HIRSIZLAR CİRİT ATIYOR?…

Son günlerde bu minvalde "yoğun şikayetler" alıyorum.. Ki, gazetelere yansıyan haberler de "pür dikkat" sorgulamıyor değil… Özellikle, Diyarbakır'ın belli noktalarında, "hırsızlar cirit" atıyordan daha çok, "kol gezip terör estirmeleri?" söz konusu!..

***

Vatandaşın "anlayamadığı" ve "sırlar" içerisinde kalan; hırsızların "gece ve gündüz" demeden, işlerini icra etmeleri.. Ve bu icradan sonra, "elini kolunu sallayıp" sırra kadem basma hallerinin, "hikmeti mucibe-si" noktasında, arayışı var?… Gören, bilen, yakalayan, sorgulayan yok mu diye de; çığlık atıyor!?..

***

 

Öyle ya; pandemi dönemindeyiz.. İnsanlar "ekseriyetiyle" sokaktan çekilmiş.. Sirkülasyon düşük.. Eee; "kısıtlamalar da var?"… Sokağa çıkma yasakları da malum!.. Bir de "Mahalle Bekçileri" ihdas etmiştik galiba; "sokaklar huzurlu" olsun diye.. Devriye polis ekipleri.. Yani, sokaklar, mahalleler, ilçeler ve şehir bu "ıssızlık" içerisinde iken; en küçük bir hışırtı "duyulacak" bir atmosfer vaki iken!… Nasıl oluyor da; "bu densizler kol geziliyor?"

***

İki hafta önce, burada kaleme almıştım!.. Merkez Yenişehir ilçesinin, Ofis ve İç Ofis denilen bölgenin; "enva-i" yasadışı yapıların, girişimlerin, organizasyonların yer ve mekan bulduğu "köşe işgalciliğine" kadar, yükseldiğine dikkat çekmiştim.. Kaçak bahis.. Uyuşturucu.. Fuhuş.. KDV'si de; "hırsızlık, soygun, ve kapkaç" olan bu bölgede; ahali huzur ve istikrar istiyor diye!…

***

Özellikle "aileler" için buraların "zifiri karanlık korku tüneli" halini aldığını, geçmekten insanların imtina ettiğine, vurgu yaparak ilgili yetkilileri uyarmıştım… Ve oradaki esnafın, semt sakinlerinin "serzenişlerine" köprü olma vazifesiyle, "siz müdahale etmiyorsanız, esnaf bize müsaade edilsin biz iş başa düştü" diyerek, müdahale edelim dediklerini iletmiştim!…

***

Yazım sonrası, bu bölge "ıslah" noktasında bir kaç gün "kontrol" altında tutuldu.. Ama, görünen o ki, "çark bildik yönde" devam ediyor.. Çünkü, bölgeden "illallah" dedirten, hırsız ve kapkaççılarla alakalı "isyan edici" tepki, öfke ve serzenişler alıyorum!.. Kimse yok mu, "bizi bu huzursuzluktan kurtarıp, huzurlu kılacak" diye yükselen sesler var?…

***

Çünkü, hırsızlar "zemin kattaki evlerden" tutun da, en üst katlara kadar tırmanıyorlar, ne varsa ne yoksa alıp götürüyorlar.. İşyerlerinin "kepenklerini" kırıyorlar.. Kasaptan et, bakkaldan sigara, cep telefonu satıcısından elektronik ne varsa alıp götürüyorlar… ve bunları rahatlıkla da elden çıkarma adına satıyorlar.. Banka önünde nöbet tutup "para çekenleri" makasa getirip, soyanlar…

***

Yolda yürürken, "elindeki" cep telefonu kapkaççı tarafından alıp, giden!… Genç kızın yürürken, kolyesini boğazından alan.. Park halindeki arabadan "bilye" ile camı kırıp, değerli eşyaları çalan.. Dahası, "stepneyi" bile, omuzlayıp götürenler.. Ayakkabı dükkanını soyan..

***

Hele ki, kırsal mahallelerde "hayvan hırsızlığı"… Ki son, dönemlerde, "şehir merkezlerindeki" hırsızlık vakalarına, beş çeker misali artış… Kısacası; hırsızlık, kapkaç ve soygun hadiseleri, "insanları canından bezdirmenin" ötesinde, bir noktaya getirmiş ki; "öfke şiddete" meyil içeriyor…

***

Bilemiyorum!.. Emniyetin kayıtlarına, şehir merkezinde günde ortalama kayıtlara geçen bu hadiselerin oranı kaç?.. Günde, "5-10" mu, yoksa gelen şikayetlerin ölçüsüyle "40-50 mi?".. Her ne ise!... Bir dostun ifadesiyle, "hırsızlık vakalarına bakan birimlerin söylediği gibi" hangisine yetişelim ki?..

