HADİ, 4 SAAT ÖZGÜRSÜNÜZ!!!…

Sinyali önceki yazımda vermiştim!.. Hafta sonu "sokağa çıkma" yasağı uygulamasına "devam" denilecek.. İki gün, "dışarı çıkma" yasağı gelecek!!..

Ama ileri yaştakilere de, iki aydır süren "ev hapsine" kısmi bir "esneklikle" özgürlük tanınacak!!…  Seyfettin Dayı, sokağa çıkıp "deşarj" olabilecek..

***

..Ve öyle de oldu.. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bilim Kurulu'nun kararları doğrultusunda, açıkladı.. Hafta sonu, "sokağa çıkma" yasağı aynen devam edecek.

31 İl'e dair "seyahat kısıtlamasından" 7 il çıkarıldı..

Ki, bunlar "turistik" ağırlıklı bölgeler.. "Seyahat Yasağı" olan bölgelerden buraya, gidişe "izin yok?"…

***

Diyarbakır, "kısıtlama" illeri arasında.. Yani, bu hafta sonu da… Cumartesi ve Pazar günü; "sokağa çıkma" yasağı var…

***

Gelirsek ileri yaştakilere getirilen; esnekliğe!.. 65 yaş üstü olanlar… Ve tabi ki, 20 yaş altı küçükler..

Eski nesil, yeni nesil diyelim!…

Onların da, iki aydan buyana süren "ev hapsi" kısmi esneklik kapsamına alındı…

***

Hafta sonu, onlara 4'er "saatlik" bir özgürlük, geldi. Saat 11.00 ila 15.00  arası.. Ancak, evden yürüme mesafesiyle tahditli olarak, dışarı çıkabilecek?..


***

Seyfettin dayıya buradan müjdeyi verelim..

Cumartesi günü; 4 saat süreyle serbestsin.. "Evin çevresinde dolaşabilirsin, parka gidebilirsin, doyasıya bir nefes alabilirsin?.."

Tabii, fazla açılmadan...

***

REİS TE Mİ, ESNEKLİK İSTEYENLERDEN?..

Bilemiyorum.. Ama acaba diyerek, söze girebilirim… Malum, kendilerinin de yaşı, 65'in üstünde… Sanırım; 66 oldu…  "Sokağa çıkma" yasağı, kapsamına girenler arasında kendileri de giriyor!!…

***

İki aya yakındır kendilerinin İstanbul'daki "evlerinde" ikamet ediyor olmaları "bu yasaktan" dolayı mıdır?… "Vatandaşım için geçerli olan yasak, benim için de geçerlidir" diyerek mi düşünüyor…

***

Çünkü, dışarı çıktığı yok.. Devlet-i aliye-yi, "video konferans" sistemiyle; yönetiyor.. Ki beyanatları da bu minvalde veriyor.. Doğrusu bu haliyle, bizim Seyfettin dayının serzenişi gibi; "ev hapsinde miyiz?!"

***

Her ne kadar muhalefet; "45 gündür neden İstanbul'dasın, Ankara'ya gelmiyorsun" diyorsa da!… Galiba, "yasak dışına" çıkmak istemiyor Reis… 65 yaş üstüne gelen "esneklikte" Reis'in de bir, beklentisi oldu mu?

***

Şimdiden merak edilen, Cumartesi günkü o dört saatlik "özgürlük" zamanında, 65 yaş üstü olanlar, "sokağa nasıl bir ruh" haliyle çıkacak.. Tabi ki, Erdoğan, İstanbul'dan Ankara ile bir trafiğe girecek mi?.. Göreceğiz..

***

ÖYKÜLER ÇOK OLACAK?..

Şu Kovid-19 var ya!.. Gerçekten, A'dan, Z'ye "yaşamın" her kulvarında; yeni bir düzen oluşturdu.. 

Yani hiçbir şey "eskisi gibi" değil.. Ki, yarınlara anlatılabilinecek o klasik "tarihi" geçmişlere dair öykülerin de, ötesinde "bir öyküler silsilesi" anlatılabilinecek?..

Eski nesil, yeni neslin "ev hapsinde" aynı kaderi paylaşması bile; kendine özgü bir öykü!…

***

BİLİM KURULU ÜYELERİNE İTİRAZIM VAR…

Hem de yüksek derecede; itirazım ve tepkim var.. İtirazım, Kurul üyelerinin kim ya da kimlerden oluştuğuna dair değil.. Ya da; kim "kurul üyelerini" belirledi, hangi kriterler ölçüt olarak seçildi!.. Unvan ve branş noktasında;; inisiyatif kim elinde tutuyor.. Sorgulanıp, irdelenmesi gerekmesine rağmen bunların hiçbirine "itirazım" yok!…

***

Benim itirazım, bilim kurulu ve üyelerinin işi "kahve sohbetine, sokak muhabbetine, ekran ekran söyleşilerine" düşürmelerinedir!.. Hiç kuşkusuz ki Bilim Kurulu'nun oluşturulmasındaki gaye; "fikirlerin, düşüncelerin, uzman branşların" bir araya gelip "beyin jimnastiğiyle", çözümler üretebilmektir..

