ERBAKAN HOCAYI ANARKEN…

Erbakan hocanın vefatının 3. Senei devriyesi yad ediliyor. 1926 yılında Sinopta doğan Erbakan hoca 27.Şubat.2011 de Ankara’da vefat etti.

Vefatı akşam saatlerinde gerekleşmişti. Ben hemen giyindim, son nefesini verdiği hastaneye koştum. Saadet partililer yoğunlukta idi. Bizden de birkaç milletvekili vardı. İşin doğrusu çok hüzünlü bir andı. Techiz tekfin işleri yapıldı. İstanbul’a götürüldü ve orada 1.Mart.2011 günü defnedildi.

Makine Mühendisliği sahasında ülkemizin yetiştirdiği en büyük hocalardan birisi idi. Binlerce insanın yetişmesine vesile olmuştu. Ona Erbakan Hoca denildiğinde insanlar Makine Mühendisliğinden ziyade sanki Din hocası imiş gibi bir algıya sahip olurlardı.

Dindardı, bilgi ve görgü sahibi bir insandı.

Mütevazi idi.

Zekası konusunda zaten hiç kimsenin bir şüphesi yoktu.

Espiritüeldi. Konuşmalarına özellikle Anadolu insanın biri biri ile olan muhaveresinde kullandığı, şak oturan tabir ve deyimleri kullanmaktan hoşlanırdı.

En yakınında bulunan, ama sonradan bir şekilde yollarını ayıran insanlara, bunlar bizim sınıfın tembelleri, ben sınıftan çıkınca kirişi kırmışlar, mezun olamayınca da okulun arka kapısından çıkmak zorunda kalmışlar derdi. Böylece aynı zamanda gönül ehli bir insan olduğunu ortaya koyardı.

Hiç kimseye hakaret ettiği duyulmamıştı.

En çok kızdığı kişilere “ senin bizim mahallede ne işin var, hadi oradan, hadi oradan” derdi.

Türkiye sanayileşme yolunda bir yol aldı ise ehli namus olan herkes takdir eder ki, bu onun sayesinde olmuştur.

Erbakan'ın ağır sanayi hamlesi ile ilgili çeşitli zamanlarda yaptığı konuşmalar

Ağır sanayi hamlesi o yıllarda herkesin diline düşmüş ve halkın büyük bir umudu haline gelmişti. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak Prof. Dr. Necmettin Erbakan yaptığı konuşmalarda halka düşüncelerini anlatıyor, onların desteğini alıyordu. Yine Mayıs 1974'te yaptığı bir konuşmada "Türkiye'de fabrikaların yalnız iki, üç ilde toplanmış olması doğru değildir. Biz bu dengesizlikleri gidermeyi vazife biliyoruz. Yurdumuzu bütünüyle kalkındırmak hedefimizdir. Bunun için inşallah 'her ile fabrika kuracağız" diyordu. Eylül 1974'te Erbakan

Afyon Şeker Fabrikası temel atma töreninde yaptığı konuşmada "Türkiye'nin sanayileşmesi davası ana davamızdır. Milli, güçlü, süratli ve yaygın kalkınma mutlaka gerçekleştirilecektir. Bu hamlemizi hiçbir bahane, hiçbir zihniyet, hiçbir tutum engelleyemeyecek ve geciktiremeyecektir. Milletimiz bu hamleyi istemektedir ve yapacak imkanlara sahiptir. Milletimizin bu arzusunu yerine getireceğiz. Yeniden büyük Türkiye ideali mutlaka gerçekleşecektir. İnşallah!" diyordu.

Temmuz 1975'te ise "Bu plan devresinde, hedefimiz sadece fabrikalar açmak tesisleri kurmaktan ibaret değil, fabrikaları kurabilen en ileri teknolojiyi bilen, takip eden ve daha da geliştirebilen mühendislik bürolarına, teknik erkanı harbiyeye, mühendis teknisyen ve sanatkar kadrolarına sahip olmak ta ana hedefimizdir" diyerek ağır sanayi için gereken insan gücünün yetiştirilmesi için de gayret göstereceklerini ifade ediyordu.

Yine Erbakan Mayıs 1976'da "Başlattığımız bu ağır sanayi hamlesi cumhuriyet tarihinin en büyük kalkınma hamlesidir" diyor, Temmuz 1976'da da "Demir çelik tesislerimizi büyütüyoruz, arttırıyoruz, makine imalat fabrikalarımızı tesis ediyoruz. Motor, elektronik, elektromekanik, takım tezgahları sanayimizi kuruyoruz. Bu kalkınmamız müstemleke tipi kalkınma değil, lider ülke Türkiye kalkınmasıdır", Ekim 1976'da "Bu kurduğumuz fabrikalar montaj fabrikalar değildir. Hakiki imalat fabrikalarıdır. Fabrika kuran fabrikaları, makine yapan makine sanayini kuruyoruz", Ocak 1977'de "Büyük tarihi ağır sanayi hamlemizi, "Manevi Kalkınma" hamlesiyle beraber yürüttüğümüz için bu kalkınma hakiki kalkınmadır, sağlam kalkınmadır" ve Ekim 1977'de "Türkiye sadece kendi tesislerini kendisi kuran bir ülke olmakla iktifa etmeyecek, dış ülkelere, kardeş Müslüman ülkelere de fabrika kuran bir ülke haline gelecektir" diyerek ne kadar büyük ve ufku geniş bir düşünce ve eylem adamı olduğunu ortaya koyuyordu.

