Bİ ÖZELEŞTİRİNİZ OLSUN YA?..

Bir kere olsun ya, bir kere olsun; özeleştiri verme cesaretini ortaya koyun.. Şeffaf, dürüst ve ilkeli, bir siyasi duruş sergileyin.. Deyin neden kaybettik, neden başaramadık, nerede hata yaptık, hangi kabahati işledik de; yenildik!… Yok!..

***

Zaten beklemek de abesle iştigaldir artık.. Vaki mi, onu aşkın seçimi kaybedip neden, yenildik özeleştirisini veren, bir muhalefet.. Var olan, oturulan koltuğun elden gitmemesi adına kendi evlatlarını enva-i organizasyonla, kurban etmek!…

***

Seçim öncesi, ürettikleri mazeretlere neden seçim sonrası, sarılmadıklarının farkında mısınız?!.. Çünkü, yutturamadılar.. Eğer ki yutturabilselerdi, seçim sonrasında, kızıl kıyameti koparırlardı.. Başlarlardı sıralamaya…

***

Ümit Özdağ’ın mülteciler üzerinden yürüttüğü siyaset devşirmenin ipine sımsıkı sarılarak, seslenirlerdi.. Hele ki, 20 milyon Suriyeli var diyen, iktidara gelirsek 6 ayda hepsini ülkelerine göndeririz diyen, Kılıçdaroğlu’nun aldığı hezimetle, söylenilirdi…

***

“Suriyeliler Erdoğan’a seçimi kazandırdı.. 2 Milyon suriyeli seçmen var.. Onlar Erdoğan’a oy verdi..” Gibi, söylem ve eylemleri alevlendirerek, tozu dumana katacaklardı, sokağı Suriyelileri provoke edeceklerdi.. Ama; maya tutmadı, rakamlar eşleşmedi?…

***

Peki ya, “sandık güvenliği?” Öyle ya 14 Mayıs öncesi, altılı masanın liderleri; “sandık güvenliği zirvesi” gerçekleştirdiler.. Tıpkı bir dönem, Genelkurmay’ın gece yarısı zirveleri gibi.. Teşkilatlara ultimatom verildi.. Militan ruhlu müşahitler belirlendi…

***

Çünkü, bu kulvara dadanıp “sandıklar korunmadı, sandıklarla oynandı, açık oylama, gizli tasnif yapıldı” diyemediler.. Ne ıslak imzalı, ne de pusula ve ne de oyların içerisinde bulunduğu torbalar, cebellezi edilemedi.. Bahane üretemediler yani..

***

Tabi, “uçan mürekkep” hikayesi de, “evet mühründeki” ayaklı hal, işaretli pusulalar, beri yanda “rusların dahli” ve kayyımların muhtarları örgütleme.. Denir ya say say bitmez, seçim öncesi argümanların hiçbirinin seçim sonrasında, dahli ve etkisinin olmadığını gördükleri içindir; dalamıyorlar…

***

O suçlu değil, bu kabahatli değil, “adam yine kazandı, adam yine kaybetti” neticesiyle; tek suçlu kaldı.. O da; medya gücü!.. Devletin resmi yayın organları; seçimde orantısız güç olarak, kendilerine rakip olmuşlar?.. Seçimi kaybettiren tek suçlu!.. Vay da vay!.. İyi de en baba izleyiciye, en baba okuyucuya, en baba reytinge sahip, siz idiniz!..

***

Böbürlene böbürlene, ahkam kesiyordunuz!.. Onlar paçavra diyordunuz.. Eee vaziyet bu iken, “orantısız medya gücü” nasıl oluyor da, karşı tarafta oluyor?.. O zaman deyin ki; “bizler paçavrayız..” Belki kabul edilir; orantısız medya gücü!..

***

Peki ya sosyal medya!.. Bir videoya 100 milyon, bir twitter’e 2 milyon, mutfağa 5 milyon beğeni, koyan.. Bizim de yazılarımıza, videolarımıza “beğeni kısıtlaması” koyun, binleri yüzleri reva gören Elon Musk’un “orantısız gücüne” ne dersiniz? O da mı, size muhalifti?..

***

Neyse!.. Muhalefetin kendini sorgulayacağını beklemiyorum.. Ama beni en çok şaşkına çeviren, zihnimi zorlayan, üzerinde çokça düşünülüp, irdelenmesi gereken, Kılıçdaroğlu’nun yüzde 48 civarında, “oy alabiliyor” olması..

Bu şaşkınlığımı ve eleştirisel tavrım, Kılıçdaroğlu’nun şahsına, karakterine ve yetersiz olabileceğine yönelik değildir.. Kast ettiğim bu değil..

