DAHA FAZLASINI YAZAMAM ALLAH YARDIMCIMIZ OLSUN

1968 den başlayarak 1970 in ortalarına kadar ABD lerine ait 6.filonun Türkiye’ye gelmesi, özellikle İstanbul limanlarında demirlemesi, Türk sol ve sosyalist kesiminin çok zoruna gider ve filo Türkiye’den ayrılıncaya kadar bitmek bilmez protestolara maruz kalırdı.

İslamcı kesim de bu gelişlerden hiç hazzetmezdi. Ancak Onlar diğerleri kadar organize olmadıklarından herhangi bir protesto hareketine girişmezler ve bu sebeple genel bir kanı olarak Türk İslamcı hareketinin ABD ile birlikte hareket ettiği sanılırdı.

NATO üyesi olmamasına rağmen İsrail, tüm dünyada ABD nin en büyük dostu ve müttefiki olarak kabul edilir. Zaten onlar da böyle bir kanının oluşması için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Bir konuda İsrail yüzde yüz haksız olsun ve bu haksızlığına rağmen bir takım eylemlerde bulunsun, bu ABD yi zerre kadar tiksindirmez ve onlar getirir götürür hadiseyi, İsrail’in güvenliğine bağlarlar, ardından yaptıkları açıklamalarda İsrail’in kendisini koruma hakkı vardır derler.

1970 li yılların gençliğinde ABD nin bu tutumu çok net olarak bilindiğinden, daha doğru deyimi ile dünya Emperyalizminin ana kaynağı Siyonizmdir, siyonizmin en büyük müttefiki de ABD olduğuna inanan gençler, yıllar yılı bu topraklarda hem ABD nin emperyalist çıkışları ile ve hem de Filistine reva gördükleri muameleler sebebiyle İsrail’e fitil oluyorlardı.

17 Mayıs 1971 günü İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Efraim Elrom Mahir Çayan gurubu tarafından kaçırıldı ve 22 Mayıs 1971 günü İstanbul Nişantaşında bir dairede gece yarısı başına bir kurşun sıkılarak infaz edildi. Konsolosu Mahir Çayan hücresine mensup Ulaş Bardakçı ve arkadaşları kaçırmış, bunlar hükümetle pazarlığa oturmuş, tutuklu bulunan arkadaşlarının

salınmasını istemişler, Hükümetin taleplerini yerine getirmemesi üzerine de gece yarısı Konsolosu infaz etmişlerdi.

Demokrasinin darbelerle kesintiye uğradığı yıllar hariç, bir daha 6.Filo Türkiye’ye gelmedi, limanlarımızda demirlemedi.

1 Mart tezkeresinden önce kabul edilen ve yabancı askerlere yer ve üst veren tezkere uyarınca, ABD bahriyelileri, Sinop, Samsun, Trabzon limanlarında, Kara Kuvvetleri unsurları ise, Türkiyenin hemen her yerinde, Konya’da, Mardin Kızıltepe de askeri tesisler yapmaya, İncirlik Üssü gibi kendilerine ait üsleri ise tahkim etmeye başladılar. ABD nin Türkiye üzerinden Irak’a saldırmak üzere yerleşme isteği 80 milyar dolardan başlayan pazarlıklara sahne olmuş, bu rakamı duyan ABD liler bize tebessümle bakmışlar, daha sonra bu bedel üzerinde o gün de kimimizin hoşuna gitmeyen pazarlıklar yapılmış, bu miktar ine ine, 8.5 Milyar dolara inmiş, bunun bir milyar dolarının hibe, 7,5 Milyar dolarının ise, ABD den alınacak askeri teçhizat için borç olarak verilmesi gündeme gelmişti.

1 Mart tezkeresi bu söylentiler içerisinde yapıldı ve TBMM si tarafından tezkere reddedilince, Türkiye’nin kara alanlarına, deniz limanlarına gelmiş olan ABD liler pılı pırtıyı toplayarak gitmek zorunda kaldılar.

