HAYIRLI/UĞURLU/OLSUN

Sayın Başbakan girmiş olduğu 6. Seçimi de kazandı.

Bir faniye zor nasip olacak bir galibiyet.

Şimdi bunu herkesin hazmetmesi lazım.

Çeşitli söylemlerle başarının gölgelenmesine yönelik çabalar, toplum tarafından hiç de hoş karşılanmaz. O açıdan bundan böyle konu hakkında yorum yapacak olanların, şöyle olsaydı böyle olurdu, böyle olsaydı şöyle olurdu gibi söylemlerden kesinlikle vazgeçmesi lazım.

Herkes eteğindeki taşı dökmüş, elinden geleni yapmış, sonunda da kazanan Sayın Başbakan olmuştur.

Neden Sayın Başbakan diyorum? Sebebi şu: muhalifler bu seçimi bütünü ile Başbakanın üzerine yıktı, onunla ilgili bir takım söylentileri piyasaya sürdü, O da madem öyle, işte böyle diyerek, yerel seçimi bir referandum havasına soktu. Millet söz konusu referandumda, muhalifleri değil de, Başbakanı tercih etti.

Hiç kuşkusuz bu sonuçların gerek Türkiye’de, gerek bölgede ve gerekse dünya siyasi gelişmelerinde önemli rolü olacaktır.

Bir kere uzun zamandan beri Türkiye ile olan ilişkilerinde sıkıntı yaşandığı bilinen ABD ile yeni bir sayfa açmanın yolları göründü. ABD nin bu seçimleri nasıl algıladığı yakın zamanda ortaya koyacağı tavır ile belli olacaktır.

Ben söz konusu tavrın yeni bir iş birliğine Türkiye’yi götüreceğini tahmin ediyorum. Ancak bu işbirliğinin kişi hak ve

hürriyetlerini zedelemek yönünde gelişmesini kimse beklememelidir.

Bu seçimler 4 ay sonra yapacağımız Cumhurbaşkanlığı seçiminin de kesin bir şekilde alt yapısının oluşmasını sağladı.

Tüm siyasi partiler ve onun yanında muhalefet edenler birleşse de Sayın Başbakanın Cumhurbaşkanlığının yolunu kesmeye güçleri yetmeyecektir. Tabii burası Türkiye, her an her şey olabilir diyenlerin çok bol olduğu bir ülke söylemini şimdilik bir tarafa bırakmanın zamanıdır.

Ben dünkü yazımı Cumartesi günü yazmıştım. Ve o yazıda Allahım Sayın Başbakana bir balkon konuşması daha yaptır diye bitirmiştim.

Tabii son cümle öncesinde seçimleri Sayın Başbakanın kazanacağını, Balkona çıkıp herkesi kucakladığını, seçimlerin geride kaldığını, 76 Milyonun Başbakanı olmaya devam edeceğini, varsa hataları bağışlayacağını, kendilerinin de kimi söylemlerinden ötürü sıkıntı çekenler oldu ise, bundan üzüntü duyduğunu izah edeceğini, serbest piyasa ekonomisinin kurallarından vazgeçilmeyeceğini, yasaklar, yoksulluk, yolsuzlukların eskiden olduğu gibi üzerine üzerine gidileceğini, AB liğine katılım sürecinde eskisinden daha fazla gayret içerisinde olacaklarını beyan edeceğini söylemiştim.

Evet Sayın Başbakan bir Balkon konuşması yaptı, kendisine sövenler olsa da bunları bağışladığını ifade etti. Ancak eski konuşmalarına göre yine kimilerinin inlerine falan gireceğini söyledi ki, bu bir anlamda seçim öncesindeki savaşı devam ettirmede kararlı olduğunun ifadesi idi. Bu beyan savaşa girdim, ama, hala meydandan çekilmiş değilim anlamına geliyordu.

İçimden geçeni söyleyeyim, keşke geçmişin üzerine bütünü ile sünger çekileceği beyanları öne çıksaydı.

Savaş kötü bir şeydir.

En kötü barış, en iyi savaştan daha iyidir. Barış kötü de olsa bundan böyle kimse daha fazla zarar görmeyeceği anlamına gelir. Ancak savaş devam ederse taraflardan bahsediyoruz demektir. Ben “savaşsa savaş, bizim elimiz armut toplamıyor ya” denilmesinden ve seçim sürecinde yaşamış olduğumuz travmatik ortamdan bir türlü kurtulamayacağımızın endişesini taşıyorum.

Pek tabii tevazu kazanana yakışır. Bir kelamı kibarda “tevazü ayni rifattir, anan çün suni Yezdan Kakuli,balayı seri çeşmi izzet etmiştir-Tevazu(alçak gönüllülük) bir nevi yüceliktir. O yüzden insanı yaratan Allah, bir tutam saçı, iki nur gibi gözün üstünde yaratmış, yani nur gibi gözler bir tutam saçın altında kalmayı tercih etmiştir”

Tevazu ile ilgili güzel sözler var

Tevazu, kul olduğunu bilip Rabbi’nin mülkünde edeple yaşamaktır.

Tevazu, Hakk’ın sevdiğini sevmek, sevmediğini terk etmektir.

Tevazu, Hakk’ın kullarına Hak için muhabbet ve hizmet etmektir.

Tevazu, Haktan gelen her şeye gönül hoşluğu ile boyun eğip teslim olmaktır.

Hadis-i şerifte şöyle buyuluyor: “Kim Allah için tevazu gösterirse, Allah onu yüceltir. Kim de kendini beğenip kibir gösterirse, Allah onu alçaltır” (Müslim, Tirmizî, Dârimî)

Yarından itibaren ülke kendi gerçek gündemine mi dönecek, yoksa daha şiddetli tartışmaların yaşandığı bir sürecemi sürükleneceğiz, bilmiyorum. Başta Deniz Baykal kaseti ve yargıya görüşülme sırası bekleyen diğer dosyalar, yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı çerçevesinde gündemdeki yerlerini alacak mı, göreceğiz.

Bundan böyle en büyük tartışmalar bu alanda yaşanır iken, ümit ederim ki, seçim dönemindeki sertlik bir daha kendisini göstermez. Vallahi takatimiz yok.