Figen Yüksekdağ tankların şehre inmesini darbe zulmü olarak yorumladı

Halkların Demokratik Partisi HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Şırnak'ın Silopi ve Cizre ilçesindeki sokağa çıkma yasağı sırasında başlatılan operasyonlara askerin tanklarla katılmasına tepki göstererek 'tank zulmünü darbe zulmü olarak açıkladı

Figen Yüksekdağ tankların şehre inmesini darbe zulmü olarak yorumladı

Halkların Demokratik Partisi HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Şırnak'ın Silopi ve Cizre ilçesindeki sokağa çıkma yasağı sırasında başlatılan operasyonlara askerin tanklarla katılmasına tepki göstererek 'tank zulmünü darbe zulmü olarak açıkladı

Diyarbakır'da bulunan Halkların Demokratik Partisi HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Diyarbakır Barosu'nu ziyaret ederek öldürülen Tahir Elçi'nin odasındaki hatıra defterine Elçi ile ilgili duygularını yazdı. Baro yönetimi ile görüşen Yüksekdağ, Elçi'nin ölümünün üzerinden 15 gün geçtiğini, ancak yeri hala abes ve doldurulamadığını ifade ederek, "Gerek barodaki yeri ve bıraktığı boşluk hissediliyor. Gerekse de Türkiye'deki barış ve demokrasi mücadelesinde bıraktığı boşluk hissediliyor. Bugün Elçi'nin bize bıraktığı görevi ve boşluğunu ne kadar mühim ve hayati ehemmiyet taşıdığını hatırladım ve hatırlatmak istedim. Tahir Elçi ve onun gibi insanlar olmazsa, adaletin terazisi ve adalete duyduğumuz ve emniyet de olmayacak. Geride bıraktığımız süreç içerisinde tüm hak terazilerinin darmadağın edildiği bir durumu yaşıyoruz. Elçi gibi insanlar halkın vicdanında hak terazisini yeniden kurmak ve onu korumak için mücadele ettiler. Ve onun ölümü üzerine siyasi iktidar, barış umudunu, siyasi çözüm umudunu ve beklentisini hiçe sayarak, hiç bir kaide tanımayarak, bir yıkım konseptini, siyasetini devreye koydu" dedi.

Yüksekdağ, Tahir Elçi ile en nihai Silvan'daki sokağa çıkma yasağı döneminde görüştüklerinide ifede ederek, şöyle devam etti: "Silvan'daki kuşatmadan Elçi ve biz sağ çıkmayı başarabildik. Ama zulüm bitmiyor. Sürekli yer değiştiriyor, yayılıyor. Silvan'ın ardından Sur'da sokağa çıkma yasağı duyuru edildi. Sadece adam yaşamının değil, tarihin, kültürün, tüm yaşamsal varlık alanlarının tahrip edildiği yıkıcı bir ortam ve zemin doğdu. Elçi gene aynı cesaretle Silvan'da olduğu gibi kuşatılmış bir kentin tam orta yerinde yıkıma uğratılan bir kenti savunmak için yaşamla beraber yaşayan tarihimizi savunmak için aynı cesaretle sokaktaydı. Ama bu sefer kurşunlar hedefini buldu. Zalimler, zulmedenler barışı cesaretle arayanlara tahamül edemeyenler ve onların namlularından çıkan kurşunlar hedefini buldu. Ve Tahir Elçi katledildi. Gözümüzün önünde, kameraların önünde. Barış katledildi, barış umudu, çabası, cesareti katledildi. Katledildiğimiz her yerden yeniden doğmayı başabiliyoruz. Vurulduğumuz her yerden yeniden ayağa kalkmayı başarabiliyoruz. Bize bu cesareti, vurulanlar, yere düşünler veriyor. Barışı, adam haklarını, demokrasiyi, adam yaşamına, tarihe ve kültüre sahip çıkan iradesini asla ve asla bırakmıyoruz, bırakmayacağız da."

"ZULÜM POLİTİKASI"

Şırnak'ın Cizre ve Silopi ilçelerinde tankların eşliğinde gerçekleştirilen operasyonlara değinen Yüksekdağ; "Bugün gene Sur duvarları dövülüyor. Yine Cizre'de, Silopi'de tanklarla, toplarla sivil adamları, halkımızın hayat alanları mahalle mahalle, hane ev, sokak sokak tahrip ediliyor. Ve karşımızdaki siyasi iktidar bunu bir hükümet politikası olarak, bir devlet politikası olarak savunuyor. Bugün bu topraklarda bir soykırım ve etnik temizlik hareketi yürütülüyor. Resmi olarak bu siyasi iktidar tarafından sorumluluğu açıkça üstlenilerek bu siyaset uygulanıyor. Bütün dünya ve bu zulmü reva görenler çok iyi biliyor ki, bu teröre karşı bir operasyon hareketi değildir. Bu artık etnik temizlik ve soykırım hareketine dönüşmüştür. Kürt halkını soykırımdan geçirme, göçe, yer değiştirmeye zorunlu bırakma ve onu evinde odasında, mutafağında, sokağında, kapısının önünde dahi kendi kaderine ve kendi iradesine bırakmama operasyonudur bu. Halkın, insanların hayat alanlarına tanklarla, toplarla, tüfeklerle giderek bu talebi yok sayamazsınız" diye konuştu.

"ARKALARINDA 11 YAŞINDA TERLİKLE BİR ÇOCUĞUN CENAZESİNİ BIRAKARAK YÜRÜYORLAR ŞİMDİ"

HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün gene gözönünde darbelere ve tanklara, toplara karşı olduğunu iddia edenler, tankların arkasında bir şehrin sokaklarına girdiler. Arkalarında 11 yaşında terlikle bir çocuğun cenazesini bırakarak yürüyorlar şimdi. O tankların arkasında yürüyorlar. O tankların gölgesine sığınarak Kürt'ün, halkın yaşadığı mahallelerde zulümle yürüyorlar. Tankın zulmüne, darbelerin zulmüne karşı olduğunu ifade edenler bugün tankların gölgesinde politika yapıyorlar. Zulümle iktidar kuruyorlar. Ama hatırlatalım 80 darbesinde, 28 Şubat darbesinde o tankların arkasında iktidar kuranlar, politika yapanlar, nasıl abad olmadılarsa, nasıl kurdukları iktidar çatır çutur yıkıldıysa, bugün bu tankların arkasında politika yapanlar iktidar kuranlar da abad olamayacak. Artık kendi iktidarlarına o tankları mahallelere sokarak noktayı koydular. Karşımızda meşru bir iktidar yoktur artık. Tankların ve ordunun gücüne yaslanarak yeni bir vesayet rejimi gücüne yaslanarak ayakta durmaya çalışan bir iktidar mevcut. Ama bu kuvvet gösterisi karşısında her gün canımızın bir parçasını koparıp alan bu iktidar karşısında parça parça etseler bile bu duruşumuzu, bu direnişimizi sonuna kadar dim dik durmaya devam edeceğiz. Bunu görecekler. Bizim bir gücümüz silahımız, meşruiyetimizdir. Bizim ismini bilip bilmediğiniz silahlarımız yok, arkasına saklandığımız, ardına genç cenazeleri bıraktığınız tanklarımız yok. Ama bizim her tarihte ve her tarihsel zulüm sürecinde dimdik yürümemize kuvvet kaynağı olacak bir tarihsel meşruiyetimiz mevcut. Barışta, demokraside inadımız mevcut."

Kaynak: radikal

Kaynak: Diyarbakır Söz