PSİKOLOJİK BİRER VAKA!..

Ne yazık ki; Siyasi "rekabet" öylesine fecaat bir hal almış ki; "hasetin de" ötesinde; "gözü dönmüşlük" seyrinde!.. Kin, nefret, düşmanlık zihni ve fikri köreltme haliyle, artık "siyasi rakibe", hasımlık "baba düşmanlığına" beş çeker oldu… Hal-i hazırdaki durum, düne rahmet okutur bir yıkımın, çöküşün, çürümenin, içerisinde…

***

Özellikle, Erdoğan "hasetliğine" yönelik ortaya konulan siyasetteki ruh hali, "psikolojik" vaka!.. Son 72 saattir sosyal medyada dolaşan ve oluşturulan algı; vahim de vahim.. Erdoğan, "hasta, yatakta, yürüyemiyor, artık kalkmaz, ölüm döşeğinde, öldü" dedikodusu, zihinleri tar-u mar etti!.. Ve buna "sandıkta" yenemedikleri siyasi lidere muhaliflerin kelli-felli adamlarının da, "batık ahlakla" yaklaşım göstermeleri, akla ziyan bir tablo ortaya çıkarıyor.. Ki, izah etmek bile mümkün değil… Bunun "tıbbi" bir teşhis ve dalının da olduğunu sanmıyorum!…

***

Erdoğan "nefreti" ve Erdoğan karşıtı siyaset hasetliği gibi; kavramları söylemleri, duyuyordum daha önce!!.. Ama velakin, bu nefret olgusu denir ya gemi azıya vurmuş, fecaat bir hal almış… Öyle siyasetin yozlaşması, vicdanın katmerleştiği, ahlakın erozyona uğradığı, merhamet duygusunun zafiyetiyle; "anlatılacak" bir durum değil; yaşananlar ve yaşatılanların ürünü olan algı operasyonlarını!!… Çünkü, "kişi açısından" cinnet bir hal…  Gözü de, zihni de, fikri de, ruhu da, "insan karakterinden" çıkmışçasına, işlem görerek saldırganlaştırıyor…

***

Önceki gün, polis 30'a yakın kişiyle alakalı, soruşturma, gözaltı işleminde bulundu.. Birileri, "fikir ve düşünce" özgürlüğü diye yaygara koparıyorsa da, içerikleri hiçbir şekilde "mazur" görülemez.. Yapılan paylaşımların içeriği ve kişilerin siyasi düşüncelerine baktığımızda, ne hazindir ki vahim bir toplumsal "vicdani ve rahmani" duygumuzun da, "vesayet" altına alınıp, şiddetle, nefretle hasetle "dejenere" edildiğini, gözler önüne sermeye yetiyor da artıyor… Yarınlar açısından korkutucu!…

***

İvedilikle, hızla sürükletilen "siyasi nefretin" oluşturduğu hasım ve kin duygusundan arınmak, kurtulmak, bizi bizden eden algı operasyonlarına son vermek gerektiği gerçeğiyle; "Siyasetin Dili" değişmeli diyorum!!.. Çünkü, en sıradan mevzuda bile ikmale getirilen "hainsin, ihanetçisin, canisin, diktatörsün, şusun, busun" yakıştırmalarını, terk etmeleri lazım… Bu ruh halinden kurtulmayan her kim ise!.. Özellikle de, bir adım öndeki "siyasilerin" gözü dönmüş hallerinden, hastalıklarından kurtulmaları için; "psikolojik" bir klinikte acilen, tedavi altına alınmaları lazım…

***

Tabi bu "körelen" vicdan sahipliği, salt bir kesimde, görülen yıkıcı hastalık değil.. Bakıyoruz ki, karşı mahallede de, benzer bir "ruh" hali, söz konusu. Al birini vur ötekine misali.. "Ötekileştiren" tekçi, vesayetçi, inkar ve asimilasyon odaklı, düşüncelerden de toplumun arındırılması lazım… Özetle; "siyasetin diline psikolojik bir tedavi" şart ve elzemdir… Yoksa her geçen gün, "aleyhte" durum kangrenleşiyor!…

 

***

PARTİ TABANLARI…

CHP'lilerin ekseriyetindeki fikri beyan; "Bay Kemal ne oluyoruz? Nedir bu eksen kayması, makas değişikliği?"…

***

İyi Partili seçmenden yükselen ses; "Bayan Akşener, ne bu hal-i durumun" rezaleti, kimle yol yürüyorsun!?

***

HDP'nin tabanını oluşturan seçmen; "Ey eş başkanlar?. Ne bu özünüzden kopma haliniz, vagon oldunuz?.."

***

AK Parti seçmeni; "Ey reis.. Kaşıkla verdin, verdin şimdi kepçe ile alıyorsun… Nedir bu hayat pahalılığı, yağmur gibi yağan zamların!?"

***

MHP'li seçmen; "Ey Bahçeli… Milliyetçiliği kaptırdık da, bi biz de değişim ve dönüşüm işine girsek?..

***

Diğer Partilerin tabanları topyekûn; "Sizi biliyoruz.. Bir umut bağladık, ama velakin ilk durakta, indiğiniz trene bineceğinizi de düşünmüyor değiliz?"…

***

Partilerin tabanında "yükselen" sessiz çığlığın özeti böyle.. Ama velakin, iş sandığa gelirse "bilinmesi gereken şudur ki" sessizlik volümü ölçülemez bir tufana dönüşür ki, "kim kurtulur, kim kurtulmaz" Allah bilir!…

***

HDP'NİN TERAZİSİ!…

İktidar muhalifliğinde; gerçek şudur ki HDP bulunduğu kulvardaki partiler açısından "artık bir terazi" görevi yürütüyor… CHP'yi de, İyi Parti'yi de, birlikte yol aldığı diğer siyasi oluşumları da, kendisine has terazide "kilolarının" ölçümünü yapıyor…

***

Yoklama misali!… CHP ne kadar "ulusalcı, sosyal demokrat, devletçi veya milliyetçi?".. Aynı minvalde, İyi Parti'nin "milliyetçilik" ölçüsündeki liberal, seküler, yönü ne kadar!.. Ortaya çıkan terazi ölçüsünden olacaktır ki, "tepki dozajı" tabanda hızla yükseliyor!.. Ama tepede, "işi kurtarma" var..

***

Şu da bir gerçektir ki; vaziyetin seyrinde en memnun olan da HDP'nin üst katmanında bulunanların bizatihi kendileri… Emir komuta, işliyor.. Öyle ya, daha önce "arka bahçe" diye, tanımlanarak küçümsenilirdi?.. Ama şimdi; CHP ve İyi Parti HDP'ye "vagon olmuş" denilerek, lokomotif unvanı veriliyor!… Aşama büyük!..

***

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanlık kıyamete kadar vicdanlara emanettir, yeter ki o vicdan "küfre ve batıla" galebe çalmasın!?..


***

Hayırlı cumalar...