YARINLAR GÜZEL OLACAK?..

Hafta sonu, kabinenin iki önemli "kurmay" diyebileceğim ismiyle "dost sohbeti" içerisinde peş peşe konuştum.. Hem "hal, hatır ve bayramlaşma" hem de, Diyarbakır'ın özeline dair, hasbi halde bulunduk.. Sıcak ve samimi iki sohbet oldu!.. Bazen ben sordum, bazen onlar sorup, fikir istedi..

***

İsimlerini zikretmeyeceğim!.. Ki gerek de duymuyorum.. Ayrıca, "yazı konusu" edilmemesi, konuştuklarımızın Diyarbakır'ı kapsayan bölümünün de "yazılmamak" noktasında değerlendirilmesini istediler.. Denir ya; "birilerinin kulağına kar suyu kaçmasın?.." Olması gerektiği gibi; öyle de yaptım…

***

Ancak sohbetimizden, onların aktardıklarından, yarınlara dair, özellikle eğitim ve sağlık açısından yüksek dozajlı bir operasyon startı verilecek.. Bölgenin ekonomisi, sosyal yaşam alanlarına ilişkin çıkardığım sonuç derseniz; "yarınlar çok ama çok güzel olacak, il, bölge ve ülke adına?"…

***

Virüs sonrası!.. Gelişecek yeni dünya düzeninde, Türkiye "kendi iç dünyasına" dair yeni bir sayfa, dış dünyaya ise "küresel güç" karakteriyle, varlığını hissettirecek…

***

Ana ilke, 81 milyon insanın "yekvücut" olabilmesine dair "tarihin aba ecdattan" kalan hamuru, daha bir yoğurucu olunacak.. Hak, hukuk ve adalet tabi ki "dil, din ve ırk" noktasında; "özgürlükçü" olunacak…

***

Anayasa, yasalar ve devlet idaresinde sistem "bütünleştirici" koordinasyonla, mekanizmasını döndürecek!.. "Siyasi ve ideolojik fikirler" yıkıcı, yakıcı, şiddet, kan ve gözyaşı odaklı olmadığı sürece; "düşünce zenginliği" olarak görülecek?..

***

Ne devlet, ne devletin görevlisi, ne de iradenin seçilmiş zat-ı muhteremi, ne de siyasi iktidar ve ne de rakip siyasi oluşumlar, pek tabi ki sokaktaki vatandaş dahil olmak üzere "birbirine karşı" kör bir düşünce ve taassubun, girdabına sokulmayacak, icrasına tolerans tanınmayacak!..

***

Gören göz.. Duyan kulak.. Konuşan ağız olunacak!.. Kimse kimseye "üstünlük" kurma gibi kimlik, renk, dil, din ve inanç kulvarını kullanamayacak.. Aynı minvalde "pozitif ya da negatif" yönde görülmeyecek, bakılmayacak…

***

Bölgeler kadar, iller düzeyinde "var olan" gelişmişlik düzeyindeki "kısır döngüler" ortadan kaldırılma adına; ülkenin her karış toprağı "kendisine has" bir istatistikle, dizayn edilecek!… Halk deyimiyle, "komşu komşunun külüne muhtaç" gerçeğiyle, iller, bölgeler "birbirine" muhtaç iktisadi kimlik kazanacak?

***

Tarihin "kara lekeleri" olarak yazılan geçmiş, "gözetilerek" aynı yanlışların, hataların, "girdabına" girilmeyecek, kurulacak olası tuzaklarda "şeffaf, salih" bir amelle bertarafı sağlanacak.. Yaşın yanında kuru, kurunun yanında yaş "kurban" edilmeyecek…

***

En önemlisi de; fikri de, zikri de "ülkenin birliğine, dirliğine" yıkıcı ve somut "eyleme" dönülmediği sürece, "seçilen ve irade temsiliyeti" alan, her kim ise "hukuk, adalet" kadar, "toplumsal vicdanı" muhasebeye de hassasiyet gösterilerek saygı görecek?..

