ATEŞLE İMTİHAN

Yaz ayları geldiğinde özellikle bölgemizde elektrik kesintileri çok sık olur. Bir süreden beri Ankara’da yaşıyoruz. Öyle bir iki saati bulan eleketrik kesintisine hiç şahit olmadım. Oysa bölgemizde bazen gün boyu bu sıcak günlerde elektrikler kesinlince, adeta hayatın durduğuna çok şahit olmuşumdur.

Şimdi bakıyorum, bir çok televizyon kanalında yine Diyarbakır var ve yine elektrik kesintileri ile ilgili sorunlar gündemde.

Çetişli gazetelerin ve televizyonların muhabirleri şehri dolaşıyorlar , insanlarla konuşuyorlar ve elektrik ile ilgili kesintiler hakkında fikirlerini alıyorlar.

Bugün baktım Ulusal Kanallardan birisinin muhabiri, içkaledeki çeşitli mahallelerde röportajlar yapıyor, insanların elektrik kesintilerine ilişkin görüşlerini alıyor.

Kadınlı erkekli insanlar daracık taş sokaklardaki evlerinin önünde yalınayak oturmuşlar, gelen bayan muhabire konuya ilişkin görüşlerini aktarıyorlar.

Her gün buralarda elektrik kesintileri oluyor, bize siz elektriği kaçak olarak kullanıyorsunuz, biz de elektriğinizi keseriz diyorlar. Yav bu Allah’a revamı, ben paramı ödüyorum, kim ödemiyor ise, onun elektiriğini kessinler. Bir başkası Fırıncı, gelip de benim özel olarak elektriğimi kesecekler he, hele gelsinler göreyim. Gelecekleri varsa, görecekleri de var diyor.

Şehirde yaşayanların hali böyle de kırsalda durum nasıl. Ben buralardayım, ama gün geçmiyor ki, yerel basından Diyarbakır’daki elektrik kesintileri ile ilgili haberleri okumuyayım. Gerek sanayicelir ve gerekse arazilerini elektrik kullanarak sulayan tarla sahipleri bu kesintilerden çok şikalet ediyorlar. Şu anda elektrik dağıtımını alan şirket yetkilileri ise,

inanamayacağınız kadar büyük oranda kaçak kullanım var. Bu kaçak kullanımlar sebebiyle trafolar dayanmıyor ve patlıyor. Tabii bunların değiştirilmesi sırasında çok büyük zaman kaybı oluyor,kesintilerin büyük çoğunluğunun sebebi bu diyorlar.

Bir başka hemşehrimiz gülümsememe sebep olan şu açıklamayı yapmış. Yav elektriği biz üretiyoruz, siz kullanıyorsunuz, bu olur mu?

Işte o zaman Türkiye’de iller bazında kayıp kaçak kullanımına ilişkin bazı bilgiler vermem gerekiyor.

Türkiye'de yaklaşık 16.7 milyar kilovat elektrik kaçak kullanılıyor. Söz konusu kaçak miktarı iEA'nın verilerine göre, Türkiye'nin tüketime sunduğu toplam elektrik miktarının yüzde 15'inden fazla.

Parasal değeri ise 750 milyon dolara (1 katrilyon lira) eşit. GAP Bölgesi'nde yapımı tamamlanan 9 hidroelektrik santralının ürettiği elektriğe neredeyse denk olan bu rakam Türkiye'nin en büyük Hidro Elektrik Santralı Keban'ın ürettiği elektriğin iki katından fazla.

En çok kaçak elektrik kullanımına Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde rastlanıyor. Diyarbakır 62.7 Şanlıurfa 66.7 Hakkâri 62.5 Mardin 59.3 Van 58 Şırnak 52 Batman 51 Muş 50 Bitlis 48 Siirt 47

Rakamlar gerçekten korkunç. Arkasında milletin fedakarlığı olmasa hiçbir gücün bu kayba dayanması mümkün değil.

Fakat eleketrik dağıtım işleri şimdi Türkiye’nin nerede ise tamamında özelleştirildiği için, bu işi alan şirketler global bir bütün olarak kabul ediliyorlar ve elektirk paraları milletten tahsil edilir iken, bu ülkede kaçak elektrik kullanımından ötürü ortaya çıkan açık, diğer abonelerin sırtına yükleniyor.

Yani kimse sanmasın ki, ben Diyarbakır’da kaçak elektrik kullanıyorum, bunun bedeli Devletten çıkıyor. Hayır öyle bir şey yok. Kullanılan her kilovat saat elektriğin bedeli aynı ile milletin tamamından tahsil ediliyor.

Bölgemiz illerindeki bu büyük kayıp kaçak olayı, ülkenin diğer bölgelerinde yaşayan insanlar tarafından çok eleştiriye maruz kalıyor, hatta milletimiz topyekün ayıplanıyor. Malum deyimi ile bunların topu ......... z deniliyor.

Gerek ilahiyatçılığımız, gerek hukukçuluğumuz, gerek siyaset yönümüz ve gerekse yazarlık tarafımız sebebiyle bu tür eleştirilerden, ithamlardan fazlaca payımıza düşenler oluyor. Bunu okumuş, yazmış, umur görmüş insanlar yüzümüze karşı ifade ettiklerinde vallahi söyleyecek laf bulamıyoruz.

Hani bir de örnek veriyorlar. Niye kardeşim Elazığ da bölge ili değil mi, Elazığlılar Diyarbakırlılardan daha zengin değiller, bunu dünya alem biliyor, Elazığ da kayıp kaçak yüzde 7 iken, Diyarbakır’da yüzde 62.7 olmasının elbette kabul edilebilir yanı yok.

Olayı dini açıdan da bir inceleyelim dedim,baktım hocalarımız, kim kaçak elektrik kullanıyor ise, haram yiyor, tabir caiz ise ..... lık yapıyor. Böyle yapanların elektrik kullanarak akıttığı su ile

abdest alınmaz, yapılan gusul abdesti geçersiz olur, pişirilen yemekler, içilen çaylar harama bulaşmış olur. Hatta elektrikli ısıtıcılar kullanılarak ısıtılan su ile Cenaze bile yıkanmaz dediklerine şahit oldum.

Bu durum bende büyük manevi inkisara sebebiyet verdi. Ya nasıl yapılmalı, ne edilmeli de bu büyük musibetten halkın kurtuluşu sağlanmalı.

Hani hastalık vesaire gibi durumlarda şimdi de var mı bilmiyorum, yeşil kart uygulaması vardı. Durumu gerçekten müsait olmayan, fakir fukara, garip gurebaya devletin verdiği kart ile ödeme yapılsa, diğer durumu iyi olanlardan ise çatır çatır paralar tahsil edilse acaba sorun çözülür mü veya hiç olmaz ise yüzde onlar, hadi bilemediniz yüzde onbeşler seviyesine çekilmiş olmaz mı?

Sevgili milletim bu konuyu dile getirmekle, bu aziz mübarek günde kimsenin moralini bozmak niyetinde değilim. Ve Allah şahidiniz, şahidimiz olsun ki, kimsenin de bu konuda sözcülüğünü yapmak gibi bir niyetim yok. Olay tahminlerin ötesinde maddi ve manevi sorumluluğu gerektiriyor. Biz bu konuda görevimizi ifa etmez isek, Rabbimize karşı sorumlu olmaz mıyız?