Ağır sanayi hamlesi niçin yapılacaktı

Prof. Dr. Necmettin Erbakan "Ağır Sanayi Hamlesi"ni sırf hükümet ortağı olup iktidarın nimetlerinden faydalanmak için yapmıyordu. Hiçbir göstermelik bir yanı yoktu. Aksine sağlam bir fikri altyapı oluşturulmuş, sermayesini bu milletin kendisinden alan, dış borçlanmayı aklına dahi getirmeden planlanan müthiş bir kalkınma hamlesi idi. Erbakan, bu ağır sanayi hamlesini başlatırken, milletimizin tarihinden örnekler vererek, onu hayalcilikle itham edenlerin yüzüne adeta tokat gibi gerçekleri çarpıyor ve kendilerine gelmesini sağlıyordu.

Ağır sanayi hamlesi ile neler başarıldı?

1977 yılında sadece hükümet ortağı olarak başlatılan "Ağır Sanayi Hamlesi" sonucunda Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Necmettin Erbakan yapılanları ve projeleri şöyle ifade ediyordu:

"Türkiye büyük bir devlettir. Devletimiz ne yapacağını bilmektedir. Milletlerarası yarışta en şuurlu, en büyük kalkınmayı milletimiz başarıyla yürütmektedir. Milletimizin nasıl yurdumuzu koruyan şanlı, şerefli bir ordusu varsa, silahlı kuvvetleri varsa, Türk milleti olarak gördüğümüz diğer bir gerçek de milletimizin aynı zamanda büyük bir kalkınma ordusu da vardır.

Milletimiz ağır sanayini kurup dünyanın en ileri ülkeleriyle boy ölçüşmeye karar vermiştir. 1975 yılında dünya milletleri arasında 25. noktada iken, sadece bir plan devresinde 15. noktaya zorlamak, 10 sene içerisinde de bütün dünyadaki ilk 10 ülke arasında yer almak milletimizin kararıdır ve bütün bu çalışmaların hedefidir.

Bütün bu çalışmalar Türkiye'de aynı zamanda büyük bir ulaşım şebekesiyle beraber yürüyecektir. Önümüzdeki yakın yıllarda 16 bin kilometre yüksek standartlı yollara sahip bir

ülkeyi önümüze bir hedef olarak almış bulunuyoruz. Avrupa-Asya otobanı yapılacak, yurdumuzun içerisinde birçok ağır sanayi otobanları yapılacak, dünyanın bu kilit noktasında dünya ulaşımı ve bu ağır sanayi ulaşımının gereklerini bir yandan adım adım yerine getireceğiz. Bu yolların arasında sadece 1975-1982 arasında yapılacak olan 200 büyük sanayi tesisi huzurlarınızdadır.

Yüzlerce fabrikanın temelleri atıldı

Bütün bu plan ve projeler bir araya geldiği zaman 18 çimento fabrikası, 16 gübre fabrikası, 14 şeker fabrikası, 23 Sümerbank fabrikası, 6 SEKA fabrikası, 77 büyük sanayi tesisi 63 organize sanayi bölgesi ve 250 küçük sanayi sitesi. Bütün bunlara ilaveten 7 demir çelik tevsiat ve yeni kuruluşlar, 32 ağır makine fabrikası ve MKE'nin makine sahasında yeni büyük atılımları, 4 takım tezgahı fabrikası, 10 motor sanayine ait tesis, 11 elektromekanik sanayine ait tesis, 3 araştırma merkezi, 4 elektronik sanayine ait tesis, telekomünikasyon sanayine ait 1 tesis, 1 tane de uçak olmak üzere 72 adet ağır sanayi kuruluşu sadece 5 yıl içinde yani 1982 yılına kadar başlanıp bitirilmek üzere hedefe alınmıştır. Bütün bunların hepsi 462 tane tesis için 239, 5 milyar lira, takriben 240 milyar lira. Bugüne kadar harcadığımız paraların en hayırlı harcanma yeri olarak harcanacaktır.

50 yılda yapılamayanları yapmak

Bu yatırıma mukabil her yıl bu yeni tesislerden 259 milyar liralık üretim sağlayacağız . 50 yıldan beri bütün sanayi tesislerinin milli gelire katkısının sadece 120 milyar dolar olduğunu hesaba katarsak, bu üretim değerinin ne ifade ettiği anlaşılır. Bu kuruluşların hepsinde 1 milyon 208 bin kişiye iş bulunacaktır. Bu tesislerin yan sanayi ve diğer ya hizmetleri de göz önüne alındığında 4-5 milyon kişilik istihdamın sağlanacağı da ortaya çıkar.

