FİKRİ TAKİP BU MUDUR?

Kemal Kılıçdaroğlu gurup toplantısında,

“Tarih 12 Şubat 2007. Kapıkule’de bir TIR yakalanır. 202 kilogram eroin bulunur. Rakam büyük çıkınca olay araştırılıyor. Kapalı çarşıda döviz bürosuyla bağlantısı olduğu saptanıyor. Yargıca müracaat ediliyor ve ‘Kimdir bu insanlar, araştıralım’ deniliyor. Dinleme kayıtlarına başlanıyor. 17 Aralık sürecinin başlangıcı budur. Bakanlar çıkıyor, bakanların çocukları, bazı bürokratlar çıkıyor. Sonra 18 Nisan 2013’te olayı MİT de fark ediyor. Döviz bürosunu çalıştıran İranlı işadamı. MİT olayının hükümete ulaştığını görüyor. 18 Nisan 2013’te Erdoğan’ın önüne 3 sayfalık rapor koyuyor. Sonuç bölümünde, Zarrab’ın, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve İçişleri Bakanı Muammer Güler ile mevcut ilişkisinin ortaya çıkmasının hükümet aleyhine kullanılabileceği değerlendirilmiş. Aralık ayına kadar ‘tık’ yok ama olaylar izleniyor.” Açıklamasını yapıyor, sonra elindeki bir takım kağıtları savurarak, bakın işte belgeleri burada diyor.

Ya ne garip ülke burası böyle, anlamak mümkün değil.

Şimdi teker teker o beyanın şerhine geçelim. Her bir cümlenin ne anlama geldiğinin izahını yapmaya çalışalım. Hani Demirel’in dediği gibi “öyle alan da kaçan mı” yok, olmaz.

Kılıçdaroğlunun beyanına göre 17 aralık operasyonunun başlangıcı 12. Şubat.2007 tarihi imiş. Bu tarihte Kapıkule sınır kapısında 202 kilogram Eroin bulunmuş, rakamın büyüklüğü Emniyet yetkililerini harekete geçirmiş, araştırmalar sonucunda yurt dışına Eroin sevkiyatı Kapalı Çarşıda Döviz işi yapan birisi ile bağlantısı olduğu tespit edilmiş, Hakime gidilmiş dinleme kararı alınmış, açıktan söylemiyor ama, güya işin Reza Zerap(Rıza Sarraf) a ulaştığı tespit edilmiş, Rıza dinlenir iken, dün haklarında Soruşturma Komisyonu kurulması kararlaştırılan dört bakana ve çocuklarına ulaşılmış.

Şimdi burada biraz duralım ve bazı sorular soralım. 2013 yılı 17 Aralık Operasyonuna bizi götüren sürece, 2007 yılında Kapıkule de bir TIR içerisinde yakalanan 202 kilogram Eroinin sebep olduğu ifade edildi. Peki o yakalanan 202 kilogram Eroin kime aitmiş, sanıkları kimler, o dava ne oldu, söz konusu davada kimler hakkında ne tür isnatlar yapıldı, kimler yargılandı, dava o günden bugüne elde kalmayacağına göre, yargılama sonucunda ne tür bir karar verildi. Ceza alanlar kimler, o kişilerin Rıza Zerap ile ilgisi ne? Eroin Rıza Sarrafa ait ise niye o dışarıda. Söz konusu davada sanıklardan birisi Rıza Sarraf idi de beraat mi etti, yoksa, Rıza hakkında hiçbir dava açılmadı mı? Sayın Kılıçdaroğlu yapmış olduğu gurup toplantısında bu konulara ilişkin hiçbir açıklama getirmiyor.

Ancak görünen o ki, RIZA SARRAFIN söz konusu kuyumcu dükkanı ile irtibatı tespit edilmiş ve o sebeple dinlemeye alınmış ve bu dinleme 17 Aralık Operasyonuna kadar devam etmiş. Yine ilgilileri için söyleyeyim, Mahkemeler gizli dinlemelere en fazla 3 er aylık aralarla izin veriyor.

