BU DEFA OLSUN BARIŞ SÜRECİ SEÇİM SÜRECİNE KURBAN EDİLMEMELİ

Barış anneleri platformu yıllardır İstanbul’da hem Galatasaray meydanında ve hem de Kadıköy’de toplanıyorlar, bunlar kaybolan, faili meçhule giden evlatlarının bulunmasını istiyorlar. Ölmüşlerse ölülerinin, diriler ise, dirilerinin getirilip kendilerine teslim edilmesini istiyorlar.

Çoğu da Kürt ve Alevi anneleri.

Onlar evlatlarının dağa falan gittiğini hiç düşünmüyorlar. Ortaya attıkları fikir, evlatlarının devletin derin güçleri tarafından kaçırılarak infaz edildiği şeklindedir. O nedenle katillerinin isimlerinin açıklanmasını, devletin bu işteki sorumluluğunu kabul etmesini, özür dilenmesini ve tazminat verilmesini talep ediyorlar.

Bu annelerin sorunlarının çözümü Ak Parti iktidarları zamanında sağlansa idi, elbette çok iyi olurdu.

Ama bilindiği kadarı ile Berfo Ana dahil olmak üzere hiçbir ananın bu sorunu çözülemedi ve Devlet cesaret gösterip arşivlerini halka,Hukuka açmadı ve böylece bu ülkenin bir sürü insanının kim vurduya gitmesinin gerekçesi anlaşılamadı.

Berfo Ana bu konuda çok ön plana çıkmış analardan birisi idi. O hali ile Mahkemelere geldi gitti. Darbe davalarından yargılanan Kenan Evren ve arkadaşlarına hitaben, ben bu halim ve yaşımla iki kişinin kolları arasında Mahkemelere geliyorum da, onlar niye gelmiyorlar, gelsinler yüzüme baksınlar ve evladıma ne yaptıklarının hesabını versinler diyordu. Ama ne onlar Mahkemeye getirilip Berfo Ananın yüzüne baktırıldılar ve ne de bu gibi anaların bir tekinin evladına ne yapıldığını Devlet cesaret gösterip açıklayamadı.

Ben Devleti artık bir MİT ORGANİZASYONU OLARAK GÖRÜYORUM, böyle olmasa idi, yöneticiler getirin bakalım arşivinizi, kime ne hakla hangi muameleyi yaptınız söyleyin, biz bunların halka hesabını vereceğiz derdi.

Biz bunları zamanında da ileri sürdük ve gerekli incelemenin yapılmasını istedik, fakat kaale alınmadı. Kanaati acizanemce bizlerin bu isteği belki de bastırılmak için, böyle bir şey yok denildi.

Ancak biz hala iddia ediyoruz ve diyoruz ki, bu sayı belki daha fazladır, zira Devletin bütün kurumları elinizin altında, sorun bakalım eski DGM lerde faili meçhul kaç dosya var, alt alta yazın, toplayın, sayının bundan fazla olduğu ortaya çıkacaktır.

Yeni bir barış sürecindeyiz. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay yaptığı bir açıklamada barış sürecinin ikinci aşamasına geçtiklerini ve dört aşamalı bu süreçte yeni yasal düzenlemelere gideceklerini söyledi.

Beşir Beyin bundan önce de bütün ciddiyetini üzerine toplayarak yaptığı buna benzer açıklamalar oldu. Biz onun barış süreci ile ilgili bütün açıklamalarından sonra elbette YENİ YASAL DÜZENLEMELER GELECEK DİYE BEKLEDİK. Temenni ederiz ki bu defaki söylemler, gerçekten yasal bir zemine oturtulsun.

Mesela dağdan inişlerle ilgili bir açıklaması oldu bugün. Haklarında kırmızı bülten çıkarılmamış olan ve daha önceki açıklamalarından bildiğimiz üzere sayıları 200 ü geçmeyen örgüt üyelerinin haricindekilerin, yani herhangi bir suça bulaştıklarına dair kayıt bulunmayanların evlerine dönüşlerine imkan veren kanun çıkartacaklarını söylemişti. Bu defa da aynı şeyi söyledi.

İş, hani Arapların Kellim Kellim La Yenfa’-KONUŞ KONUŞ FAYDASIZ, özdeyişindeki gibi olmasın. Yani köklü bir adım atılmış olsun ve insanlar evlerine dönsünler.

Ama yöreyi çok iyi bildiğim için söylüyorum. Eylem yaptıklarına/yani adam öldürdüklerine, yağmalama yaptıklarına, adam kaçırdıklarına/ ve örgün en üst düzey yöneticisi olduklarına dair kayıt bulunan 200 kişi haricindekilerin, herhangi bir sorgu suale maruz kalmadan evlerine dönüşleri için çıkartılacak bir kanunun, az çok benzerleri daha öncede çıkartıldı ve bunların yeterli bir tesir icra etmedikleri görüldü.

Bu defa da aynı şey yapılmasın. Yani bu insanlara evlerine dönün, size bir şey yapmayacağız demenin artık bir yararı yok.

Zira barış süreci devam ettiği halde 18 yaşın altındakilerin hala dağlara çıkma fiili önlenemiyorsa ve bölük bölük çocuklar dağlara gitme kararlılığı içerisinde iseler, herkesin bir elini kalbine, diğerini alnına koyup iyice düşünmesi lazım.

Sorun dağda bulunanların indirilmesi midir, yoksa başka bir şey midir?

Sorunun başka biri şey olduğunu çoluk çocuk dahil artık herkes biliyor. Demem o ki, dağdan inmeler konusunda bir yasal düzenleme yapıldığında, o insanların dağa yeniden gitmeyi gerektirecek bir problem kalmadığını, dağa gidişi anlamsızlaştıran yasal düzenlemelerin yapıldığını delilleri ile ortaya koymak lazım.

Kürtçe dil eğitiminin devletin güvencesinde tamamen bir hak olarak verildiğine dair yasal düzenleme, Kürt kimliğinin yasal zemine oturtulduğuna dair yasal düzenleme başta olmak üzere, evlatlarını faile meçhule kurban verenlerin hukukunu gözeten, hakikatleri araştırma komisyonunun kurulması ve faaliyete geçtiğine dair yasal düzenleme büyük önem taşıyor. Bunlar olduktan sonradır ki, dağdan inişlere imkan veren, yani herhangi bir şiddete giriştiğine dair elde delil bulunmayanlar hakkında hiçbir sorgu sual işlemi yapılmayarak evlerine dönüşlerine imkan veren yasal düzenlemenin bir anlamı olacaktır.

Dağ pek tabii isyan, baskı ve silahlı tehdit demek. Onlara hiçbir cezai müeyyide uygulamayarak evlerine döndürme çabaları Devlet için pek tabii anlaşılabilir bir şeydir. Devlet bu kararlılığı ile rahat eder, başını yastığa koyarak rahat uyur. Devleti rahatsız etmek için dağa çıkanlar, kendi rahatlarını düşünmediklerinden, başkalarının rahatı da umurlarında değildir. Herkese tümden rahat etmek istiyor ise,söylenenlere kulak asmalı, çok iyi ivme kazandığı anlaşılan barış süreci, her defasında olduğu gibi, iki de bir de karşımıza çıkan SEÇİM SÜREÇLERİNE kurban edilmemeli.

Yani Başbakanımızı Cumhurbaşkanı yapalım, siz bizi o zaman görün demenin bir anlamı artık yok.