EVDEKİ BULGURDAN OLMAMAK İÇİN

Seçim sathı mailine girildikten sonra ortaya çıkan gizli dinleme kayıtları v.s gerçekten asap bozucu idi. İş rayından çıkmış, çıkınlar açılmış, içindekiler saçılmıştı. Bu süreçte iddialara konu olan kayıtların gizli olarak elde edildiğine ve bunların bir merkezden piyasaya sürüldüğüne artık şüphe yoktu.

Zaten bu aşamadan sonra kimse, internet ortamına düşen kayıtlarla ilgili olarak, bunlar yasal dinmelerin kayıtları, yürütülmekte olan soruşturmalar ile ilgili başvurular yapılmış, izinler alınmış ta demiyordu.

Ancak bu sürecin öncesi ile ilgili olarak bizler 17 ve 25 Aralık 2013 süreçlerini yaşadık.

17 Aralık 2013 tarihine gelinceye kadar, bir buçuk yıldan daha fazla süreden beri yapılan soruşturma kapsamında Rıza Zarap dinlemeye alınmış ve onun konuştuğu kişiler de /şu anda gerçeği bilmiyoruz/ ya onunla olan konuşmaları sebebiyle dolaylı veya mahkemelerden alınan kararlarla doğrudan dinlenmişler ve 17 Aralık 2013 tarihinde düğmeye basılmıştı.

Bu seçimler öncesinde Diyarbakır’da Söz gazetesi yöneticisi Ömer Büyüktimur ile konuşur iken, neden Rıza Zerap’ın ve Bakanların dosyaları ayrı ayrı değil de tek bir dosya halinde Savcılar tarafından soruşturma konusu yapıldı, burada bir art niyet yok mu diye sordu.

Aslında örgütlü davalarda biri biri ile eylemleri sebebiyle fiili irtibat bulunmayan sanıkların dosyaları da Ceza Usul Hukuku ve Yargılama ekonomisi kurallarınca birleştirilerek görülmesinde bir sakınca bugüne kadar görülmemiştir. 1980 li yıllara gidildiğinde PKK örgütü, 1990 lı yıllarda Hizbullah Örgütü ve şimdi de KCK örgütü, Ergenekon Örgütü ve Balyoz davalarında uygulanan metot hep böyledir. Mühim olanın AYNI ÖRGÜTÜN EYLEMLERİ ÇERÇEVESİNDE faaliyetlerin icra edilmesi, aynı dosyada yargılanan sanıkların FİİLİ İÇTİMANIN YANINDA FİKRİ İÇTİMA içerisinde bulunup bulunmadıklarının belirlenmesidir.

Aynı dosyada yargılanan sanıkların eylemleri Fiili İçtima kapsamında olmasa bile, eğer Fikri İçtima kapsamına girecek durumda ise, behemehal sanıkların aynı dosya kapsamına alınarak yargılamanın sürdürülmesi, usul ekonomisinin de en önemli özelliklerindendir.

17 Aralık 2013 sürecinin başlamasından önce yapılan ihbarın ciddi olduğu belirlenince, soruşturma Savcılarının isteği, Mahkemenin kararı uyarınca, Kolluk güçleri tarafından bu kişilerin yasal dinlemeye alındığı kanısı var. Zaten şimdiye kadar kimse Rıza ZARAP dosyası ile ilgili olarak yasa dışı bir dinlemeden söz etmedi. Bu kadar hay huy içerisinde de olsa bu şahıs ile ilgili dinlemelerin yasa dışı olduğu iddiası ortaya atılsa idi, herhalde duyardık.

