VESAYET REJİMİ!…

Türkiye açısından "vahim" bir zihni fakirlik var.. Çünkü, içten de, dışarıdan da; "vesayet rejimine" prim veren var.. Yani müşterisi çok.. Nedenine gelince, "siyasi ve ideolojik" pazarın faal olduğu kadar, emperyalizmin de "arka bahçesi" olmamızdan kaynaklı!…

***

Ama bugün, o Türkiye yok!… Ki "vesayetin" omurgasını kıran, felç eden, yaşanmaz hale getiren, acı tecrübelerin son halkası, 15 Temmuz'daki, "halk darbesiydi?".. Bugün birileri, "geçmişten" medet umuyorsa da; bilmelidir ki millet iradesinin sillesi, fenadır!!..

***

Bugünlerde "vesayet" üreticiler, geçmişin hevesine sarılmışlar.. Yalanlarla, tezviratlarla, iftiralarla, akılları sıra ülkeyi 60 öncesi, 71 öncesi, 80 öncesi, 28 şubat öncesi, e-muhtıra öncesi, 17-25 aralık öncesi ve 15 Temmuz öncesi "hale" sokup, sonraki adımların "ruhunu" yaşatmak gayreti içerisindeler…

***

"Dar ağacı" heveslilere çanak tutanlar var!… "Vesayet" rejimi, mihmandarları; faaliyet içerisinde, söylenip, duruyorlar…. Halkın aklını karıştırma adına… Evet, Menderes'i "al aşağı" ederken, "dar ağacına" götürüp, iki bakanıyla birlikte, "içki masasında" yerken, kimse ses etmedi!.. Sonrasında; "vesayeti" devletin kılcal damarlarına kadar enjekte ettiyse de, sineye çekildi!..

***

O tarihte, millet "ses" çıkarmayıp, her şeyi "olabilirlik karinesi içerisinde" idrak etti!… Çünkü, o gün, "seçilmişler kadar" bu millet, "atanmışlarına, komutanlarına, askerine, yargısına" da güveniyordu!.. Beklemiyordu, "güvendiği dağlara kar yağacağını".. Sırtından; "hançerlenip", evlat kaybettireceğini!…

***

Ama gördü, yaşadı.. İşte o günlerden bugünlere gelindi.. Ne o "boynu bükük, bir toplu iğne dahi üretemez Türkiye" var.. Ne de, milli iradeyi saf dışı bırakan, "vesayetlere" boyun eğen millet var.. Devlette ve millette, halk deyimiyle "kimin, kimlerin, içten ve dıştan ne mal olduğunu, kimin nam-ı hesabına kimlik kazandığının" farkında, biliyor, tanıyor!!…

***

Onun için de, her kim, ya da kimler, ister içeriden, ister yabancı, ister okyanus ötesinden, Türkiye'ye ve 83 milyon insanın iradesine "vesayet" ikmale getirme adına gelirse gelsin, nasıl bir hükmü icra ederlerse etsinler; "yel kayadan ne alırsa" misali, geldikleri gibi "silleyi" yiyip, giderler..

***

Üstat ne güzel ifade ediyor, en kötü sivil yönetim, en özgürlükçü "vesayetten" daha evladır!…

 ***

TARAFSIZ KALMAK NE DE ZOR?..

Doğru ya!… "Tezkere" mecliste.. "Asker'e Yurtdışı" yetkisi verilsin mi, verilmesin mi…? Özellikle, Suriye ve Irak noktasında… İktidar "evet'ten" yana… Çünkü "tezkereyi" sunan ve yetkiyi isteyen bizatihi kendisi…

***

Mevzu bu haftanın sıcak konusu!.. Peki, muhalefet, hal-i vaziyete ne diyecek, tavrı ne olacak?.. Bir ikilem var..  İyi Parti tavrını net koydu.. "Biz tezkereye evet diyeceğiz?".. Ama CHP "henüz karar" vermiş değil?..

