BAKALIM KUMPAS LAFI NASIL AÇIKLANACAK

Ergenekon terör örgütü davası ile ilgili olarak 13.Ağır Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu kararın gerekçesi açıklandı. 17 bin sayfaya yaklaşan bir kararı Türkiye ilk defa görüyor.

Bu kararın 17 bin sayfa tutmasına kimileri vay be diyerek, kimileri biraz müstehzi bir tarzda jest ve mimiklerini ayarlamaya çalışarak yorumladı.

Aslında 17 bin değil, 117 bin sayfa halinde gerekçeli karar yazılsa idi yine bu milletin içini soğutmazdı. Soğutmaması gerekirdi. Osmanlının birinci dünya harbine girmesinden sonra kaybetmiş olduğu savaşta, işgal altındaki ülke topraklarını düşmandan kurtardıkları iddiasını ileri sürenler veya kurtuluş mücadelesindeki başarıyı kendi hanelerine yazmakta oldukça mahir olanlar, 1950 yılında yapılan seçimleri kaybettikleri günden bugüne kadar tek başlarına iktidar yüzü göremediler.

1950 yılında yapılan seçimleri kaybeden Jakoben Militaristler bu durumu bir türlü içlerine sindiremediler.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun 30 Mart 2014 seçimlerine gidilirken takınmış olduğu kısmi siyasi tavır değişikliği bir tarafa bırakılacak olur ise, CHP si bünyesinde siyaset yapanlar, sürekli olarak HALKIN BİR KESİMİ İLE KAVGA EDEREK SEÇİMLERE GİRDİLER.

Bunun üzerine her defasında halk “hem bizimle kavga edeceksiniz, hem de bizden oy isteyeceksiniz, böyle bir şey olabilir mi” dedi ve CHP sine tek başına iktidar yüzü göstermedi.

CHP sine göre Halkın bir kesimi mürteci idi, eski düzeni getirmeye çalışıyorlardı, din ve dince mukaddes sayılan konuların siyasi hayatta yeri yoktu. Bu söylem partide öylesine yer etmişti ki, Üniversiteye giden başı örtülü kızların ikna odalarına alınarak sorgulaması yapan Üniversite hocaları partinin vitrinine konularak seçimlere gidiliyor ve bir anlamda bu kavganın devam ettirileceği mesajı veriliyordu.

Halkın vermediği iktidarı Militarist Jakobenleri arkasına alan CHP si bir şekilde elde etme gayretine girdi, ancak şimdiye kadar bu girişiminde başarılı olamadı.

Ben Kemal Kılıçdaroğlu dönemini hep biraz ayrı tutmanın gerektiğine inanıyorum. Zira Kemal bey bu kavganın partiye bir yarar getirmediğini çok net bir şekilde gördüğünden, bu son seçimlere hem tavır ve hem de söylem değişikliği ile girdi. Ancak Ergenekon, Balyoz v.s gibi davaların ilk defa ülke kriminal gündemine girmesi ve yargı erkinin olay üzerinde en ciddi yargılamayı yapmasının getirdiği hava, halkın CHP deki söylem değişikliğini yeterince görmesine engel oldu.

Bu hava nasıl kırılır, şimdiden seslendirilmeye çalışılan kendi özgün yapımıza dönmemiz daha doğru olurdu, biz neden sağ siyaset alanında politika üretenlere kendimizi mahkum ettik söylemi, partide nasıl yer bulur, bunu şimdiden kestirmenin imkanı yok. Parti içerisinde çok ciddi tartışmaların yaşanacağı ve belki de bir takım kopmaların meydana geleceğini söylemek, bir sırrın ifşası anlamına gelir mi bilmiyorum, bunu zaman gösterecek.

CHP sinin geleneksel siyaset tarzını iktidara taşımak isteyen Askeri Vesayet 12.Eylül.2010 referandumu ile nerede ise tam anlamı ile mezara gömüldüğü sırada, 30. Mart.2014 seçimlerine gidilmenin öncesinde, bu vesayeti yerin derinliklerine gömmede önemli rol oynayan Ak Parti bir takım isnatlarla karşı karşıya kaldı.

Söz konusu isnatların savuşturulmasında hiç beklenmedik bir çıkış meydana geldi ve Partiden önemli bir isim, Ergenekon ve Balyoz gibi davalardan yargılanan özellikle Asker kişilere Kumpas kurulduğunu söyledi. Düşmanımın düşmanı dostumdur stratejisi uygulama alanına konuldu.

