GRİ TARAF ÇOK YÜKSEK?

Dün detaylı irdelemiştim; seçmenin seçime dair duruşunu!.. Son düzlükteyiz.. Netleşme, adına parti aidiyeti üzerinden oy verme eğilimi olanlar, saflarını belirledi, tercihlerini kesinleştirdi, sandığa muğlak olmayan, bir fikriyatla gidecek.. Kimse tercihini değiştiremez!..

***

Ancak, gri alanda bulunanlar çok!.. Öyle ki, seçmenin yüzde 20-30’una tekabül ediyor.. Tabi, gri alanın kendisine özgü, safları var?.. Yani parti adetinden daha çok, kendini, şehrini, siyasi tercihini, beklentilerini öne çıkararak; oy tercihini ortaya koyandır.. “Beleşe oy yok” diyenler grubu diyebiliriz!?..

***

Eee, haksız da değiller!.. Siyasi partiler seçim rotasına girerken, her oyun bedeli ve sorumluluğunu düşünmesi gerekir!.. Kimse ne çantada keklik, ne de tercihte mecburiyet içerisinde?.. Halk deyimiyle, al gülüm, ver gülüm olması, zorunlu ve elzemdir..

***

Gri alandaki kimi seçmen, partiye ve adaya bakıyor hizmet üretecek bir kapasiteye sahip mi diye?.. Kimi seçmen, partisinin handikapları karşısında duygusallığa kapılıp değişime yönelir?. Kimi seçmen de o kadar şans verdik, oy verdik, bir türlü beceremedin, artık ceza gerekli der..

***

Doğrusu!.. Gri alana sürüklenen seçmenlerin çoğunluğu, siyasetin ve partilerin ülke gerçeklerinden ve toplumsal realiteden ne kadar uzaklaştığını da gösteren bir veri!…. Birileri kararsız seçmen noktasında farklı söylem ve ifadeler kullansa da, gördüğüm gerçek şudur ki; önceki seçimlere oranla, 31 Mart’ta katılım düşük olacak?

***

Diyarbakır’ın özelinde konuşursak!.. İnanın ki, mahalle muhtarlıkları olmazsa, muhtar adaylarının amansız gayretli seçmeni sandığa götürme noktasındaki motivasyonu olmaz ise!.. Ben katılımın yüzde 65’lerin bile, altında olabileceğine ihtimal verenler arasındayım!.. Çünkü; öfke, küskünlük ve tepki dozajı yüksek!..

***

Dedik ya, son hafta kritik!.. Partiler ve adaylar, son deparlarını atarken, seçmeni sandığa konsolide etmenin gayretinde olmaları lazım.. Öfkenin özüne, küskünlüğün nedenine, tepkinin de etkenlerine, meyil edici olmalı.. Demem o ki; finali zaferle taçlandırmak istiyorsanız; gri haneye yüklenmeniz gerekir!…

***

FUTBOL VE SARI İNEK!..

Sarı inek hikayesini, bilirsiniz!.. Özetle aslanlar inek sürüsüyle baş edemiyorlar.. Dadanmak istiyorlar, geri tepiliyor.. Sonra, sözde sulhu sağlamak(!) adına gözlerine kestirdikleri ineği isterler..  O da, o sarı inek.. İneği alıp yiyorlar, sonra siyah, beyaz, kırmızı derken devam edegelmiş?.? İnekler sürekli eksilmiş,, Ta ki, son ineğe gelince, “diz dövmeye başlar” o son inek!. Biz o sarı ineği vermeyecektik diye!..

***

Türkiye’deki futbolun hal-i perişanlığı da aynen sarı inek hikayesinde olduğu gibi!..  Trabzon ve Fenerbahçe maçında yaşananlar fecaat bir vakıa!.. Tabi bu ilk değil.. Görünen o ki, son da olmayacak.. Çünkü, geçmişte bunun daha alasını gördük.. Örnek versek, sayfalar yetmez!..

***

Kentimizden örnek vermek gerekirse!.. Diyarbakırspor, Bursaspor senaryosuyla sarı inek hikayesiyle, infaz edilmedi mi?.. Hem Diyarbakır’da hem de, Bursa’da!.? Bugün Diyarbakırspor nerde?. Peki Bursa’nın bugünkü hal-i nice?.. Ki Amedsporun gittiği deplasman maçlarında yaşananlar!..