Bunlar Türkiye'ye bugüne kadar yapılmadığı takdirde dövizle almaya mecbur olduğumuz maddelerdir, makinalardır, cihazlardır. Önümüzdeki 5-6 senede, 50 yılda yapılanları bir misli geliştirmek istediğimizi apaçık gösteriyor. Sanayide ve tarımda üretim yüzde 100 artırılacaktır inşallah diyordu.l

Üretimde ilk 10 ülke arasında yer almak

Dünyanın önemli üretim maddelerini üreten ilk 10 ülkesi arasında yer alacağız ve Türkiye dünyanın en büyük 15 ülkesinden biri olacaktır. Bu hamleler işsizlikten kurtulmanın reçetesidir. Dış ticaret açığını kapatmanın da reçetesidir. Bu hamle ağır sanayiye sahip olarak güçlü Türkiye'yi kurmanın reçetesidir. Fabrikalarını kendisi kuran güçlü Türkiye'nin reçetesidir. Milli gelirden fert başına büyük artış temin etmek, müreffeh Türkiye'nin reçetesidir. Bu bir ağır sanayi hamlesidir. Cumhuriyet tarihinin en büyük kalkınma hamlesidir.

Bütün hızıyla bu hamle yüklenerek, artarak devam ediyor. Her ile bir fabrika dediğimiz zaman çok kimsenin havsalasına bu sığmamıştır. Halbuki şimdi her ilçeye bir fabrika isteniyor. Şimdi bu büyük kalkınma hamlesine bir bütün olarak baktığımız zaman manevi kalkınma ve maddi kalkınma olarak Türkiye bir büyük çalışmanın içindedir. Bu inancımız, temel inancımızdır."

Dünya müslümanlarını da kalkındırmak istiyordu

Erbakan sadece Türkiye'nin kalkınmasıyla ilgilenmiyor, diğer Müslüman ülkelerin de geri kalmışlığından üzüntü duyuyordu. Bunlar arasında sadece Suudi Arabistan'ın petrol gelirlerine rağmen yine de Türkiye'den daha az gelişmiş olduğunu ortaya koyuyordu. 35 büyük Müslüman ülke gelirlerinin 191 milyar dolar ettiğini, diğer küçük ülkelerin de buna eklenmesi

durumunda ancak 200 milyar dolara ulaştığını, oysa sadece Fransa'nın 235 milyar dolarlık gelire sahip olduğunu üzülerek belirtiyordu.

Erbakan hocanın Ağır Sanayi hamlesi gerçekten dillere destan olacak girişimlerdi. Bunlar devam ettirilebilse idi, bugün Türkiye Ağır Sanayiden, İleri teknoloji dönemine geçmiş olacaktı. Görüyorsunuz ki, yine bir kamyon üzüm, incir satarak, bir telefon ancak alabiliyoruz.

TOKİ sayesinde gerek ülke içerisinde ve gerekse ülke dışında inşaat alanında dünyanın önemli ülkesi olduğumuz ifade ediliyor. Evet büyük büyük gökdelenler, AVM ler yerden biter gibi bitiyor. Ankara da bile yüzlerce AVM ve yine o oranda çok katlı(bunlardan 80-90 kat olanlar var) binalar yükseliyor. Zaman zaman kendime soruyorum, ne olacak buralarda, ne üretilecek. 300-400 milyon dolar harcanan binalarda dış dünyaya satacağımız ne elde edilecek?

O çok iddialı olduğumuz inşaat alanında da bir dünya devi olmadığımız ortada. İleri teknoloji ve büyük sermaye gerektiren Marmaray, Üçüncü Boğaz köprüsü gibi işleri yabancılar yaptı/yapıyor.

Bir ara iyiden iyiye TOKİ nin Fabrikalar kurması işine kafayı sardım ve yazılar yazdım. Benim yazılarımdan sonra bir Üniversitemizde bu konu geniş tartışma konusu oldu. Teknik ayrıntılara girmeme gerek yok. Devlet güvencesinde, halka açık şirketler, profesyonel yöneticilerin idaresinde, ülkenin ihtiyaçlarına göre, dengeli biçimde her tarafa yayılmış fabrikalar kurulsa dedim. Milyonlarca insana iş alanı yaratılsa, ithal ikameli kalkınmadan ise, yüksek üretim biçimli kalkınma yolu seçilse, yanlış mı olur. Elde doğru düzgün kapital olmadan, kapitalizmin dik alasını yaşamaya zorlayan AVM lerin yapılamasına yönelmek bize ne sağlıyor diye düşüncelerimi serdettim.

Erbakan Hocayı anar ve anlatırken, bunları hatırladım. Allah Rahmet eylesin.Amin.