ATATÜRK SEVGİSİ!…

EĞER Kİ, Atatürk'ün adını kendilerine kalkan yapıp, "Atatürkçülük" üzerinden "siyaset" devşirilmezse… Ve bu devşirme bir rejim olarak, ahaliye dikte edilmezse!...

***

EĞER Kİ, Atatürk'ü "siyasi ve ideolojik" vesayet üretici bir politikanın malzemesi yaparak, kendimize özgü nizamlar oluşturup, mevcut müesses nizamı da "inkar ve asimilasyon" silahı olarak kullanmazsak…

***

EĞER Kİ, Atatürk'ü bir "Kemalizm rejimi" olarak, Laikliği de "dinsizlik" belleyip, milli iradenin kültürüne, medeniyetine ve inancına dayatıp, çağdaşlık maverasıyla, tahakküm altına almaktan imtina edersek…

***

EĞER Kİ, Atatürk'ün kurucusu olduğu Cumhuriyet'i "cumhura" rağmen, cumhursuzlaştırmakta ısrarcı politikalar sergileyip, milleti değil, devleti ve kişileri kutsallaştıran bir kimlik yapmaktan kendimizi arındırırsak…

***

EĞER Kİ, Atatürk'ü bir fani olmaktan çıkarıp ilahileştiren, çocukları ve gençleri de, puta tapar misali secde ettirme gafletine girmekten kendimizi kurtarabilirsek, halk iradesinin her şeyin üzerinde olduğu gerçeğine, inanırsak…

***

EĞER Kİ, Atatürk'ü bir hakkı teslim duygusuyla, büyük bir şuurla, bu milletin bir evladı, bu vatanın da kurtarıcı komutanı olarak görüp, değerini tam olarak bu noktada idrak ederek, sevgi muhabbetiyle teslim edersek…

***

EĞER Kİ, Atatürk'ü hesapsız, karşılıksız, beklentisiz, üzerinden "geçer akçe" menfaatini düşünme gibi zihin fakirliğine biat edici olmadan, benlik zenginliğiyle hem tarihi, hem de geleceği, ihlaslı akla teslim edersek..

***

EĞER Kİ, Atatürk'ü "seven, sevmeyen" kategorisine sokup halk nezdinde sınıfsal bir kimlik oluşturma bencilliğinden kendimizi azat edersek, "sevgi baskısı ve diktası, ya da karşıtlığından" kendimizi arındırabilirsek…

***

Hasılı kelam!.. Söylenecek, serzenişle dile getirilecek, "eğer ki" ile başlayan artı eksi noktasında çok söz ve cümleler sıralayabiliriz.. Ama özü itibariyle söylenecek söz iki kelimeden ibarettir. Atatürk'ün "sevgisine" halel getirilmesin...

Bunun için de diyorum ki…

Yaranma duygusundan, riyakârlık karakterinden. Samimiyetsiz şahsiyetten, çıkar, menfaat, para, pul, şöhret, nam beklentisinden arınmış "şuurlu ve gönüllü" bir sevgiyle; "Atatürk'ü" buluşturalım…

İşte o zaman, Atatürk'ün sevgisi kıymetlenir!…

Bu duyguların temennisiyle;

Atatürk'ü vefatının 83'üncü yıl dönümünde, rahmetle anıyoruz..

Ruhu şad olsun…

***

VAY BE DEDİRTEN; KARE!…

Resim karesindeki zat-ı muhteremler malum!… Yabancı değiller.. Yüzlerine değil de, "göğüslerindeki" rakamlar, bu karede anlam teşkil ediyor!.. En çok düşündüren de, CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu'nun, göğsündeki numara.. Ne yazıyor; 1919.. Takvim yaprağında; "çok şeyleri" anlatıyor, 1919…

***

Tabi, "anlatımlar" siyasal ve ideolojik düşünceler açısından farklı.. Kaftancıoğlu'nun üzerindeki formanın göğsündeki, 1919 rakam kadar, akıllara daha bir kaç yıl öncesindeki, "söylemlerini" hatırlatıyor… Atatürk'e "Atatürk" demekten imtina ederken!…

***

Hele ki, "23 Nisan'dan bir sonraki gün neydi?.. Bilmek istemeyenler için ipucu; 1915".. sözlerini, hatırlarken!.. Malum, bir sonraki gün, 24 Nisan 1915.. Ki bugüne özgü olarak hep iddia edilir; "Ermeni Soykırımı..!"

***

Önceki gün, sosyal medyada bir hayli konu edildi bu durum!… Nerden nereye!.. Geçen vakitte, "bir değişim ve dönüşüm" olmuştur, Kaftancıoğlu'ndan.. Vaziyete bir okurumun ifadesiyle, nokta koyalım..

