Bİ NETLEŞİN YA!?…

Ne diyor Hz. Mevlana!… "Ya olduğun gibi görün.. Ya da göründüğün gibi ol.." Yani bir netleşin, ne olduğunuz bilinsin?..

***

Siyasi Partiler de!… Ve onların tepesindeki zat-ı muhteremler de ne yazık ki, bu vecize sözün iki yönlü, "duruşunda" değiller.. Zerre-i miskal icra ettikleri yok, zıttıyla meşguller…

***

Varlıkları da, politikaları da, zihinleri de; bir ikilem içerisinde?.. Kim nerde, hangi mevzide belli değil?.. Savrulan, savrulana ama "tutunacak" dal dahi, bulabildikleri yok!...

***

Bi bakın!… Ahalinin huzuruna "muhafazakarım" diye çıkıyor.. "Dini" değerleri "rehber" edindim, bu kulvarda yol alıyorum narasından hız kesmiyor!… Ama velakin; "en radikal solcu, en radikal ideolojinin ve ırkçılığın" arenasında cirit atıyor.. Lojistik destek sağlıyor… Çilingir sofrasından bile imtina etmiyor!…

***

Bi bakın… Ahalinin huzuruna "solcuyum, sosyal demokratik, sosyalistim" diyerek sahaya, arz-ı endam ediyor.. Laikçilikten dem vuruyor.. Ama velakin, bir türlü "somuta" erdiği yok… İlkelerinden çok ilkesizlikleriyle, savruluyor… En radikal dinciyle, en radikal ırkçıyla, en radikal faşistle "iş tutmada" imtina etmiyor.. Cami ile kilise arasında; gel-gitleri yaşıyor…

***

Bi bakın… Ahalinin huzuruna, "ne muhafazakarım, ne sosyalistim, ne ırkçıyım, ne faşistim" deyip, manevra yapanlara!… Enva-i yaldızlı lafları "cümlelerine" dizeliyorlar… Ama velakin; iş son kelimenin kurgusuna gelince; "renklenerek" kendilerini ele veriyorlar… "İlkesizliği" yoğuran bulamaç misali!…

***

Muhalefetin "siyasi yelpazesi" işte böylesi bir garabet içerisinde!.. Onun için de, ahali bilinmez denklem karşısında, "kim nedir" teşhisinde, kararsızlaşıyor.. Çünkü bakıyor ki, kimsenin "alameti farikası" olmadığı gibi, "ilkesi de" yok!…Eee; kime inansın!?..

***

Zaten, hal-i durum bu olduğu içindir ki!… Mevzisiz siyasete karşı, kendi mevzisini oluşturmuş durumda.. Yoksa, Türkiye'nin siyasi tarihinde vaki mi, "kararsız seçmen", ana muhalefet partisini de geride bırakıp, iktidara karşı ikinci parti konumuna gelmesi!?…

***

Sonuç derseniz!.. Rotasız ve ilkesiz mevcut muhalif siyasetin, Hz. Mevlana'nın dediği gibi; "Ya oldukları gibi görünecekler.. Ya da göründükleri gibi olacaklar?"… Yoksa, gittikleri yol, hiç de iyi bir yol olmadığını; "siyasetin çöplüğüne" yuvarlandıklarında, fark edecekler.. O zaman da, alacakları cevap "gözüktüğünüz gibi olmadınız?" olacak..

***
 

İşte hal-i durumlarını, şu dört günlük “eve kapanmada sorgulayıp, “biz neden iki yüzle” ha bire meşguliyet arz ediyoruz ki!.. Yüzümüz de, ruhumuz neyse “bir olsun...?”...

***

LABORATUVAR TEKNİKERLERİNİN SERZENİŞİ!..

Ortak ses olarak, Bilal Zengin'den aldığım bir mail… "Sesimiz" olur musunuz?.. Bir "baba şefkatiyle" bize kulak verir misiniz?.. Sizin, hassasiyetiniz, devlet büyüklerimizi de "duyarlı" kılacaktır..

***

Bu minvalde başlayan cümleleri içeren, mailde Zengin'in özetle söyledikleri şunlar…

***

-Ben Tıbbi Laboratuvar Teknikeri mezunuyum…

Tıbbi laboratuvar teknikerleri hastanenin kalbidir.. Hele ki, içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde, "önemi" daha bir çoktur.

