IŞİD KONUSUNDA BİR ÇEŞİTLEME

Önceleri isimlerini Irak-Şam İslam Devleti olarak koymuşlardı. Daha sonra iyiden iyiye mesafe alınca, yani her girdikleri yer kendilerine adeta altın tepsi içerisinde sunulunca; bizim Tevfik Fikret’in dediği gibi “vatanım ruyi zemin, milletim nevi beşer- her yer benim toprağım, bütün insanlar da benim vatandaşım” fikrine yaktın hale geldiler ve bu defa isimlerini İslam Devleti olarak değiştirdiler. İslam ülkeleri liderlerine “gelin İslam Devleti Halifesine” biat edin dediler. Hatta eğer onlardan sadır oldu ise “GÜN GELECEK KABEYİ YERLE BİR EDECEĞİZ, ÇÜNKÜ RABBE İNANIŞIN ARACISI OLMAZ, İSLAM GELMEDEN DE KABE VARDI VE İÇERİSİNDE BULUNUN LAT, MENAT, HUBBEL, UZZA, NESR GİBİ PUTLARA İNSANLAR TAPIYORDU, ŞİMDİ DE HAC ADI ALTINDA BUNA BENZER AYİNLER YAPILIYOR, BU KABUL EDİLEMEZ, KABEYİ YIKACAK, İSLAMI YENİDEN İNŞA EDECEĞİZ” gibi absürd sözler sarf ettiler.

Bakara surei celilesinin 197-198-199 ve 200 ncü ayetlerini görmezden geldiler. Ben sadece 197. Ayetin manasını vereyim, geri kalan ayetlerin manasını siz Kur’anı Kerimi açarak okuyun. Böylece Kur’an Arkadaşlığı oluşsun aranızda. “Hac ayları bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur. (Ahiret için) azık toplayın, kuşkusuz azığın en hayırlısı takva(Allah’a karşı gelmekten sakınmak) dır. Ey akıl sahipleri bana karşı gelmekten sakının”

İnsan fıtratı itibariyle dokunmayı sever. Dokununca var olduğuna inancı artar. O’nu yaratan Yüce Allah bu sebeple, göndermiş olduğu dinlerin hemen bütününde kimi sembollere yer vermiştir. İslamın beş şartının sembolleri vardır ve biz bu sembolleri hayatımıza uygulamakla Allah’a karşı sorumluluklarımızı yerine getiririz. Bu semboller hayatımıza, iman ve inanışımıza çok büyük kolaylıklar sağlar. Mesela günümüz dünyasında çok katlı evlerin yapılması bir zaruret haline geldi. O nedenle önceleri merdivenle çıkılan evlerimizde asansörler var. Şimdi birisi kalksa dese ki, ben 10 katlı binamızın 9 ncu katındaki evimin balkonuna ip bağlayarak tırmanacağım ve öyle evime gireceğim dese, divanelik yapmış olur değil mi?

İnsanlar ona döner ya kardeşim bak asansör var, ona bin çık, sen de rahat et, çevren de huzursuz olmasın, olmadı merdivenle çık, iple eve tırmanmandan çok daha iyidir dese, bu selim aklı dinlemeyen o kişinin deli olduğuna hükmedilir. Akıl onun bu yaptığını kabul etmez. Aynen öyle de,

dinlerin Allah’a götüren yolları olmasa idi, insanlar akla hayale gelmedik divanelikler yapardı. Yol yöntem bilmeyen insanlar hangi çılgın davranışlarla bir yöneliş ararlardı bilinmez. İlahi vahiyden nasibini almamış kimi Afrika ve Güney Amerika Amazon ormanlarındaki insanların fıtratlarındaki inanış sebebiyle bilgiye dayalı olmayan dini ritüelleri, ölüleri ile birlikte yaşama, dağların yamacına ölen yakınını olduğu gibi bırakma, onları süsleme eylemleri bu düşüncenin önemli örnekleridir.

Demek istiyorum ki, kimse İnsanı onu yaratan Allah kadar bilmez, bilemez. O’nun dediklerini ne bir eksik ve ne de bir fazla yapmamak gerekir. Allah’ın istediğinden daha çoğunu yapmaya kalkışmak, insanı sonu gelmez badirelere sürükler, bu defa insan altından kalkamayacağı sorumluluklarla kendisini baş başa bırakır.

Yani bir cümle ile olayı özetleyecek olur isek, hiç kimsenin Cenabı Allah’a din öğretmeye hakkı yoktur.

IŞİD’in yaptıklarının sosyokültürel, bölgesel, dini ve ictimai/evrensel/ yönleri var.