Ömer’in sorusunun biraz açılımına gelince; bu olayda suyun başındaki kişinin Rıza Zerap olduğu ifade ediliyor. Rıza Zerap’ın yasa dışı ilişkiler içerisinde olduğu Bakanların veya çocuklarının gerçekleştirilen eylemler bakımından biri birleri ile fiili irtibatı/illiyeti/ olmasa da, işlendiği iddia edilen Rüşvet Almak, Rüşvet Vermek, Kamu Görevlisinin Rüşvet Karşılığında Görev Suistimali gibi eylemlerde FİKRİ İÇTİMA vardır ve bu durumda Rıza Zerap Örgüt Başı konumundadır. Zaten o nedenle değil mi ki, Abdullah Öcalan’ın da sanık olarak yargılandığı Diyarbakır’daki 576 kişilik ilk PKK dosyası tek bir dosyada görüldü ve neticelendirildi.

25 Aralık operasyonunun da kimi iş adamları ile ilgili olduğu ve bunlardan bazılarının peyder pey ifade vermeye çağrıldıkları biliniyor. Bu dosya hakkında henüz çoğu insan gibi biz de bir şey bilmiyoruz.

Fakat 17 Aralık Operasyonu ile ilgili olarak bulundukları görevlerden alınan Savcıların yerine atanan yeni Savcılar bir iddianame hazırladılar ve Mahkemeye gönderdiler. O aşamada ortaya yeni bir takım bilgiler ortaya çıktı ve güya eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a RIZA ZERAP tarafından 53 Milyon Dolar paranın Halk Bankası üzerinden gönderildiği ifade edildi. Yani bu tür bilgiler basına dekontları ile yansıdı.

Kendisine dava açılan Mahkemenin, İddianamede bir takım usuli eksiklikler olduğunu ve bu sebeple iddianameyi Savcılığa iade ettiğini öğrendik. Eksiklikler giderilip dosya yeniden Mahkemesine intikal ettiğinde, belki de hiç tahmin etmeyeceğimiz ve şimdiye kadar bilmediğimiz yeni bir takım bilgilere ulaşacağız.

Hukuk böyle bir şeydir. Onun hastası dosyadır. Dosya açılıp deliller dökülünce, yarım ağrı kesicinin acıyı dindirmediğini, bir bile fazla iken, bir buçuğa çıkarma mecburiyeti olduğunu çoğu zaman gördüm.

Tabii arkasından 25 Aralık Operasyonun dosyası bir şekilde Mahkemesine gönderilecektir. Davanın hiç açılmayarak Savcılık tarafından takipsizlik kararı da verilmesi muhtemeldir. Bu tür davalar siyasi niteliği ağır basan davalardır. Hukukun gereğini yapsanız bir türlü, yapmasanız bin türlü sıkıntı ile karşılaşmanız ihtimal dahilindedir.

Bu temeli niye attım biliyormusunuz?

Yukarıda 2013 ün sonu ve 2014 ün başına damga vuran hala yıpratıcı etkisi devam eden soruşturmaları yapan Savcılar, Emniyet görevlileri, dinleme kararı veren Hakimler, TİB te çalışanlar görevden alındılar ve bunların Paralel yapı ile birlikte hareket ettikleri, hatta paralel yapının başı oldukları söylendi. Ve eğer karşı bir operasyon başlayacak ise öncelikle bunlar hakkında işlem yapılması sağlanacak gibi görünüyor.

Diyeceğim o ki, dananın kuyruğunun işte o zaman kopmasından endişe ediyorum. Bizler insanız ve hepimizin gerek kendimizi, gerek ailemizi, gerek haysiyet ve şerefimizi korumak gibi doğuştan gelen, vazgeçilmez, terk edilmez özelliklerimiz var.

Haklarında işlem yapılacak kişiler şu anda gizli olan dosyalardaki bilgilerin özellikli olanlarını yanlarında götürmüş olup ta, haklarında işlem yapılacağı sırada bunları fahş ederlerse ve bu bilgiler çarşaf çarşaf basın yayın organlarında ortalığa dökülür ise, dimyata pirince gidilir iken evdeki bulgurdan olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaz mıyız?

O zaman hepimiz yeniden şeytan çarpmışa dönmez miyiz?