***

Bakınız, hafta içerisinde Güncel Gazetesi soyuldu.. Ki, Diyarbakır Söz'ün yayın hayatına "Bismillah" deyip başladığı, doğum yeri olan Rızvanağa sokak burası!.. İç Ofis denilen bölge… Ki, hırsızların girdiği kat bile, benim yıllarca büro olarak kullandığım daire… Gazetenin tüm, "bilgisayarları" alınmış!… Peki fail, hala "sır…?" Ve bu bölgenin ekseriyeti; "güvenlik kameralarıyla" donatılı... Beri yanda, MOBESE kameraları!.. Hani şehir gözetleniyordu?

***

Peki ya, Şehitlik semtindeki "Aile Destek Merkezi'nin" hırsızların hışmına uğramasına ne denilmeli?.. Bırakın "elektronik" cihazların çalınmasını, merkezin "klimalarını" bile söküp, hırsızlar götürebiliyorsa!… Denir ya; "pes vallahi?"…

***

Milletin canına, malına kastedenlere yeni yaptırımlar uygulanmak zorunda… Hırsız ya da hırsızlar kim olursa olsun insanlığın yüz karası değil mi? Utanmadan, arlanmadan ve üstelik –yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali- korkmadan evlere, işyerlerine girenler, insanların üzerine yürüyerek gasp edenlere kimse ‘dur’ demeyecek mi?.. Sahi, millet derdini kime anlatacak?

***

Açıkçası, millet boşuna demiyor ki "hırsızlar cirit atıyor be kardeşim..!" Ne diyelim; ilgili ve yetkililer "ne diyordur" yaşanan "huzuru, güveni, istikrarı, malı, mülkü" tehlikeye sokan, riskler oluşturan "hırsızların kol gezme" haline!… "Namus meselesi" deyip, şehri hırsızlardan arındıracaklar mııııııı?..

***

KARARSIZLAR İKTİDARA YÜRÜYOR?..

Ben demiyorum!… Anketlerin ortaya koyduğu "veriler" bunu söyletiyor.. Çünkü, ülkede büyük bir "muhalefetsizlik" var.. Büyük bir "muhalefet" boşluğu var… İşte bu kısır ve verimsiz "muhalefettin" oluşturduğu boşlukta, "kararsızlar" çoğaldı..

***

İşte, anketlerin sonuçları!.. İktidar yüzde 40'ların bandında seyrediyor.. Peki, iktidara alternatif "anamuhalefet" partisi.. Ki, iktidarın 18 yıllık "hükümet" olmadaki, yıpranmışlığına rağmen, iki katı gerisinde.. Yüzde 20 bandında yürüyor.. Peki, kararsızlar, yüzde 20'lerin üzerinde…

***

Hep ne ifade ediyoruz!… Ah ki ah şu muhalafetsizlik.. Çünkü bu "kısırlık" mevcut iktidarı "keyfiyete" sokuyor.. Dikkat edilirse, "iktidara alternatif" olabilme adına yola çıkan partiler yok!.. Yeni yeni oluşan partiler de, "bu boşluktan" nasıl nemalanabilirim, olası iktidar yolunda beni de "trene" alabilirler, hesabında!…

***

Eğer ki, "ana muhalefetten" kopmalar oluyorsa.. Bağrından yeni partiler çıkıyorsa.. "Dur denilecek" hayırdır, sebebi mucibesi nedir bu ayrılığın; "lider kaynaklı mı, iktidara karşı alternatif olabilmede üretimsizlik mi?" İkisi de mevcut…

***

Aslında "kararsızların" sonuçlandırdığı analiz şu!.. Evet, iktidar 18 yıllık "uzun maratonda" yorgun.. Dahası yoruldu… Yenilik, değişim, taze kan, vücut dinçleşmesine ihtiyacı var… Ama, iktidardan daha çok, "muhalefetin" bitkinleşen bir yorgunlukla, "yatalak hale" geldiğini, görmek lazım!.. "Takat kalmadı?"..

***

Nitekim, sahadaki "aktifsizlikte" bunun göstergesi.. Ne siyaset üretilebiliyor.. Ne de, vasıflı, ilkeli, bütünlük geliştiren bir "ittifakın da" ne çatısı, ne temeli, ne de inşaatını üstlenen, olamıyor.. Çünkü, fikir de, politika da, halk deyimiyle "milli ve yerli" değil.. Olsa idiler; elin gavuruyla "iş tutarlar mıydı?"

***

ADAM OLMAYIZ!…

Resimde görüldüğü gibi!… Kapsamlı, yorum sizin.. Benden, iki kelimelik not.. Malumun ilamı mı, itirafın ilanı mı?…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

İnsanların gerçekten ne düşündüklerini öğrenmek için söylediklerinden çok yaptıklarına dikkat edin.