BARIŞ İNADINA BARIŞ

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’yın TBMM sindeki yemin töreni öncesinde CHP Gurup Başkan Vekili Engin Altay Meclis Başkanı Cemil Çiçek Beyden söz istemişti.

CHP lilerin yemin törenine katılmayacakları konusunda basına yapılan açıklamalar olmasına rağmen, gurubun nerede ise tamamı orada idi. Bu herhalde bir tavır değişikliği diye izleyiciler tarafından yorumlandı. Ancak çok geçmeden işin rengi anlaşıldı. Gurup Başkan vekili Engin Altay Başkandan söz istemişti. CHP liler 10.Ağustos.2014 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra, Başbakanın Ak Partinin başında bulunmasını, parti başkanı sıfatıyla Ak Partinin bütün işlerini tedvir etmesini kabul etmiyorlar, bu hususun Anayasaya aykırı olduğunu ifade ediyorlardı.

CHP liler başta başkanları olmak üzere tümüyle “seçim 10.Ağustos.2010 tarihinde yapılmış ve neticelenmiştir. Anayasaya göre seçilen kişinin partisi ile ilişkisinin kesileceği ve TBMM si üyeliğinin düşeceğini söylüyor, Başbakanın partisinin başında olmasının kabul edilemez” diyorlardı.

Engin Altay’ın konuşmasının bu mihverde olacağını anlayan deneyimli siyasetçi Cemil Çiçek bey, tamam bir dakika, şu sunuşu yapalım, ondan sonra sizin talebinize bakarız diyerek bir soluk aldırdı Meclise, sunuşun bitiminden sonra kendisine söz verileceğini zanneden Engin Altay’yın talebi, nazik bir tavırla geçiştirildi ve bu günün TBMM sinin diğer normal gündemlerle toplantısına benzemediğini, farklı bir gün olduğunu, seçilmiş Cumhurbaşkanının dünyanın dört bir yanından gelen misafirlerin katılımı ile yemin görevini eda edeceğini, bu sebeple kendisine söz vermesinin mümkün olmadığını belirtti.

Engin Altay da zahir ben de bu hareketimle tarihe geçerim düşüncesi ile dünya alemin gözü önünde İç Tüzük ve Anayasa kitapçığını başkanlık makamına fırlattı. Siyaset tarihimizde ilk Anayasa fırlatma hadisesi gözlerden uzak bir şekilde 10.Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından eski Başbakanlardan merhum Bülent Ecevit’e fırlatılmış, ancak Başbakanlık makamının sunuş kürsüsüne çıkan Ecevit, yanına Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz’ı alarak olayı fahşetmişti. Gizli olan bu olayın fahşedilmesi, piyasaların düşmesine, doların alıp başını gitmesine, TL nin tepetaklak olmasına neden olmuştu. Türkiye gerçek bir ekonomik kriz yaşamıştı.

Engin Altay’ın hepimizin gözü önünde kitap fırlatmasının piyasalara çok bi tesiri olmadı. Ancak siyaset etiğinin iyice tartışılması gündeme geldi.

O davranışı eleştiren insanlardan birisi de HDP eş Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş oldu. Selahattin bey bu tür davranışları tasvip etmenin ötesinde, böyle bir eylemi ahlaki bulmadığını belirtti.

Yemin töreni ile ilgili olarak Selahattin beyin yeni bir açıklaması var bugün.

Cumhurbaşkanını yeminden sonra ayağa kalkmasını ve alkışlamasını eleştirip, Berkin Elvanın ruhunun incindiğini belirtenlere, Selahattin bey “ben de o seçimlerde adaydım. Halk beni değil de Recep Tayyip Erdoğan’ı seçti. Ben o iradeye saygı duyuyorum. Sonra herkesin bildiği üzere bir barış süreci devam ediyor. Bu sürecin en önemli mimarlarından birisi Cumhurbaşkanı. 50 bin insan ölmüş ve sürecin zora girmesi halinde daha ne kadar insanın bu dünyadan göçüp gideceğini tahmin etmek çok zor değil. Ben halkın iradesi ile Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan kişinin bu konudaki gayretini alkışlıyorum. Zira bu insanla biz, bir 50 bin insanın daha ölüp gitmemesi için neler yapılacağını konuşur iken, ettiği yemin sırasında surat asmak doğru olur mu idi? O zaman nasıl oturup bu konuları konuşacaktık. Bizim arkadaşlardan bir kısmı ayağa kalktığı halde alkışlamamış, bir kısmı alkışlamış. Biz bu konuda bir karar almadık. Ancak ben tek başıma kalsaydım bile yine kalkar alkışlardım. İşte Berkin Elvanın ve onun gibi 50 bin vatan evladının anısına saygı duymak budur. Yeni Berkinlerin ölmemesi için atılacak adım,alkıştır, barıştır, hoşgörüdür” demiş veya benzerini.