Zaman tabii ki her şeyin ilacıdır. İşte çok geçmeden Ergenekon davasının 17 bin sayfadan ibaret gerekçeli kararı açıklandı. Söz konusu kararda, sadece Ak Partiye karşı değil, merhum Ecevit’i iktidarına karşı darbe girişimlerinde bulunulduğu, hatta onun da öncesinde 1950 den başlayarak TÜRK DERİN DEVLETİNİN/YANİ GLADYOSUNUN/ eylemlerine ulaşıldığı, bu derin yapının kimlere KUMPASLAR KURDUĞU açıklandı. Bu karar ile, ilk defa Türk Derin Devleti hakkında bir Mahkeme kararı verildiği ve bu yapının mahkum edildiği, söz konusu yapının son on yıl içerisinde Sarıkız, Yakamoz, Ay Işığı, Eldiven operasyonlarını, darbe girişimlerini Ak Parti iktidarına karşı hayata geçirmek istediğinin delilleri ile ispatlandığı ortaya çıktı.

Ergenekon davasının devam ettiği günlerde Sayın Başbakan ben bu davanın Savcısıyım demişti. Aslında Sayın Başbakan kendilerine yapılmak istenenleri delilleri ile görünce, ben bu davanın Savcısıyım demekle, ben bu davadan zarar görenim ve pek tabii eski deyimi ile davaya MÜDAHALE EDEN, yeni deyimi ile KATILAN konumundayım demişti. Zaten yanlış hatırlamıyor isem, Ak Parti davaya katılma talebinde bulunmuş ve bu talep kabul edilmişti.

12 Eylül 2010 referandumundan sonra, Ergenekon davası Savcılarının devam ettirdiği soruşturma dalgaları ile ilgili olarak Ak Parti “bu işe bir son vermek lazım, nedir bu dalga, dalga soruşturmalar dediğinde” açık söyleyeyim, nutkum tutulmuştu. Bırakın sürsün ve bu işin sivil ayağı da soruşturmaya alınsın demek var iken, soruşturma dalgalarının sonlandırılması istenmişti. Bu sonucun elde edilmesi için başta Savcı Zekeriyya Öz olmak üzere bir takım Savcı ve Hakimler görevlerinden alındılar.

Ardından Ergenekon davasında gizli dinlemeler ile elde edilen belgelerin yayınlanması, çıkarılan bir kanun ile suç haline getirildi. Oysa bu kayıtlar laletteyin kayıtlar değildi, bunları destekleyen Gölcük Donanma Komutanlığının komutanlık makamı odasının zeminine gizlenen belgeler bir ihbar üzerine ele geçirildi ve dinlemelerin yazılı belgeleri ortay döküldüğü halde, bu dinlemelerin neden suç haline getirildiği iyice zihnimi kurcaladı.

O günlerde bir yazımda biz değil, onlar yaptı gibi bir algı mı oluşturulmaya çalışılıyor diye endişemi dile getirdim. İktidarımı devirmeye çalışanlar hakkında daha bir sürü bilgi ve belgeye ulaşmayı ben niye engelleyeyim ki dedim.

Orduya Kumpas kuruldu lafı üzerine, köprülerin altından çok sular aktı. Uzun tutukluluk süresinin 5 yıl ile sınırlandırılması yönünde kanun çıkartıldı. Ve birçok insan, müebbet ağır hapis cezası almış olmalarına rağmen tahliye edildiler. Ben bir hukukçu olarak siyasi davalarda, öldürme eylemi yok ise, uzun tutukluluğun 5 yıldan fazla olmasını isteyenlerden değilim. Ama bakın o kuraldan kimler yararlandı, kimler. Malatya Zirve yayınevinde 3 kişiyi kör bıçaklarla hunharca kesenler şimdi dışarıda. Benim vicdanım asla rahat değil.

Ergenekon davasının gerekçeli kararı açıklandı ve sular biraz daha durulur gibi oldu. Ak Parti o süreçte kendisine yapılmak istenenlerden ötürü pek ala davanın Savcısıyım derken, kararın yazımı aşamasında Orduya Kumpas kurulduğunu da önemli bir danışman söyledi. Bu durumda o arkadaş kendisini kumpas kuran konumuna sokmuş olmadı mı?

Son olarak, gerekçeli kararla ilgili olarak Sayın Başbakana sorular yöneltti muhabirler. Sayın Başbakan karar, bir Ansiklopedi kadar büyük, inceleme imkanı bulamadım, arkadaşlarımız inceliyor ve bu inceleme neticesinde partimiz ile ilgili olarak işlenmiş olan suçların niteliği hakkında daha kapsamlı bilgi sahibi olacağız dedi.

Yapılacak inceleme neticesinde Orduya Kumpas kuruldu lafını söyleyen arkadaşa, Sayın Başbakan bir açıklama metni yaz diyecektir. Bakalım nasıl açıklayacak?