BU MU ESNAFLIĞINIZ!?

Sonda söyleyeceğim lafı başta söyleyeyim..

Çünkü, hayli öfkeliyim, tepkiliyim şu "tağşiş" edicilere..

Bir kere değil, bin kere değil, milyon kere sizlere; yazıklar olsun!…

Bu nasıl bir vicdan, bu nasıl bir izan sizinkisi!..

Yahu; "bir kaç kuruş" kazanacağım diye "insanlara" hileli gıda yedirmek de neyin nesi!…

Et yerine "sakatat" nedir?

 "Kuzu eti yerine bilmem neyin eti" nedir..

Dalaktan, böbrekten, sakatattan "kebap mı, lahmacun mu" olur?…

Tavuğun iç organlarını bile; "pişirdiğiniz yemeğe katmanız da" nasıl bir ahlak!..

Ya şu okullara yemek servisi yapanlar..

Sizde zerre-i miskal, insaf ve vicdan yok mu ya?!!…

Ter-ü taze, çocuklara bunlar yedirilir mi? 

Deyin bakalım, "esnaflık ve işletmecilik" ahlakı bu mu?..

Firmaların isimlerini buradan zikretmeme gerek yok!..

Diyarbakır Söz'ün "dünkü manşet haberinde" var..

Okurlarımız oradan bakıp, okumalı..

Ve bu firmalara karşı; "teyakkuzda" olunmalıdır…

Ülke genelinde, 91 firma tespit ediliyor, bunun 21'i Diyarbakır..

Kent plakası…

Vaziyete, yazıklar olsun..

Ahilik'e sahip "esnaf ahlakını" yerlerde süründürdünüz?!

***

Kadim şehir..

Peygamberlerin..

Evliyaların..

Sahabelerin..

Medeniyetlerin..

Kültürlerin!..

"Besmelesiz, abdestsiz" girilemeyen şehirdi…

Ki, Diyarbakır'dan söz edilince, esnaf denilince, halk deyimiyle "akan sular" dururdu!..

Mühim ve itibarlı, güvenilirdi.

O peştamal (önlüğü)  kuşandırırken; "Bismillah" derdi…

"Sözü söz" diye anılır ve bilinirdi..

Şehrin, ilçenin, mahallenin en muteber şahsiyetiydi!…

***

Ama maalesef!..

İşte bu "bir kaç kuruş" hesabıyla vatandaşı nasıl söğüşleyebilirim hesabıyla hareket eden bu sözde esnaflar?..

Bunlar…

"Ne ahilik ve ne de dürüstlük" bırakmadıkları gibi…

"Güvenirliği" yerle-yeksan etmiş durumdalar…

Biliyorum!..

Diyeceksiniz ki, "bunlar bir damla kirli su" gibidirler, Esnaflık "denizini kirletemezler?"..

Doğru!..

Ama, "sinek de küçük, mide bulandırıyor?..

"Sineğin içine düştüğü yemek yenir mi?"

Yenilmez!..

Onun için, bu konuyu sert "bir üslupla" kaleme aldığımın farkındayım..

Çünkü midem bulanıyor!..

Ki, kentin tüm yaşayanları olarak, "bize biraz" dokunsun, midemiz bulansın da, kendimize gelelim!…

***

Dün gün boyu, okurlardan ve esnaflardan telefonlar aldım!..

Kimi nasıl olur dedi?..

Kimi "ya biz de oradan yemek yedik"..

Kimi de biz kime güveneceğiz" deyip durdu?..

Hepsi tepki gösterdi!..

Öyle ya!…

Şarküterine güvenmeyeceksin..

Yemekçine güvenmeyeceksin..

Marketçine güvenmeyeceksin..

Pidecine, lahmacuncuna güvenmeyeceksin..

Kebapçına, tavacına güvenmeyeceksin..

Kasabına güvenmeyeceksin..

İyi de; kime güveneceksin, peki ne yiyeceksin?…

***

Bu tablo karşısında, "alabora" olmamak elde mi?..

Benim buradan, Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Alican Ebedinoğlu'na..

Lokantacılar Kebapçılar ve Tatlıcılar Odası Başkanı Haşim Elkaan'a..

Tarım İl Müdürlüğü'ne..

İl ve İlçe Belediyelerinin "gıda sektörüyle" ilgili birimleri!…

Ortaya çıkan ve Diyarbakır esnafını "topyekûn" zan altına sokan, şu 21 firmaya karşı "sıfır toleransla" gereken ders-i ibret verilmeli ki!…

Özellikle, "Ahilik Haftası" içerisinde bulunmamız nedeniyle, Diyarbakır esnafından söz edildiğinde, "işte ahilik timsalleri" denilsin!

Güvenle, yaklaşsın, itibar etsin!…

Şehir ahalisi de!…

Yediği, içtiği tükettiği "gıdalar" konusunda da gönül rahatlığı içerisinde olsun!..

 

 ***

BAĞLAR SEMT POLİKLİNİĞİ..

İki gün önce kaleme almıştım..

Bağlar Semt Polikliğinde, "bazı hekimlerin" olmayışı mağduriyete yol açıyor diye!

Göz doktoru yok, "cildiye doktoru var da yok?"..

Dahiliye doktor sayısı; 3'ten bire..

Kadın Doğum Doktoru kısıtlı!..