***

 

Hasılı kelam, yarınlar için mevcut "Cumhurbaşkanlığı sistemi" altı dolu, kurumsal işleyişi daha aktif bir mekanizmaya dönecek.. 7'den 70'e tüm "dil, din, renk ve etnik kimlikleriyle" gören, duyan ve konuşan bir halk olunacak bu yolda, yüksek dereceli meşaleler yakılacak?…

***

"Gelişen, büyüyen" dünyanın da gıpta ile bakacağı bir ülke "kulvarına" girmek, herkesin "temel görev ve sorumluluğu" olacak?.. Yeter ki; "vicdanlar, izanlar, kalpler" Türkiye'nin birliği için, "var olduğunu" bilsin!…

***

Diyarbakır'a dair, bir kelam edersek!.. Hükümet, 18 yıllık "zaman tünelindeki" artıları gözetecek, eksiler olarak yazılan, çizilen ve "dost görünüp" hasımlık güdenlerin "maskesini de" bu evrede düşürecek…

***

Mantığı "efendimcilik üzerine" işleyen "küçük olsun benim olsun" diyerek hakimiyet kuran, "çulsuzluğuyla palazlanıp, holdingleşenlere" yeter artık, "bu devran böyle gitmez" denilerek, kapı gösterilecek?…

***

Yepyeni, ter-u taze "zihinlerle, fikirlerle, yüzlerle" soluk almaya başlanılacak?.. Gönüller, otel odalarında, müteahhit bürolarında, ihale ve iş takibi localarında değil, şehrin sokaklarında, varoşlarında, köylerinde, yaşayanlarıyla "merhaba, nasılsın, isteğin nedir" şiarıyla, açılacak?..

***

Yani, "ben dedim olur" diyerek, 18 yılı Diyarbakır özelinde hükümete "heba edenlerin" devri, bizim kırık Mehemenin ifadesiyle "kapanacak?.."

***

İşte benim hükümetin kurmaylarıyla olan sohbetimden çıkardığım "yarınlar aydınlık olacak" sonucu bu şekilde!.. Güzel, ama çok güzel şeyler bizi bekliyor ve olacak?..

***

NORMALLEŞME!..

Evet, bugün itibariyle "normalleşme" sürecine giriyoruz.. Ama "kurallara" uyarak, girmeliyiz!.. Maskeni takacaksın, fiziki mesafeye uyacaksın… Temizlik noktasında "hijyenik" kurallara harfiyen uyacaksın!.. İşte o zaman, "sağlıklı bir normalleşme sürecini" yaşamış oluruz..

***

Pek tabi ki, bilfiil herkesin, ama herkesin "kurallara" riayet etmesiyle; bu sağlanabilinir?.. Ki bu seyir; "olumsuzluklar" getirmez.. Ama velakin; "geçtiğimiz" hafta Diyarbakır'da vücut bulan akla ziyan "sorumsuzluklar'ı" unutmamalıyız…

***

Eğer ki, aynı "sorumsuzluklar" ikmale gelip, "keyfiyet" söz konusu olursa bilinmelidir ki 1 Haziran sonrası "salgın" konusunda felaketler, kaçınılmaz hal alır?… Bendeki hüküm bu!…

***

SİYASETE DAİR!..

Sahi, iktidardan daha çok "neden" hep muhalefet konuşuluyor?. Bir tuhaflık yok mu bunda?.. Yoksa, iktidar karşıtı "muhalefet" bloğunda, "her türlü" müttefiklik söz konusu olduğu için mi?..

***

Öyle ya, ana muhalefet CHP deniliyor.. Sol deniliyor.. Lakin, ne yerel yönetimleri, ne parti yönetimi, ne de milletvekilleri; ne de ortaya konulan siyaset anlayışı "ilkeleri" açısından "pek uyumlu" değil?..

***

Artık; "zıtlar" mahallesi!.. Ülkücüsü var, muhafazakarı var, liberali var, ötesi ırkçısı dahi var… Ki "ittifak" içerisinde olduğu "siyasi yapılar deseniz, "geri kalır yanları" yok?..

***

Bu mahallede yeni gezintiye çıkanlar var.. Onlar da, iktidar "treninden" inenler!.. Görünen o ki, birlikte "volta" atacaklar?… Ama racon kesici olabilecekler mi; işte o "bilinmez bir denklem?"

***

GÜNÜN SÖZÜ…

En kötü kural, kuralsızlıktan iyidir….