MUHALEFET AVANTAJLI?

Dün, "Siyasetteki seviyesizliği" konu ederken, muhalefetin "muhalefetsizliğindeki" itici ve sevimsiz politikası, görünen o ki "hiçbir zaman" iktidarı getirmeyeceği gibi, bu ahali de, bu zihniyeti iktidar yapmayacaktır!.. Psikolojik bir vaka olması kadar, "akademik" bir tez araştırmasına da ihtiyaç var, muhalefetin sergilediği politikalar.. “Akıl sır erdirmek" mümkün değil…

***

Çünkü, iktidara karşı var olan, elde edilen "avantajları" hoyratça, şuursuzca, beceriksizce, harcayıp. atıl hale getiriyor!.. Kendisini de, "tu kaka" kulvarına sokup, "bunlar mı bizi yönetecek" sorusunu insanların zihninde ikmale getirtiyor… Yani beceriksizliğin de, beceriksizliği söz konusu, muhalefetin siyasetinde!!!… İstikrar, güven, samimiyet, hassasiyet, doğru ve gerçekçilik, halk deyimiyle "hak" getire!…

***

Şöyle ki!.. AK Parti 20 yılını tamamlamak üzeredir ki, "iktidar!.." Ve bu iktidarı "kesintisiz" bir şekilde, araya dinlenme, mola vermeden; sürdürüyor!.. Malum iktidar "ateşten gömlek" gibidir.. Her yönüyle, yakıcıdır, yıpratıcıdır, güç kaybıdır.. Bir miatla, kendisini "güçlü" kılar… Doğanın kanunudur; herşeyin bir ömürle sınırlı olduğu!…  Hükümetler de, partiler de, liderler de aynı nizamın içerisindedirler!..

***

Muhalefette "avantaj" noktasında, AK Parti iktidarının 20 yıllık yorgunluğu var.. Ki en büyük kozlarından biri de, "yedi düvelin" elbirliğiyle, içteki ve dıştaki temsilcilerinin de, rol üstlenmeleriyle bir "Erdoğan karşıtlığı" üzerine kurgulanan "nefret duygusunu" algı odaklı enjekte edilmesi!?.."  Ve küresel emperyalistlerin başını çeken ABD ve AB'nin hasımlığının verdiği güç!…

***

En acımasızı, "can alan, can yakan" Korona virüsün dehşeti!.. Dört bir yanı saran, salgın hali.. Yer küresindeki tüm hükümetlerin iktidarları gibi, AK Parti iktidarı için de, "en haşin, acıma hissiyatı" olmayan, muhalefetin "müttefikinin" getirdiği yük!… Ve bu yükün tufan misali, yediden yetmişine, yaşamın her alanına sirayet eden, "ekonomideki" dengesizlik, hayat pahalılığı ve "çarşı-pazar, marketteki" fahiş fiyat furyası!…

***

AK Parti'nin sırtındaki "en büyük küfelerden" biri olan ittifak ortağının dümeninden, kurtulamayışı!… Parti davasından ırak olup, "iktidar gücüyle" kendi şahsi menfaatine odaklı varlık gösteren, AKP'lilerin, halk nezdinde oluşan "handikapları?"… Partiden ayrılmalar.. Yerel yönetimler, teşkilatlardaki "zafiyetlerin" hızla öne çıkması.. Velhasıl uzun soluklu iktidar olmanın "güç sarhoşluğuyla" sürekli, yol seyrinde kazaların oluşması!…

***

Ve daha sayılabilecek nice muhalefet için "avantaj" teşkil eden mevzular söz konusu!.. Ama gel gör ki, tüm bu avantajlara rağmen ortaya konulan siyaset, üretilen politika bir adım öteye "artı" mahiyetiyle, kendi hanelerine taşıyabilmiş değiller!.. Taşıyacak gibi de görünmüyorlar.. Çünkü, güven yok, samimiyet yok.. Huzur ve istikrar yaratıcı olmadıkları gibi, istikbal ve istiklal yönünden de; "ihlaslı" bir duruş sergilemiyorlar...

***

Netice itibariyle hep ifade ediyorum!… En büyük talihli halimiz, Erdoğan gibi "güven" tesis eden, Liderlik vasfının iktidarda olmasıdır.. En büyük talihsizliğimiz ise, "iktidarı" aktifleştiren, sorgulayan, soruşturan, "iktidar alternatifi" olabilecek bir muhalefetin olmayışı!… Sizce!..