Ben de Selahattin beyi bu davranışından ötürü alkışlıyorum.

Helal olsun diyorum. Dönemin ruhunu en iyi okuyan insanlardan birisi oldu. Çünkü o gayet iyi biliyor ki, bu ülkede ne kadar savaş o kadar kahır, o kadar üzüntü, o kadar göz yaşı, o kadar keder, elem.

Ülkenin en önemli meselesi olan Kürt sorununda, dün de yazdım, artık taraflar barıştan başka bir çarenin olmadığını görüyorlar. Zira dünya üzerinde insanlar yaptıkları tüm savaşlardan sonra ille de bir barış yapmanın zaruretine inanmışlar. Bundan başka bir çözüm yolu görünmüyor.

Ha şöyle barışlar da olabilir. Siz karşınızdakini yerle yeksan edersiniz, taleplerinizi onlara dayatırsınız, öyle de, sonunda barıştır yapılan. İşte İsrail-Filistin olayı ortada.

İsrail bu son saldırıları ile 2000 in üzerinde Müslümanı şehit etti, 10 bin kadarını yaraladı. Kendinden ölenler de oldu. Sayıları yüzü bulmasa da. Oldu işte. Çocukları ölen o İsrailli aileler, yönetime ne söylüyorlar, kendi içlerinde ne tür tartışmalar yaşıyorlar bilen var mı?

İsrail son yılların en büyük katliamını gerçekleştirmiş olmasına rağmen, bundan öncekinden daha fazlasını Filistinlilere vermek zorunda kaldı. Bundan sonra da hep böyle olacak. Ölen evlatları da cabası.

Yapılanın ismi barış. Peki gerek Filistinden ve gerekse İsrailden binlerce insan ölmese, milyarlarca dolar boş yere heba edilmese de barış olmaz mı idi. Olurdu pek ala. İnsan bu, akıllanacak gibi değil.

Tüm bu manzaraları gören, seyreden Selahattin Demirtaş, 10.Ağustos.2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yaptığı propagandalarında, tüm Türkiye’ye barış dili ile hitap etti. Hak ve hakikatten yana olduğunu açıkladı. İnsanların doğuştan sahibi olduğu hakların, barış dili ile de çok rahat bir şekilde anlatılabileceğini açıkladı. O da baktı gördü ki, samimi bir barış diline Türk halkının da bir antipatisi yok.

Selahattin beyin seçimler sırasında kullandığı barış dilini ve getirisini, seçimler sonrasında terk etmesi beklenemez, beklenmemeli.

Barış sürecinde çözümlenmesi gereken sorunlardan birisi olarak %10 barajının asgari % 7 ye düşürülmesi bekleniyor. Bu olmasa bile Selahattin beyin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı % 9.8 dolayındaki geçerli oyun, yüzde 10 a evrilmesi için, eğer bu ülkede 50 milyon seçmen var ise, sadece 100 bin oya ihtiyaç duyuyor. Bu orana kavuşan bir HDP zannediyorum 70-80 dolayında Milletvekili çıkarma imkanına kavuşur. Seçimlere şurada 280 gün var. Devam etmekte olan barış sürecinde, CHP li Engin Altay tarafından fırlatılan Anayasa kitapçığı eylemine benzer bir eylemin bile HDP ve eş başkanından gelmesini beklemiyorum. Barış evet inadına barış. Sen iyilik yap denize at,balık bilmez ise XALIQ bilir.