***

Kaftancıoğlu'nun, Atatürk'ü "Ulu Önder Atatürk" demeye, "Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün Askerleriyiz" sloganlarını atıp, bir sonraki İstanbul Maratonunda, koşmasına az kaldı… Yani, vay be ki vay..

***

Kemal Bey'in göğsündeki rakam 1923… Ancak yanındaki Meral Hanım'ın göğsündeki rakam, 2023.. Görünen o ki, Meral hanım bu takvimi fena bir şekilde "ruh aleminde" hamurlaştırmış.. Bekleyip görelim, "ekmek çıkar mı?".. Çıksa da, ekşisi yüksek olur!…

***

İTTİFAKLA "OY GELMEZ?"…

Görünen o ki.. Üst akıl "muhalefetteki" partilere her halükarda "ittifak" sağlatır.. Ve yine, "Cumhurbaşkanlığı" adaylığı noktasında da, "Partilerin" yönetiminde, "uzlaşı" dikte eder.. Ama velakin, "ittifakla oyların sandığa" yansımasında, "muktedir" olamaz!… Özellikle, CHP tabanında bu iş "maya" tutmaz, firesi çok olur…

***

Aday noktasında!… Hal-i hazırda, üç isim dolaşıyor, CHP mahallesinde.. Kemal Bey, İmamoğlu Bey, Yavaş Bey!… Her ne kadar, CHP çatısı altında bulunuyorlar ise de, "siyasi kimlikleri" tıpkı, parti ittifakları gibi, uyuşmazlık çok.. Ki bu uyuşmazlık, "aday" olma halinde parti tabanında göreceği; "kızgınlıkla" eş değer..

***

Özellikle, ittifak mahallesindeki muhalif seçmen!.. İmamoğlu'nu beklerken, Bay Kemal çıka gelirse.. Ya da tersi.. Veyahut, İkisi değil de, Yavaş arz-ı endam ederse!.. Şekil nasıl şekillenirse, seçmenin bir kesiminde; kızgınlık yaratacaktır.. Ki burada oran ne kadar olur bilinmez, o sandık açıldığında ortaya çıkar..

***

Yani bir yalnızlık.. Yani bir itilmişlik.. Ki parti örgütleri için de, bir handikap!.. İnce'den örneklemeyle yola çıkarsak!.. Kim kimi yalnız bıraktı.. Ya da, hangi parti tabanı, "ittifakla oy tercihine" odaklandı?. Hepsi meçhul.. Vaziyet bu üç aday için de, aynı meçhuliyeti getiriyor…

***

Hasılı kelam!… Yamalı bohça siyasetinde, ne zormuş be arkadaş.. Bir yerde dikiş tutturabilmek.. Hele ki, üst akıl komutuyla "oturup-kalktığı" bir gücün hakimiyeti de, söz konusuysa!.. Neyse, noktayı koyalım bu gidiş; "ittifakla oy getirmez!.."

***

MASADAKİ ANKET!

Yeni açıklanan anket sonucuna göre AKP ve MHP oylarının toplamının yüzde 48,4 olduğu duyuruldu.

AK Parti AR-GE ve Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen katıldığı bir tv programında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın masasındaki son anketin sonuçlarını açıkladı.

Ankette, vatandaşlara "Bu pazar bir genel seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?" sorusu yöneltildi.

Gelen yanıtlar..

AK Parti yüzde 38,5'le ilk sırada...

Cumhur İttifakı'nın iki ortağı AK Parti ve MHP'nin toplam oyları ise yüzde 48,4…

Bu haliyle, yüzde 50'yi bulmuyor…

CHP ise yüzde 25,3..

İYİ Parti'nin ise yüzde 12,1…

HDP'nin yüzde 9,2….

DEVA Partisi yüzde 1,7

Gelecek Partisi yüzde 1,1…

Muhalefetin bir bütün olarak ittifakı halinde yüzde 49.4 çıkıyor..

Ki bu da, yüzde 50'yi bulmuyor..

Ortaya çıkan sonuç demek ki, 2023'ün kaderini belirleyecek olan "kararsız ve küskün" seçmenler…

Çünkü, kararsızlar yüzde 16'larda..

Ki bu oran, partilere dağıtımdan sonraki sonuç..

Aksi takdirde, iki cephenin de oy yüzdeliği 40'ların altında..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Kâfirler dînimizi kullandığı zaman nasıl rahatsız oluyorsak, Müslümanlar dînimizi keyfi ve zevki için kullandığı zaman da rahatsız olmalıyız.