BUGÜN 11 EYLÜL 2014 PERŞEMBE, BU DUYGU SINIR TANIMAZ(2)

Siz bu satırları okurken, ABD nin oluşturduğu yeni Koalisyon güçlerinin İŞID cephelerine karşı havadan savaş saldırılarına başladığını belki okuyacaksınız.

Bu saldırılarda ABD hiç kuşkusuz Türkiye’nin de yer almasını istiyor. ABD nin oluşturduğu yeni koalisyon güçleri, tabii ki NATO çerçevesinde, İŞID cephelerine havadan saldırır iken, Peşmerge ile birlikte hareket eden PKK güçlerinin karadan İŞID in elinde bulunan ve Sünnilerin meskun olduğu Irak topraklarına karşı hareket başlatacaklar.

Ve Türkiye belki ilk defa PKK ile birlikte Sünni İŞID birliklerine karşı savaşa girecek. Böyle bir şey olabilir mi? Buna imkan var mı? Dünya hali bilinmez. Sayın Selahattin Demirtaş Türkiye IŞİD ile savaşmaya başlayan PKK ya silah desteği versin derken, öyle alelusul bir açıklama yapayım mı demiş oldu, yoksa konuşmasının derununda işin bu yöne gittiğini, Türk Kamuoyunun buna alışması gerektiğini mi anlatmaya çalıştı, bilmiyoruz.

Türk yetkililerin kamuoyu açıklamalarına bakıldığında, Türkiye’nin bu saldırılarda rol almayacağı belirtiliyor. Çünkü Türkiye başta Obama olmak üzere batı dünyasına, bakın İŞID ın elinde bizim 49 konsolosluk görevlimiz var. Bizim herhangi bir hareket içerisine girmemiz bu insanların hayatını tehlikeye atmak anlamına geliyor. O nedenle biz bunu yapamayız diyorlar.

Ancak uluslar arası siyaset arenasında hangi hareketin ne anlama geldiğini, olumsuz gibi yapılan açıklamaların aslında neyi ifade ettiğinin ipuçları var herkesin elinde.

Eğer Türkiye çıkıp dünya kamuoyuna biz kesinlikle bu koalisyon içerisinde yokuz. Bizim İŞID in elinde rehine tutulan 49 konsolosluk görevlimiz dışında çok fazla bir problemimiz yoktur. Onların da serbest kalması için,

yoğun gayret içerisindeyiz demez ise, bu 49 insanımızı bir daha görmeyebiliriz.

Irak Kürdistanı Başbakanı Neçirvan Barzani Işid ile ilgili olarak bakın neler söylüyor.

En gelişmiş Amerikan silahları var ellerinde. Mesela Irak ordusundan geriye kalan 155 mm’lik Amerikan yapımı çok ileri bir top sistemi... Mesela Hummer ve Humvee’ler. Tank delen el bombaları... Kendi içinde tank vazifesi gören zırhlı araçlar. Hafif silahlar ve ellerindeki paradan söz etmiyorum bile...

Işid dediğiniz tam bir devlettir. Ordusu var, silahları var, emir komuta zinciri içerisinde hareket ediyorlar, halk desteği arkalarında bulunuyor. O açıdan bu yapıyı kolay kolay silmek mümkün olmayabilir. Bu açıdan herkesin atacağı adımlara çok dikkat etmesi lazım. Mesela Türkiye bu konuda bize gerçek anlamda destek olabilir, olmalıdır da. Zira biz aynı zamanda sizin içinde savaşıyoruz diyor Neçirvan Barzani.

Işid konusunda bizim reel politik açıdan belimizi büken 49 konsolosluk görevlimizin bunların elinde rehin olmasıdır.

Bunlar bizden ne istiyor diye, ülkenin en önemli insanına sordum. Cevap olarak, bilmiyoruz bizden ne istediklerini, yani bize gelmiş bir talepleri yok, sadece kendi can güvenlikleri açısından bu hareketi yaptıklarını zannediyoruz. Güvenli bir koridor açılabilir ise, bizim insanlarımızı serbest bırakacaklarını ifade ediyorlar, hepsi o kadar dedi.

Ben Işid in elinde rehinelerimiz olmasaydı bile, bu bölgeyi daha da karıştıracak hiçbir koalisyonda Türkiye’nin yer almasını istemem/istemezdim/.

Bu olay bana yeni 1 Mart Tezkeresinin TBMM sine gelişi anındaki günleri hatırlatıyor.Türkiye sebepsiz, gerekçesiz,batının emellerine hizmet etmek için kervana dahil edilmek istenmişti. Orada yaşananları sonradan hepimiz gördük.

ABD liler, bu yanlış bir savaştı, biz Saddamın kimyasal/nükleler/ silahlarına rastlamadık, durduk yere trilyon dolarları bulan paramız heba oldu. 5 binden fazla askerimizi kaybettik. Yaralılarımızın sayısı 30 binden fazla. Bu olay sebebiyle bir çok askerimiz intihar etti. Hala binlerce insan rehabilitasyon merkezlerinde tedavi altında demediler mi?

1 Mart tezkeresi öncesi Irak için söylenenler, şimdi Işid için ifade ediliyor. Evet hiç kimse masum insanların vahşice kafalarının kesilmesine, bunların fahşedilmesine rıza gösteremez, hiçbir vicdan bunu kabul edemez. Gelin görün ki, ülkesi işgale uğrayan, işgal sonrası uygulamaları ile erkekleri çırılçıplak soyularak ABD li askerlerce yerlerde süründürülen insanlar, bu boyunduruktan kurtuldu ise veya bunların çocukları olan bitenlerin şimdilerde farkına vararak eyleme geçtiler ise, burada “VİCDAN” ı aramak abesle iştigal değil midir?

Katledilen ABD li gazeteci James Fuly, askerdeki kardeşine seslenerek, kısa süre önce Irak’ı kim bombaladı, buralarda milyonlarca insanı kim öldürdü ve ne için. Fuly, Obamaya “siz bütün bu işleri ABD vatandaşlarının güvenliği için yaptığınızı söylüyorsunuz, peki ben de ABD vatandaşı değil miyim, benim hukukumu, yaşama hakkımı kim koruyacak” diyordu.

Bütün bunlardan sonra gördüğüm şey şu. Irak’ın işgali ortadoğunun ve İslam ülkelerinin içinden çıkılmaz sorunlarla karşı karşıya kalmasına sebep olmuştur. Bu kaynayan kazana yeniden isyan ateşini alevlendirecek malzemeler atılmamalıdır. Görüyorsunuz işte,her şiddet daha beterini doğuruyor.