***

GEL DE ADAY OL!...

Bay Kemal… Kaç seçim kaybetti.. Bir mi, iki mi, üç mü?.. Hayır, misli misli, nerdeyse, iki rakamlılar hanesinde.. Peki, "kaset operasyonuyla" oturduğu, koltuktan kalkma var mı?.. Ya da, ana muhalefetin lideri olarak rakibi iktidardaki parti liderine karşı; "birebir yarışa girmişliği var mı?"… 

***

2018'de gördük!.. Gel buraya "Muharrem" dedi, "ben varım" diyemedi.. Ki, şimdilerde, "Cumhurbaşkanlığı adayıyla" ilgili yoğun kulis ve tartışmalar yapılırken, kendisi hala "kaçak güreşte?"… Bir cesaret, bir güven tesisi, "yenile yenile kazanmanın da" becerikliliğini gösterebilecek bir, hamle yok!…

***

Kendi deyimiyle!.. "Erdoğan'ı en çok rahatsız eden kişi benim" diyor Kemal Bey.. Doğru.. Lakin rahatsızlık dediği nokta, Erdoğan'a verdiği "rahatsızlık" değil… Erdoğan'a karşı "hodri meydan, ben adayım" diyememenin, endişesinin verdiği bir rahatsızlık!… "Gel de aday ol!…"

***

"MÜPTEZEL ADAM!…"

Şehit ağabeyine "sinkaflı" küfür eden İyi Partili Lütfü Türkkan'a tepkiler sürüyor.. En çok merak edilen de, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylemi ne olacak?. Önceki gece, yanıt geldi..

***

"İYİ Parti'den malum bir kişinin, üstelik bir şehit ailesine bu şekilde küfretmesi yenilir, yutulur bir şey değildir. Buna, AK Parti teşkilatı olarak durmadan, duraksamadan gereken dersi vermemiz gerekiyor. AK Parti teşkilatının yanı sıra bütün milletimizin bu ahlaksız, müptezel adama gereken dersi vermesi lazım"…

***

Erdoğan, Parti teşkilatlarına bu çağrıyı yaparken şu uyarıyı da yaptı.. "Bizim değerlerimizde şehidin yeri farklıdır, kadınların yeri çok çok farklıdır. Kalkıp da bir şehidimizin yakınına, bacısına bu şekilde küfretmeyi değerlerimiz itibarıyla asla kabul edemeyiz.''

***

Akşener'e de seslenen Erdoğan, ''Onun partisinin başındaki hanımefendinin de yapması gereken bir şey vardır. Yapması gereken nedir? Sadece görevden almak değil onun milletvekilliğine de son vermektir. Eğer bunu yapamıyorsa bu demektir ki o da ona iştirak ediyor." ifadelerini kullandı.

***

DÜŞÜNÜYORUM!…

Neyi mi?.. Selahattin Demirtaş'ın basına yansıyan bir davadaki "savunmasına" ilişkin beyanını..  Demiş ki; "Ne benim, ne de partimizin PKK ile doğrudan ya da dolaylı bir bağlantısı veya ilişkisi var…" Bu ifadeye yabancı değiliz.. Ama zaman ölçeği açısından, dikkat çekici..

***

Zaten mevzu yargılık olduğu için… Elbette ki, iddia makamı; "ilişkiniz var" diyecek… Eee haliyle yargılanan Demirtaş da "yok" diyecek.. "Evet ilişkimiz var" diyecek hali yok…

***

Duruma dair nasıl bir analiz getireceğime ilişkin, ısrara ise "düşünüyorum!?".. Ki okur sorgulama yapıyor?… "Sizin iki kelamınız olmayacak mı?.." Sanki var desek, ya da yok desek iki taraf için de bir anlam teşkil eder mi?…

***

Neyse… Söylenecek söz çok… Lakin hala, "düşünme" modundayım.. Zaten, "köşede yer kalmadı?".. Başka bir güne bırakalım; bakarsın zaman çok şeyi değiştirmiş olabilir!!!.. Ya da; "beyan" yanıt bulmuş olur..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Kötülük teşhir edildiği kadar güçlenmekte ve taraftar bulmaktadır. Hata düzeltmede esas olan dağılmadan ve dağıtmadan düzeltmektir.