***

Ve o bilim kurulu, aldığı kararları, tavsiyeleri ortak bir beyanla "imza altına" alıp, kamuoyuna, ilgili ve yetkili birimlere "deklare" etmeleri gerekir.. Ve olası bir şahsi beyanlar da söz konusu olunca, aynı ortak fikrin çerçevesinde konuşulur!.. Ama gel gör ki, hiç de öyle değil.. Biri a diyor, diğeri b diyor… Denir ya; kim doğru söylüyor!..

***

Bu hal-i durum; bizim Diyarbakır'ın "peğazları" gibi durduk yerde "nara" atması.." sokakta yürürken, önüne gelene "bıçak çekme", iki tokat sonrası, "abi ma ne oldi?"…  Kısacası; "ma ne olmiş" felsefesine döndü bizim Kurul üyelerinin, her kafadan bir ses çıkma hali!… Hele ki, bir kesimi "İja korona, korona, morona bize vız gelir, tırıs gider.. Ne maskesi, kolonyası.."

***

Kısacası itirazım; bilim kurulu üyelerinin "kuruldaki tartışmalarını" ulu orta yerde, her kafadan bir ses çıkar mahiyetiyle, konuşmalarınadır!.. Çünkü, kime inanacağımı, kime inanmayacağımı bilemez hale geldim?.. Kendine güveni olmayanla, savaş kazanmak mümkün mü?..

***

12 ETİK KURAL…

Mahir Ünal.. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı.. Geçtiğimiz hafta, "Sosyal Medya'ya" ilişkin "etik" noktasında, 12 kuraldan söz etti.. Dahası bir çağrıda bulundu; Sosyal Medya'daki "kuralsızlığın" giderek yıkıcı bir unsur haline geldiğini..

***

Çünkü, kişiyi, aileyi, toplumu, devleti bir bütünlük içerisinde "kural tanımazlık" ve tabi ki "hukuku" sorumluluğun olmayışından dolayı, kötü niyetlilerin elinde Sosyal Medya "vahim ve korkunç" bir silaha dönüşebiliyor…

Nefret ve ırkçı, itici, yıkıcı, ötekileştiren dilin egemenliğiyle, "hak, hukuk, insan hakları, kişi özgürlüğü" tabiri caizse hak getire!.. Hiçe sayıldığı gibi; enva-i iftiraya da maruz kalıyor.. Çamur at, izi kalsın hesabı!… Sosyal, siyasal ve ekonomik bir "kuralsızlık" var…

***

Hep ifade ediyoruz ya!.. Aha şu troller var ya ah şu troller!.. Hele ki, siyasi troller.. Kendi cenahına "yalaka" siyasi rakibe "çakal ve sırtlandan" beter bir salya akıtıcı… Kısacası, Ünal'ın o 12 maddelik "Etik kural" samimiyetle, mevzuata dönüşmemelidir..

***

Maddelere ekleme, çıkarma yapılabilir.. Ama genel tema içerisinde; her siyasi partinin "irade" ortaya koyabilecek, bir düzenleme şart.. Mesela, Bahçeli'nin "Sosyal Medya" hesaplarının, "Kimlik Numarasıyla" açılması önerisine, en doğru olandır..

***

Ünal'ın gündeme getirdiği 12 maddelik "etik kuralı" şöyle...

BİR… Saygılı, hakaret ve nefret söylemi barındırmayan bir dil ve üslup kullanılması.

***

İKİ… Diğer kullanıcıların özgürlük alanlarını kısıtlayacak, saldırgan tutumlar içeren paylaşımlardan kaçınılması.

ÜÇ… Kullanıcıların kişilik ve görüşlerine saygılı olunması.

DÖRT… İnsan onurunun temelinde yatan özel yaşamın gizliliği hakkının ihlal edilmemesi.

BEŞ… Sözlü şiddet ve tehdit içerikli paylaşımlarda bulunulmaması.

ALTI… İfşa, taciz ve siber zorbalık oluşturan eylemlerin yapılmaması.

YEDİ… Şeffaf olunması, sosyal medya mecralarında, anonim hesaplar kullanmayarak açık kimlikle, gerekli hukuki sorumluluğu üstlenerek ve gerçek kişiler olarak bulunulması.

***

SEKİZ… Sahte isimler üzerinden paylaşımlarda bulunan hesaplara itibar edilmemesi, bu hesapların görünürlüğünün artırılmaması.

***

DOKUZ... Kimi hassas dönemlerde toplumda infial oluşturacak, genel bir korku ve endişe iklimi oluşturacak paylaşımlardan kaçınılması, paylaşımlarda sağduyunun korunması.

***

ON... Teyide muhtaç bilgilerin gerçekliğinden emin olunmadan paylaşılmaması, bilgilerin doğruluğu için meselenin muhataplarının, resmi kurum ve kuruluşların açıklamalarının takip edilmesi, manipülasyon ve yalana prim verilmemesi.

***

ONBİR… Alıntı yapılıyorsa, bilginin alıntılandığı kaynağın referans gösterilmesi.

ONİKİ... Toplumsal ahlaka aykırı içerik oluşturulmaması ve bu tarz içeriklerin yayılmaması.

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Bir hayali, bir kişi tek başına kurduğu vakit "hayal" olur, ama birlikte kurduğu vakit, o gerçektir!..