17 Aralık 2013 operasyonuna kadar aradan 6 sene gibi uzun bir zaman geçmiş olması söz konusu olduğundan, yargı kurumundan asgari 27 defa dinleme kararı vermesi istenmiştir. Bu durumda Rıza Sarrafın bu 6 yıllık süreçte dinleme kayıtları(hukuki deyimi ile telefon dinleme tapeleri) en azından 7-8 klasörü bulmuştur.

Eroin işi Rıza Sarraf la irtibat içerisinde olduğu söylenen kapalı çarşıdaki kuyumcu dükkanına dayanıyor ise, bu kadar dinlemeden sonra neden Rıza hakkında o konuda bir dava yok anlayabilmiş değiliz. Ha bir de tüm toplum nazarında en pis işlerden birisi kabul edilen Eroin işinden, gelip gidip kimi Bakanların ve çocuklarının dinleme tapelerine ulaştığını ifade etmek, hem Bakanları, hem onların çocuklarını ve hem de 17 aralık operasyonunda rüşvet verme suçlaması getirilen Rıza Sarraf’ı zan altında bırakmak anlamına gelmektedir. KILIÇDAROĞLUNUN insanları ikna edecek tek bir delil ibraz etmeden konuyu bu biçimi ile ifade etmesi ne hukuki ve ne de etik kurallara uygundur.

Eskiler çamur at izi kalsın derlerdi. Yani kendisine çamur atılan(iftira edilen) kişi bataklık içerisinde değilse, attığınız çamurda debelenmese bile, bunun oluşturduğu iz bir şekilde yapışır kalır. Siz Ana Muhalefet Partisi liderisiniz, elinizin altında bir sürü imkan ve milyonlarca size oy veren her kesimden tanıdığınız, bildiğeiniz insan var. En azından söz konusu Eroin davası ile ilgili olarak İstanbul Milletvekillerinizden hukukçu birisini görevlendirirsiniz, mesela Sezgin Tanrıkulu, Mahkemeye gider, ilgili Savcı ve Hakimle görüşür, dosya hakkında aydınlatıcı bilgi alır, getirir size verir, siz de o bilgiyi tepe tepe kullanırsınız. Ama bunları yapmadan toplumda itibarları kendilerine tahmil edilen görevleri sebebiyle pik yapan insanlar ve çocukları hakkında ilzam edici açıklamalar yapmak, bence doğru değil.

Kılıçdaroğlu , 18 Nisan 2013 tarihinde Milli İstihbarat Teşkilatının(MİT) bakanların ve çocuklarının Rıza Sarraf ile akçeli işlere girdiklerine dair bir raporu iki de bir de elinde sallayıp duruyor ve söz konusu Raporun MİT tarafından Sayın Başbakana sunulduğunu ifade ediyor. Ama bu raporu kamuoyu ile paylaşmıyor. Rapor tüm içeriği ile kamuoyu ile paylaşılmadığı için, o tarihte Sayın Başbakana gerçekten böyle bir rapor sunulup sunulmadığını bilmiyoruz. Rapor kamuoyu ile paylaşılsa idi, bizler gerçekten MİT in oldukça netameli bir konu olduğu anlaşılan Rıza Sarraf olayını Sayın Başbakana arzettiğini bilmiş olacaktık. Kılıçdaroğlu bunu yapmıyor ve böylece insanları zihni biri teşevvüşe sürüklüyor. MİT teşkilatı yeri geldiğinde her gün Sayın Başbakana istihbari

bilgiler verir. Ya 18 Nisan 2013 tarihinde sunulan rapor Rıza Olayı ile ilgili değilse.

Kimileri de şöyle söylüyor. Kılıçdaoğlu MİT RAPORUNU olduğu gibi kamuoyu ile paylaşır ise suç işlemiş olur. O böyle yapmıyor, sadece bilgisini veriyor, aksinin ispatını ilgililerine bırakıyor. Onlardan da bu konuya ilişkin bir yalanlama gelmeyince, rapor doğru gibi anlaşılıyor. Ve diyorlar ki, Kılıçdaroğlu aslında 18 Nisan Raporunun yalanlanmasını istiyor ki, ardından hakkında açılacak her türlü davayı göz önüne alarak raporun aslını kamuoyuna sunsun ve hükümeti zor durumda bıraksın.

Fikri takip dedim ama burası nasıl da zor bir ülke. Alın size kısmi bir fikri takip. İnsan ne kadar yoruluyor değil mi?