81 İl içerisindeki onlarca ilin nüfusundan daha büyük olan, Bağlar İlçesi'nin tek "Sağlık Merkezi" olan, Semt Polikliğindeki bu hal-i duruma, "kapısına kilit vurulursa" daha iyi olur demiştim...

Bari; Bağlar sakinleri "Poliklinik" yok deyip, başlarının çaresine bakar diyerek, ilgili ve yetkililere mesaj vermiştim!...

***

Özetle aktardığım bu yazıma ilişkin, İl Sağlık Müdürlüğü'nden "bilgi notu" geldi?..

Notta, Covid-19'la alakalı mücadele ve Sağlık hizmetlerine" yoğunluk noktasındaki kaymalar, uzun uzadıya anlatılıyor..

Yani, gerekçe "Pandemi?"..

Neyse!..

Bizim meramımız; Bağlar Semt Polikliniği'nin şu anki hali!..

Gelen bilgilendirmeye göre, son durum şöyle!…

***

"Bağlar Semt Polikliniğimiz; Pandeminin başladığı tarihlerde Bakanlığımızın talimatları üzerine ara verdiği Poliklinik hizmetine Mayıs ayı itibari ile tekrar başlamış ve halen kesintisiz olarak hizmet vermeye devam etmektedir.

Bölgenin en büyük Pandemi Hastanesi olarak vatandaşlarımıza hizmet veren Hastanemizdeki yoğun çalışma programına rağmen Bağlar Semt Polikliniğimizde mümkün olduğunca tüm branşlar ile hizmet verilmektedir.

***

Haftanın her günü;

• İç Hastalıklar (Dahiliye),

• Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları,

• Kadın Hastalıkları ve Doğum,

• Göğüs Hastalıkları,

• Genel Cerrahi,

• Radyoloji branşlarında hizmet verilmektedir.

***

Haftanın belli günlerinde ise;

• Ruh Sağlığı ve Hastalıkları (Psikiyatri),

• Deri ve Zührevi Hastalıklar (Cildiye),

• Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon branşlarında hastalarımıza hizmet verilmektedir.

 

***

Ayrıca Semt Polikliniğimizde; Laboratuvar, Röntgen, NST vb. hizmetler de aktif olarak verilmeye devam etmektedir. Bu hizmetler; hekim sayımız, yıllık izinler, hastalık durumları, Pandemi nöbetleri, Covid pozitif sağlık çalışanlarımızın durumlarına göre düzenlenmektedir.

***

Bağlar Semt polikliniğimize başvuran tüm hastalarımızın muayene, tedavi ve takipleri; Pandemi öncesi dönemde olduğu gibi yapılarak hasta mağduriyeti engellenmeye çalışılmaktadır."

***

 

ATATÜRK BAHANE, İÇ MUHALEFET ŞAHANE Mİ DİYELİM?!…

CHP'deki "absürt" mevzuya bakar mısınız?..

Gören, duyan, bakan "bunlar kafayı mı, yemiş" demekten kendini alamıyor…

Ama öyle değil…

Neymiş!..

Canan Kaftancıoğlu "Atatürk" demiyor..

Ne diyor; "Mustafa Kemal.."

Ya, Gazi de diyor..

Mareşal da!..

"Ebedi şef'te" diyor..

Ama "Atatürk" demiyor?..

***

Ha bir de!..

Eğer ki, "Mustafa Kemal Paşa" dersen "solcu" oluyormuşsun?.

Yani, "Sosyal demokratlar(!).."

Peki, "Atatürk" dersen..

O zaman da, "sosyal sağcı oluyorsun.."

Pardon "sağcı" oluyorsun…

***

İşte CHP'deki böylesi "histerik kriz" hamuru ha bire su alıyor?

Vekiller, teşkilatlar..

Genel Başkan yardımcıları!..

Denir ya, alayı; "Atatürk" üzerinden birbirine..

Haset, kin ve geçmişin "hesaplaşmasıyla" kavga büyüyor…

Bir de, "Sözcü'leri" vardı..

Onlar da; işin körüğünde…

"Dürtükleme" o biçim!..

Nitekim, "saç saça, baş başa girmiş vaziyetteler…" 

Bay Kemal de "rahatsızmış?"..

İşi fazla uzatmayın, vekiller sussun..

Kaftancıoğlu'na "laf yetiştirilmesin?"..

Galiba o da, "Atatürk" demek istemeyenlerden!…

***

Neyse, CHP'nin "siyaseti de, ana muhalefeti de, Parti içi demokratik" duruşu da; vay ki vay dedirtiyor!!..

"Krizlerin" partisi…

Sahi biz niye, böylesi "absürt" mevzuya, takılıp kaldık!..

Ülkede o kadar sorun varken; "krizlerin membaasına" düşmemiz neden...

Öyle ya.. Atatürk'te..,

Ebedi Şefte, Gazi Mustafa Kemal de, Mustafa Kemal Paşa da..

1. Cumhurbaşkanı da..

Hepsi bilumum "aynı kişiyi" tarif etmiyor mu?..

Yoksa hepsi ayrı bir "ideoloji ve siyasi" figür mü içeriyor?..

Hasılı yeni bir kriz yaratılmadan, nokta diyelim!?. 

Kafa hayli dağıldı..

***

GÜNÜN SORUSU!

CHP Atatürkçü mü yoksa Gazi Mustafa Kemalci mi? Hangisi…