***

Söz ettiğim, kurulan masa, sergilenen siyasi tutumlar, partilerin ilkeleri ve ağızlarından dökülen sözcüklerin “korku, tehdit, şantaj” içeren marjinalinin ülke insanında, bu kadar destek görmesidir!..

***

CHP’nin marjinal ruhu biliniyor.. Ama ana akım siyasetinden kopanların da tüm ilkelerini fora edip marjinalleşmesi, Türkiye’nin demokrasisi ve siyasi geleceği açısından, “çok yönlü akademik tahlile” ihtiyaç duyuyor..

***

Çünkü, şiddeti, silahı, terörü, illegal yapıları siyasi ikmali için mübah gören her oluşum ve siyasi düşünce ile parti, ülkenin yarınları için sulh getirmez.? Hele ki bu anlayışın; siyasetin ana akımına sirayeti çok tehlikeli..

***

Ne diyoruz, siyaset arenasında her fikir, düşünce, renk olmalı.. Liberali, demokratı, muhafazakarı, solu, sosyalisti, laiki; kazanım ve zenginliktir..

***

 

Tek tehlike, endişe ve ürkütücü olan; ana akımı oluşturan siyasi partilerin; “kin, nefret ve hırs” odaklı radikal ve marjinal, kimliğe dönüşmeleridir.. Çünkü, demokrasinin “nefesini kısacak” olan, böylesi bir siyasi vesayetin, hakim olmasıdır..

Onun için;  "Millet için millete rağmen" anlayışının tarihin karanlık sayfalarına gömülmesi gerekir…

***

YÖK VE ÖSYM’NİN ACZİYETİ Mİ?..

Elbette ki, YÖK’ün elbette ki ÖSYM’nin aciziyeti var?.. Pek tabi ki aynı minvalde, ilgili kurum ve makamların da payı yok değil.. Milli Eğitim de dahil.. Özellikle suskun STK’lar ve Eğitim Kurumları ile siyasiler..? Neymiş, Diyarbakır’da sınav yerleri yetersiz imiş?.. Okullar depremde hasar gördüğü ve tehdit oluşturduğu için sınav alanından çıkarılmış..

***

İyi güzel de, kaç okul var böyle, bilen var mı yok?.. Açıklayan  var mı yok?.. Her şey oldu bittiye getiriliyor.. Sorgulayan da yok.. Gayri resmi bilgilere göre, hasar tespitinde sadece 3 okul için ağır hasarlı raporu verilmiş.. Orta hasarlı, hafif hasarlı kaç bilinmiyor.. Koca Diyarbakır’da üç okul için mi, 40-50 bin öğrenci, yüzlerce, binlerce kilometre uzaklıktaki illerde sınava girmeye mahkum ediliyor…

***

Konaklama ya da, ulaşım ücretini karşılamakla her şeyin biteceğini mi sanıyorsunuz?… Siz hiç bu durumun aile için, sınava girecek öğrenci için, nasıl bir psikolojik travma, nasıl bir sosyolojik travma ve nasıl fizyolojik etki oluşturacağını düşünmüyor musunuz?.. Kabul edilebilir bir durum mu, el vicdan ya!!?..

***

Zaten, depremin yarattığı travmayla sarsıldılar!.. Eğitim ve öğretimden uzun süre uzak kaldılar.. Derslerdeki aksamalar.. Dile kolay, sınav gireceği günün gecesi, bilmediği, tanımadığı, bir ortamda olacak?. Bir dizi kaygılar içerisinde, olacak.. Hangi çocuk bu psikoljiyi kaldırabilir..

***

5 bine yakın öğrenci için; yer değişikliği bilgisini aldım..  Hafif ve orta hasarlı kapsamında, 23 okul açılmış.. Geriye 35 bin öğrenci kalmış.. Diyarbakır’da bu kadar bina var; sınıflara dönüştürülebilecek.. Kaldı ki, konaklama ve ulaşım ücretinin karşılanacağı yönündeki bütçe, Diyarbakır’da onlarca sahra sınav salonları oluşturabilinir?..  Şehir merkezine yakın, köy okulları var?…

***

Eyy ilgili ve yetkili zevat.. Sınav tarihine daha iki hafta var.. Üretilecek çözümlerle, bu yanlıştan dönülebilir?.. Diyarbakır’ın gençlerini mağdur edecek, geleceklerini etkileyecek, tutumdan vazgeçilsin!?.. MEB ve YÖK, Diyarbakır’a bu reva görülmesin?.. Çünkü farklı siyasi kulvarlara evriliyor, bu tutum!

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Kafası kuma gömülü olanın, yarının aydınlıklarından haberi olmaz!..