Sosyokültürel açıdan IŞİD bir isyan hareketidir. Çünkü onlar bir başka kültür, bir başka inanış, bir başka “kast” sistemi geldi başımıza oturdu. Her açıdan bize köle muamelesi yapıyor. Onun yerli uşakları, milletin malının çalınmasını göz yumuyor, zenginliklerimiz onlara iş/aş, bize silah olarak geri dönüyor. Bu köle düzenini ortadan kaldırmak için, neyimiz var, neyimiz yok ortaya koyacağız. Çektiğimiz acıların nasıl bir şey olduğunu, onların evlatlarının televizyonlar önünde başlarını keserek göstereceğiz. Evet biliyoruz, onlar yeni yepyeni silahları ile bize saldıracaklar, ama biz de elimizde bulunan onların çocuklarının kafasını uçuracağız, bu işin sonu yok, kimseye yararı da yok, o halde herkes bildiği yoldan devam etsin.

IŞİD çilerin bölgeye bakışları, dini yönelimleri, dünya ilişkileri hep bir protest anlayış içerisinde yoluna devam ediyor. Eğer onların fikri ise, Kabeyi yıkmak v.s gibi absürd düşüncelerin haricindeki eylemlerine bakıldığında; bunların El kaideden, En Nusradan, Esed’den, Saddam’dan, başta ABD olmak üzere batının bölgeye yaptıklarından hiçbir farkı yok. ABD nin Irak işgali ve sonrasında yaptıkları, Pandoranın kapağının açılmasına sebebiyet verdi. Epimetheus Pandora’ya evlilik hediyesi olarak açılmaması koşulu ile bir vazo vermişti. Günler sonra Pandora merakla kendisine verilen vazonun kapağını açtı ve hırs, ihtiras, zulüm, kötülüklerin evnvai çeşidi insanlık arasında yayıldı. Pandora, olanları görünce kapağı

kapattı. Fakat olan olmuştu. Bunun gibi ABD Irak’ı işgal etmekle bölgede her türlü kötülüğün kapağının açılmasına sebebiyet verdi. Şimdi o yaptıklarını, maalesef masum evlatlarının canları ile ödüyor.

Gallerde NATO zirvesi yapıldı. IŞİD in elemlerinden canı yanan başta ABD olmak üzere Nato ülkeleri bunlara daha çok nasıl ders verileceğinin hesabını yapmaya başladılar. Türkiye’yi da yanlarında görmek istiyorlar. ABD başkan yardımcısı Joe Biden, onlardan korkmayacağız ve onları cehennemin kapısına kadar kovalayacağız dedi. Anlaşılıyor ki, yakında bölgede karadan olmasa da havadan “şenlik” görüntülerine şahit olacağız. Saddam için de böyle söylenmiş ve alınan kararlar bir bir uygulamaya konulmuştu. Irak askerlerinin çırıl çıplak soyulduğuna, bunların boyunlarına tasma takılarak yerlerde ABD li bayan askerler tarafında süründürülmelerine şahit olduk. Peki bu neyi çözdü. Geldiğimiz nokta ortada.

Biliyorum hepinizin tansiyonu yükseldi. Lütfen serinkanlı olun. İşgal edilen yer ABD. işgalciler bu ülkenin her şeyini payimal etmişler, ayaklar altına almışlar. Kalanlar guruplara ayrılmış, herkes kendince işgali sonlandırmayı, bölgeye hakim olmayı arzu ediyor ve guruplar oluşturmuşlar. Kimse bize karışmasın, kendi yolumuzu kendimiz çizelim diyorsa, ülkeyi işgal edenler, hayır sen bunu yapamazsın, her türlü eylemle yolunu keseceğim derse, işgal altındakilerin yapmayacağı çılgınlık olur mu? Bu insanlardan, masum insanları olsun keserken, ellerini vicdanlarına koymak gibi bir Ali Cenaplık beklenir mi?

Türkiye demiştim, evet Türkiye bu konuda şimdiye kadar serinkanlı davrandı. Suriye meselesinde olduğu gibi olaya sellemehusselam dalmadı. Işid’in elinde 49 rehinemiz/esirimiz/ var. Öyle olmasa idi bile, bizim bu işlere bulaşmamız gerektiğini kimse izah edemez. Suriye meselesine bir girdik, ülke sallanıp duruyor. Evet Türkiye bu meseleden ötürü gerçek anlamda her gün korkunç şekilde sallanıyor. Ülkemizde bir milyonu aşkın göçmen var. 900 kilometreyi aşkın sınır boyu yanıp duruyor. İşin daha nerelere varacağı belli değil.

15 aydan beri Türkiye Başbakanı ile görüşmeyen Obama, evlatlarının boynuna hançer saplanınca, döndü konuştu ve şimdi yardım talep ediyor. Evet keşke Türkiye “BARIŞ” yolu ile bu sorunu çözebilecek durumda olsa. Keşke değil masum insanların vahşice boyunların hançerlenmesini, kıllarına dokunulmasına fırsat vermeyecek bir sihirli değnek elinde olsa. Görüyorsunuz işte, kurtulmak, belaya bulaşmaktan daha zor.