***

Hepsi, yekün şekilde şu hakikati haykırıyor!.. Takımlar ve şehirler ne yazık ki; futbolun dinamikleri olarak gördüğümüz ve giderek yırtıcı vasıflar alan aktörlerin keyfiyet ve zaafiyetleri yüzünden, futbol terörizmine kurban veriliyor.. Toplumu da, bu futbol terörizmiyle kutuplaştırıyorlar!…

***

Bir çok kez dile getirdim!.. Yinelemek istiyorum, futbolu birleştirici ruhundan sıyırtıp, şiddetin, öfkenin, hizipleşmenin, kutuplaştıran daha açık ifadeyle; ırkçılık ve şoven anlayışın, kulvarına sokan, ana müsebbipler belli.. Kimse de gocunmasın!.. Sıralarsak; karşımıza çıkar tablo bu minvalde..

***

BİR.. Kulüp Başkanları.. Söylem ve eylemleriyle; birer tahrik edici, tahrip kalıpları gibi; ortamı ateşe veriyorlar.. Ağızlarından dökülen sözcüklerin farkında değiller.. Sözün nereye gdeceğini, kimi provoke edeceğini, düşünmeden, birbirlerine karşı salya akıtıyorlar?..

***

İKİ.. Tribünler, kontrol altında tutulmuyor.? Taraftarları koordine eden amigoların, siyasi, ideolojik, rant ve birilerinin nam-ı hesabına, tezahüratları” tertiplemesine, seyirci kalınması!.. Hatta yönetimlere karşı, taraftarları provoke edişinde, kumpasların tertiplenmesi?..

***

ÜÇ… Hakem müessesesi korkunç ve önü alınamaz bir noktada, politize” edildi?.. Hakimler sen, ben arkadaş, eş dost hesabıyla; 90 dakikalık maçların, saha ve saha dışı yönetimsel zafiyetlerle; karşılaşmalar katlediliyor.? Futbolcular, agresiflikleriyle kaydırılıyor!?.

***

DÖRT… Ve bizim mesleğimizi icra eden futbol yorumcusu dostlar!.. Onlar kadar, kulis haberleriyle, manşetlere, hakaretler içeren, ifadeleri taşıma!.. Hepsi birer holigan şeklinde, holiganizmi körükleyerek, hem saha içini hem de tribünleri duygu ateşiyle yangın yerine, çeviriyorlar..

***

BEŞ… Futbol takımlarının sözde örgütlü yapısı olan Kulüpler Birliğinin ayırımcılık politikası, üstünler sınıfına dair, tavır takınmaları!.. Şeffaf, samimiyetten uzak, güç kimde ise söz sahibi odur garabetiyle, hem futbola karşı, hem federasyona karşı, sorumsuz!…

***

ALTI…İşte tüm bu yaşanan ve yaşatılanlara karşı, sorumluluk karinesi içerisinde olan Futbol Federasyonunun hızlı bir şekilde, iradesinden uzaklaşması!.. Son yıllarda, menfi yönde doğru dürüst bir irade ortaya koymuşluğu yok.. Sürekli kan kaybı ve hizipleşmeyi, destekler modunda, tavır takınıyor!..

***

Netice itibariyle, dedik ya sarı inek mevzusu gibi!.. Düşünce yerine düşüncesizlik, dikkat yerine ihmaller, özen yerine basiretsizlikler.. Güven yerine güvensizlik.. Kabiliyet yerine, kabiliyetsizlik!.. Futbol yerine, enva-i holiganizmin öne çıktığı yeşil sahalar!…

***

Kaldı ki, Trabzon’daki karşılaşmanın her türlü gerilim yaratıcı hadiselere gebe olduğu ve zemin, ikmalinin söz konusu gerçeği, tartışılmazdı.. Geliyorum diyen olaylar silsilesine karşı alınan bir önlem olmadığı gibi; zafiyetler ve keyfiyetler ile becerisizlikler zinciriyle, yaşanan yaşandı!…

***

Ki haykırıyor!.. Burada ihmalkarlık var, burada akla ziyan basiretsizlik var, burada zafiyet ve öngörüsüzlük var.. Burada etkili ve yetkili zevatın, tedbirsizliği var.. Ülkenin ve milletin bekasını kast edebilecek kadar; gözü dönmüş şirretliği besleyen, iradesizlik var…

***

Eğer ki, sahaları yangın yerine döndüren bu iradesizlikten kurtulamazsak!. Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki şampiyonluk mücadelesi üzerinde körüklenen gerilim minimize edilmezse!.. Gidişat; çok daha vahim mevzuların fitilini ateşler ki, mazallah!..

***

Beri yanda, 31 Mart seçimlerini de göz önüne aldığımızda!.. Bu hamura su taşıyan çok olur!?. Çünkü, gidişat basit bir futbol karşılaşmasında yaşanan tartışma, futbolcu, tribün kargaşası değil.. Ülkenin idaresini elinde tutan iradenin vaziyete el koyması gerekir!.. Yoksa sonu ülkenin ve milletin bekasını tehdit eder!.. Bizden söylemesi!..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Ön göremeyen iradenin, yarınları güven tesis edici olmaz!…