir insan geçebilecek kadar kestikleri…

ASKERİN NÖBET KULÜBESİNDEN FİRAR

Bu esnada duyarlı telin alarm vermesi gerekirken her nasılsa vermediği veyahut gergin olması gereken tellerin zamanla esnemesi nedeniyle rüzgârlı havalarda sürekli alarm vermesinden mütevellit görevli personelin çalan alarmı hava şartlarına bağlayarak duyarsız kaldıkları, firarilerin bu şekilde duyarlı tel engelini de bertaraf ettikten sonra yine sürünerek 25 metre ilerideki ihata duvarına bitişik şekilde inşa edilmiş 3 no.lu nöbet kulesine ulaştıkları, kulede nöbet tutması gereken Jandarma personelinin yerinde olmaması, kaçış istikametindeki ihata duvarının ortasına konumlandırılmış bu kulenin sağında ve solunda bulunan 2 ve 4 no.lu kulelerdeki nöbetçi jandarma personellerinin ve kurumun kamera odasındaki infaz koruma personellerinin de kendilerini fark etmemelerinden istifadeyle birbirlerinden destek alarak içlerinden birini 3 no.lu kuleye çıkardıkları, daha sonra o kişinin kule kapısını içeriden açarak diğerlerini de içeriye aldığı, önceden hazırladıkları çarşaftan yapılma ipleri kullanarak son engel durumundaki ihata duvarını da aştıktan sonra firar eylemlerini tamamladıkları, olay sonrası yapılan olay yeri incelemesi, alınan şüpheli ve tanık beyanları ile izlenen kamera görüntülerinden anlaşılmıştır.”

‘KİMSE ODALARIN KAPISINI AÇMAYA GİTMEDİ’

Olay için “Bu şekilde cereyan eden firar olayının, firarilerin kusursuz plan yapması ve şanslarının yaver gitmesiyle izah edilemeyeceği açıktır” ifadesini kullanan savcı, bu nedenle olayla ilgili yürütülen soruşturmanın sonucunda şüphelilerin firar olayının meydana gelmesinde kasıtlı veya kusurlu davranışlarının olduğu kanaatine varıldığı ifade edildi. Savcı, firar olayıyla ilgili haklarında kuvvetli suç şüphesi ve somut delil bulunduğu iddia ettiği şüpheli infaz koruma memurları C.D ve R D. ve Mahmut Uzunkaya’nın 10 Mart 2016’da tutuklandığını hatırlattı.

Elazığ E Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan Mahmut Uzunkaya’nın 21 Haziran 2016’da intihar ederek yaşamını son verdiği için hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini kaydetti. Savcı, güvenlik kamerası kayıt izleme tutanağına göre Uzunkaya’nın 5 Mart günü saat 17. 52 ile 17.59 zaman dilimi arasında H1 kısmı ve H2 kısmı havalandırma avlusu kapılarını kapatmak üzere tek başına odalara girdiği, odalarda güvenlik kamerası olmadığından kapıların kapatılıp kapatılmadığının tespit edilemediği kaydetti. Savcı, Uzunkaya’nın cezaevindeki diğer odaların da aynı saat itibariyle kapılarının açılması gerekirken, “adeta firar olayından bilgileri varmışçasına” hiçbir personelin firar olayının yaşandığı H1/2 ve H2/1 nolu odaların kapısını açmaya gitmediğini savundu.

Savcı, tutuklu infaz koruma memurları C.D. ve R.D’nin firar olayının yaşandığı H blokta saat 17.00’dan 6 Mart sabah saat 08.00’e kadar nöbetçi olduğunu belirtti. Savcı, sabah sayımının alındığı saat itibariyle bu odalardan üçer kişi firar etmiş olmasına rağmen şüphelilerin firarın olduğu odaların sabah kapısını açmadığını, tutuklu ve hükümlüleri görmeden sayım yaptığını, mevcudun tam olduğuna dair tutanak düzenlendiklerini savundu.

FİRARIN ORTAYA ÇIKMASI GEÇİKTİRİLDİ

Firarın olduğu H2 kısımdaki vardiyayı devralan şüpheli infaz koruma memurları S.Y., K.B. Ş.A. ve A.B’nin 6 Mart günü yapılan sabah sayımına katılmadan, cezaevindeki mevcudu tam gösteren sayım tutanaklarını imzalamaları nedeniyle görevlerini ihmal ettiğini ileri süren savcı, bu ihmal sonucunda firar olayının daha erken fark edilmesi ve sonuçlarının sınırlandırılması olanağının ortadan kalktığı tespitinde bulundu.