***

Kılıçdaroğlu gelen soruya, "PM'de görüşeceğiz" diye yanıt verdi.. Lakin, CHP'nin işi "tezkereye" dair vereceği karar açısından hayli zor olacak… Mevzu, iki "uçlu değnek" misali...

***

Öyle ya, tezkereye "evet" derse, HDP'den "tepki" alıp, zılgıt yiyecek.. Çünkü, HDP "hayır" oyu verecek.. Onun için de; "bu nasıl ittifak, işbirliği, birlikte yol yürüme" deyip, kaşlarını çatacak, sinirlenecek!…

***

Beri yanda, "hayır" diye tavır koyup tezkereye karşıyız, dese!.. Bu kez, hem tabanından, hem milletten "laf" işitecek, ayıplanacak.. Ve bu mu, "senin milli dava anlayışın" denilecek…

***

İki arada, bir dere misali.. Evet dese bir dert, hayır dese bir dert.. Peki, "çekimser" ya da, "biz oy kullanmıyoruz" kodunda, bulunursa!.. Yani, ne evet, ne hayır duruşunu sergilerse!..

***

Kısacası "tarafsız kalıyoruz" dese!… "Vaziyetten" kurtuluyor mu, iş bitiyor mu?.. Ya da; her iki tarafı da memnun ediyor olur mu?.. Ne yazık ki; maalesef… "Tarafsız kalan" bertaraf olur..

***

Tarafsız kalırsa, O zaman da, denilmez mi "PKK/YPG ile Mehmetçik" arasında tarafsız, kalmakta ne iş?.. Vallahi ne diyeyim; CHP'nin şu "tezkere" mevzusundan çıkış yolu arayışı "deveye hendek atlatmaktan daha bir zor?"…  Sizce öyle değil mi?!..

****

ARINÇ KİME OY VERECEK…

Sosyal medya, bu soruya yanıt arıyor.. Bülent Arınç bu seçimde "kime oy verecek?"… Bir önceki seçimde Abdullah Gül "revaçta" idi.. Gül kime oy verecek diye, sorgulanıp duruluyordu?.. Şimdi de Arınç.. Ama bilinen şu ki, Gül gibi Arınç da bu seçimde, AK Parti'ye "oy vermeyecek?"…

***

AH TEMEL AH...

Başlık kafanızı karıştırmasın.. "Temel" dedim de, bizim bildiğimiz, tanıdığımız, meşhur "fıkra" abidesi, Temel değil.. Söz edilen, siyasi abi.. Yani Temel Karamollaoğlu!…

***

Katıldığı bir programda "israftan" söz ederken, "hükümet" üyelerini eleştiriyor.. Tabi ki, siyasileri de.. Ne var ki, "eleştiri noktası" merhum bizim Temel'e "beş çeker" misali…

***

Diyor ki, "makam araçları" hepsi Mercedes!.. Spiker duraksıyor.. ve o "cuk" denilen, soruyu soruyor… Temel Bey sizin bindiğiniz, makam aracınızın markası ne; "Mercedes" yanıtını veriyor…

***

Hal-i vaziyete gülünür mü, ağlanır mı bilmem?.. Ama, sosyal medyada "viral" olma haline düşürülen nottaki gibi.. "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.."

***

OLDU MU MERAL HANIM!…

Diyorsun ki, "Hazreti Ömer(r.a)'in" yolunda yürüyeceğiz.. Yüce Kur'an-ı Kerimden, "ayet" okuyorsun… Parti'nin 4. yaş yıldönümünü, bu mukaddesatın ruhuyla kutluyorsun?.. İyi hoş, güzel…

***

Ama, sonrasında öyle bir vaatte bulunuyorsun ki, her şeyi "buldozer" gibi ezip, geçiyorsun!… "Eşcinselliği, sapıklığı, kadını meta olarak gören" namus mefhumunu ortadan kaldıran, İstanbul Sözleşmesi'ni "yeniden getireceğiz" vaadinde bulunuyorsun.. En hafif deyimle; "Oldu mu şimdi Meral Hanım?.."

***

GÜNÜN SÖZÜ

Artık laf edene değil, ettiği lafa bakılması lazım!…