Şimdi TBMM sine yeni bir tezkere geliyor. Bu defa Suriye için. Aslında ABD liler şimdiye kadar bir kara harekatı yapalım ve siz bize destek olun, yer yurt temin edin dememişler. Sayın Cumhurbaşkanı ile ABD ye giden ve Hürriyette manşetten haberi yayınlanan Akif Beki’ye bakacak olsanız, O, bu işin tamamı ile ABD nin isteği olduğuna ve oluşacak koalisyonun Suriye’de güvenlikli bölge oluşturulması için Türkiye topraklarının geçiş ülkesi olarak kullanılacağına ve Türkiye’nin çıkaracağı tezkerenin de bu isteklere cevap verecek şekilde

düzenleneceğine bizi nerede ise yemin billah inandırmaya çalıştı.

Yine Hürriyetten Ertuğrul Özkök ve Mehmet Y. Yılmaz gibi yazarlar da, Türkiye’den kimsenin böyle bir talebi olmadığını, Suriye toprakları üzerinde uçuşa yasak bölge oluşturma ve güvenlikli koridor tesisi gibi isteklerin Türkiye’den geldiğini, aslında Türkiye’nin batıyı bu işin içerisine çekerek, Esede bir ders verme peşinde olduğunu falan yazdılar.

Obamanın bir çok kere yapmış olduğu konuşmada ABD askerlerini Suriye’ye sokma gibi bir niyetinin olmadığını, Irak olayından alınacak dersler bulunduğunu, aynı sahnelerin bir daha ülkesine yaşatılmasını istemediğini söylediğini biliyoruz.

Bu durumda Türkiye çıkaracağı tezkereye, yabancı ülke askerlerinin, Suriye’ye yapacağı bir müdahalede Türkiye topraklarını kullanmalarına izin verilmesi yönünde hüküm koyar ise, dünya politik ve siyasi literatürü bu kararı anlamakta güçlük çeker ifadeleri kullanılıyor.

Bu yazının yazıldığı saatlerde Türkiye’nin Suriye’ye yapılacak olan bir müdahalede yabancı ülke ordularının Türkiye’de bulunmalarına izin verilecek şekilde tezkere düzenlediğini öğrendik. Yazıyı okuduğunuz saatlerde de, tezkere TBMM sinde görüşülmüş olacak.

Yabancı askerlerle ilgili istek bu defa Türkiye’den geliyor. Dünya ordularının başını çeken ABD li başkan Obama, asla askerlerimi Suriye üzerine göndermeyeceğim dediği halde, biz yabancılara acaba hangi gerekçe ile Suriye’ye saldıracaksanız, gelin topraklarımızı kullanın diyoruz, bunu şimdilik anlamamız mümkün olmadı.

Bir başka ülke topraklarına saldırmak amacı ile Asker talebi, görüldüğü kadarı ile NATO dan istenmiyor. Bu durumda Suriye’ye saldırmak niyetinde olan tüm dünya ordularına Türkiye topraklarının kullandırılması imkan dahiline giriyor.

Irak’a girmek üzere 1991 yılında Türk ordusundan talepte bulunan Cumhurbaşkanı Özal’ın isteği, Genel Kurmay Başkanı Necip Torumtay tarafından kabul edilmemiş, Genel Kurmay Başkanı görevinden istifa etmiş ve fakat yerine gelen Komutan da “Sayın Cumhurbaşkanımızın talebi yerindedir, Irak’a girelim” dememiştir.

1 Mart tezkeresinin görüşüldüğü günlerde yoğun tartışmalar yaşanmıştı. Ama bu gün Suriye’ye gönderilecek askeri unsurlar ve Türkiye topraklarını kullanacak yabancı askerlerle ilgili ciddi bir tartışma yaşanmadı. Tezkere dün Meclise geldi. Bugün görüşülüyor.

Savaş işleri zor işlerdir.              

ABD nin Irak’ta içerisine girdiği bataklık, Bush zamanında bile ifade edildi. Obama zaten böyle bir olayı ikinci dönemine giren Başkanlığında asla istemedi.

Ordu sınırı geçti mi, sınırımızı gözleyen yabancı orduların iştahı kabarır.

Yukarıda makalenin başlangıç kısmında bir nostalji gibi geçmiş günlere sizleri götürmeye çalıştım. Yabancı silahlı güçlere karşı ülke insanının tavrının kısa bir özetini verdim. Başka ülkelere barış için gittiğini söyleyen orduların en önemli örneği Irak’tır.

Daha fazlasını yazamam.

Allah hepimizin yardımcısı olsun.