UYAM ÜZERİNDEN ONAYLAMA YAPILMIŞ

Savcı, infaz ve koruma baş memurları M.S. B. ve M.G’nin olay gecesi duyarlı tellerin alarm sesini duyduğu fakat havanın rüzgârlı olmasına bağladıklarını, sayım alan infaz ve koruma memurları üzerinde denetim ve gözetim görevini gereğini yerine getirmedikleri, cezaevi mevcudunu tam gösteren sayım tutanaklarını imzaladıkları için kusurlu olduğunu belirtti. Savcı, olay günü kamera kontrol biriminde görevli infaz ve koruma memurları A.E., P.D., ve E.A’nın gerekli dikkat ve özeni göstermeleri durumunda firarın önlenmesinin mümkün olacağını öne sürdü. Olay günü nöbetçi olan cezaevi 2. Müdürü C.Y’nin cezaevi mevcudu tam gösteren sayım tutanaklarını UYAP sistemi üzerinden onayladığı ve bu suretle üzerlerine atılı suçları işlediğini savundu.

Bazı şüphelilerin alınan HTS analiz raporuna göre şüpheli telefon konuşmaları yaptığının anlaşıldığını savunan Savcı, soruşturmanın sürüncemede kalmaması için adı geçen kişiler hakkında ayrı soruşturma açıldığını belirtti. Savcı, infaz koruma memurlarının alınan savunmalarında üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmediğini, olayda ihmallerinin olmadığını yönelik beyanda bulunduklarını kaydetti.

METOROLOJİ O GÜNÜN HAVA TAHMİNİNİ YANLIŞ YAPMIŞ

Yapılan soruşturmada, Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nun dış güvenliğinden sorumlu jandarma personelinin de firar olayının meydana gelmesinde kusurlu olduğunun saptandığını ifade eden savcı, Diyarbakır Valiliğince yaptırılan ön incelemenin ardından 25.04.2016 tarih ve 2016/26 sayılı kararla olay ihmali ve sorumluluğu bulunan 3’ü rütbeli 7 asker hakkında soruşturma izni verdiğini hatırlattı.

Nöbet çizelgesine göre, firarın yaşandığı saatlerde er İ.D’nin 3 nolu kulenin nöbetçisi olduğu belirten savcı, şüpheli er İ.D’nin ifadesinde, “olay günü saat 17.45 sıralarında nöbetçi Astsubay tarafından nöbete çıkacakların yoklamasının alınmasını müteakip başı ağrıdığı için kimseye haber vermeden koğuşa gidip uzandığını bu sırada uyuya kaldığı için nöbetini tutamadığını beyan ettiği, firar olayının da bu şüphelinin nöbetini tutmadığı 3 nolu kuleye tırmanılmak ve sonradan kapısı açılmak suretiyle gerçekleştirildiğini” kaydetti.

FİRAR GÜNÜNDEKİ HACVA KOŞULLARI

Meteoroloji Bölge Müdürlüğü’nden alınan ve şehir merkezi ölçümünü gösteren yazıda, firarın yaşandığı gün havanın açık olduğunun belirtildiğini, ancak alınan beyanlar ve kamera görüntülerinde cezaevi civarında yağışlı ve rüzgarlı bir havanın hakim olduğu anlaşıldığını kaydetti. Savcı, firarın yaşandığı saatte nöbetçi olan şüpheli askerlerin bulundukları bölgenin, kurumun ve görevin gerektirdiği dikkat ve özeni göstermemek şeklinde kusurlu olduklarını ifade etti.

Savcı, olay günü cezaevinde görevli rütbeliler F.P., U.D. ve H.D’nin bir tutuklu ve 5 hükümlünün firar etmesinde ceza infaz kurumu personeli ile birlikte sorumlu oldukları, şüpheli-tanık beyanları, uzmanlık raporları, kamera görüntüleri ve tüm soruşturma dosyası kapsamında anlaşıldığını belirtti. Rütbelilerinin olayla ilgili alınan savunmalarında firar olayında ihmal ya da kusurlarının olmadığını beyan ettiğini söyledi. Savcı, D.S. ile cezaevinde yaşamına son veren gardiyan Mahmut Uzunkaya hakkında “görevi kötüye kullanma”, “örgüte üye olma” ve “örgüt propagandası yapmak” ve “hükümlünün kaçması” suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar aldığını belirtti.

2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede, “Görevi kötüye kullanmak” iddiasıyla suçlanan 14 kişi için 6 aydan 2 yıla kadar, “Dikkat veya özen yükümlülüğüne aykırı davranma sonucu kaçmaya neden olmak” ile suçlanan 6 şüpheli için 6 aydan 3 yıla kadar hapis istendi. “Hükümlü olan kişinin kaçmasını sağlamak” ile suçlanan tutuklu 2 gardiyan için ise 15 yıldan 30 yıla kadar hapis cezası istendi. Davanın yargılamasına Mayıs ayında başlanacak.

Kaynak: Diyarbakır Söz