***

Tıbbi laboratuvar hastanede testler yaparak hekimlere yol gösterir. Bir damla insan sıvısından insanın haritasını ortaya çıkarır.

***

Benim gibi, 70 bin laboratuvar mezunu var.. Ancak, yüksek orandaki kesimi "işsiz…" Çünkü, yeterli kadro tahsisi yok.

***

Bu yıl, Sağlık Bakanlığımız ön lisansta bize 137 atama vermiştir.. Güçlü devletimiz daha fazla laborant istihdam edecek güce sahiptir…"

***

Zengin 70 bin Tıbbi Laboratuvar mezunu adına, serzenişi ve beklentilerini böyle dile getirdi… Ne yazık ki; işsizlik, istihdam alanlarındaki ciddi sıkıntı ve kurumsal kimlikte, kadro belirlemedeki stratejik hatalar nedeniyle; "yüzbinlerce" üniversite mezunu gencimiz işsizler kervanını oluşturmaktadır… Ve her yıl kafile kafile katılım var...

***

Hasılı kelam!.. "Laboratuvar Teknikerlerinin" dramlarını, buradan aktardık.. Umarız seslerini, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca başta olmak üzere, diğer tüm yetkililer duyar.. Yeni yıldaki, kadro tahsisinde hatırı sayılır bir kontenjan ayırırlar.. Müjdeli haber bekliyoruz!?..

***

NE DE BARBARLAŞTIK…

Bakar mısınız ya!.. Bina yöneticisi ile sakini arasında "aidat" ödedin mi ödemedin mi?… Şu evrağı aldın mı almadın anlaşmazlığının vardığı korkunç sonuç!… Bina yöneticisi "bıçaklanarak" öldürülüyor.. Oğlu ağır yaralı.. Binanın güvenlik görevlisi yaralı.. Failler olarak gösterilen bina sakini ve ailesi firarda…

***

Yaşanan vahim hadise; millet olarak bizlerin ne kadar vahim bir şekilde; "barbarlaştığımızı" gösteriyordur sanırım.. Çünkü, en küçük anlaşmazlık, ağız dalaşı bizleri "vahşi" bir yaratığa dönüştürerek, canileştiriyor…? Ne diyelim, Allah sonumuzu hayreylesin!…

***

İLLA Kİ, İKİLEM!…

Bu vaziyeti çok seviyoruz ya!… Bir mahirlik kazandı artık, herkeste… Özellikle, en önemli, hassas ve aciliyet içeren mevzularda da, "illa ki kafa karışıklığına" gidiyoruz… İkilem ve şüphecilik!… Ki ikisi bir araya gelince, "gel de çık işin içinden" dedirtiyor…

***

İşte Aşı üzerinde koparttığımız fırtına!!!… Çin aşısı mı, Alman aşısı mı, ABD aşısı mı?.. Beri yanda, Milli aşı mı?.. Tartışıyoruz… Hangisini olacağız, ya da hangisi daha iyi?.. Yok aşı olurum, yok ben bu aşıyı olmam?!… İyi de aşı zorunlu değil ki; ister ol ister olma?..

***

Çin aşısı geldi.. Ki sıra sana gelir mi gelmez mi, o belli değil?.. Sıra gelirse, vursan da, vurmasan da keyfin bilir… Ha, ABD ve Alman aşısı; bulursan ol?.. Neyse ya kafa fena karıştı?.. Bizimkisi de "Kedinin yetişemediği ete murdar demesine" döndü…

***

Vallahi siz ne derseniz deyin; ben ilk bulduğum aşıyı olacağım?… Çünkü, bu aşı "virüsten" çok vücut direncini, bağışıklık sistemini güçlendiriyor… Onun için de, dirence ihtiyacımız var, eforu boşa harcamaya gerek yok!...

***

YENİ YIL'A DAİR…

Onu yarın konuşuruz.. Duamızı da, temennimizi de, bir daha bunları yaşamayalım, diyerek!… Tabi bir de, Diyarbakır Söz'ün yeni yıla dair; "yeniliği" var.. Özellikle, gazetenin baskısıyla alakalı.. Neyse, yeni yılın ilk günü ve sabahında, has-bi hal edeceğiz…!

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Bir insana tamamen güvendiğinizde iki sonuçtan birini elde edeceğiniz kesindir. Ya yaşam boyu dost ya hayat boyu bir ders…