KÂFİRÛN SURESİ

“Kul ya eyyuhel kafiruvne. La A’buduma ta’buduvn. Vela Entum Abiduvne ma a’bud. Vela ena Abidun Ma Abedtum, Vela Entum Abiduvne Ma A’bud. Lekum diynukum veliye diyn- O kafirlere de ki ben sizin ibadet ettiğinize ibadet etmem. Ve siz de benim ibadet ettiğime ibadet edecek değilsiniz. Ve (yine) ben sizin ibadet ettiğinize ibadet etmem. Ve(yine) siz de benim ibadet ettiğime ibadet edecek değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim bana”

Bir ültimatom gibi indirilmiş olan bu sure, her şeyi çok güzel izah ediyor.

Bu surenin nüzul sebebi, kafirler Peygamberimiz efendimize geldiler ve Ey Muhammed gel bir sene sen bizim putlarımıza ibadet et, bir sene de biz senin Rabbine ibadet edelim. Eğer sen bizim putlarımıza yapmış olduğun ibadet sırasında bir hayra ulaşır isen, sen bize tabi olursun, yok eğer biz senin Rabbine ibadet ettiğimizde bir hayır görür isek biz sana tabi oluruz, böylece aramızdaki kargaşa da ortadan kalkar dediler.

Aslında Mekkeli Müşrikler bunun gibi daha birçok girişimde bulundular Peygamberimizi yolundan çevirmek için.

Hani hepinizin bildiği üzere Müşriklerin ileri gelenleri toplandılar ve Muhammede(s.a.s) gidelim bizim putlarımızdan ne istiyor, neden atalarımızın dininden bizleri çevirmek istiyor, şimdiye kadar böyle bir şey yoktu. Bizler bütün Mekkeliler ve putlarımıza tapmak için çevreden gelen insanlarla sorunsuz bir şekilde yaşayıp gidiyorduk. Neden bizim putlarımızı/ilahlarımızı/ inkar ediyor, bundan vazgeçmesini ve karşılığında ne istediğini soralım. Eğer Mekke’nin emiri olmak istiyor ise bunu ona verelim, ona mal ve mülk teklifinde bulunalım ve Mekke’nin en güzel kızlarını ona eş olarak verelim, bu işten vazgeçsin dediler.

Evet Mekkeli putperest müşrikler, Ebu Cehil eşliğinde Peygambere geldiler, konuşmalarını, bu konuşmalar sonrasında aldıkları kararları ve tekliflerini ona takdim ettiler. Peygamberlik sevdasından vazgeçmesini, putları inkarı bırakmasını teklif ettiler.

Peygamberimiz Efendimiz onları büyük bir sükunetle dinledikten sonra verdiği cevabı çok meşhurdur.

Allah’a(c.c) yemin ederim ki, Mekkenin bütün malını mülkünü ayağıma serseniz, Mekke’nin en güzel kızlarını bana eş olarak verseniz ve beni başınıza geçirip emir yapsanız, hatta güneşi sağ elime, ayı sol elime verseniz, Vallahi davamdan vazgeçmem” demişti.

Davanın büyüklüğünü kavrayan Mekkeli müşrikler/kafirler/ kös kös önlerine bakarak çekip gitmişlerdi.

Hz.Peygamber(s.a.s) bir gün olsun davasından vazgeçmedi. Çünkü O ebedler ötesine Rabbinin izni ile talip olmuş, Ümmetini de o yöne sevketmede bir an olsun terahi göstermeyeceğini beyan etmişti.

O gün bu gün değişen bir şey yok. Kur’anı yalanlayanlar, onun hükümleri ile alay edenler esfeli safilini boyladılar. Ama Kur’an terü taze bir şekilde, yani sanki bugün inmiş gibi hükmünü icra ediyor. Zaten Kur’anın mu’ciz bir kelam olmasının en temel espirisi budur. O her zaman canlı ve bugün inmiş gibi dipdiridir. Onu aciz bırakmak isteyen çok ahmak gafiller çıkmıştır. Ama bunların tümü üretmiş oldukları pisliklerinde yuvarlanıp gitmişler, adlarını sanları bir daha kimse ağzına almamıştır.

Rum Suresi 10.Ayetinde “sonra Allah’ın ayetlerini yalanladıkları ve onlarla ALAY ettikleri için, fenalık işleyenlerin sonu ne kötü oldu” diyor.

Bir başka ayeti Kerimede “Ve iza lequlluziyne Amenuv, qaluv Amenna ve İza Xelev ila Şeyatiynihim qaluv inna meakum. İnnema nahmu mustehsiuvn- Ve (onlar) iman edenlerle mülaki olduklarında/karşılaştıklarında/ biz de sizin gibi iman ettik derler. Ancak sizden ayrılıp da şeytanlarının yanlarına ulaştıklarında, hiç kuşkunuz olmasın biz sizinle beraberiz, biz onlarla alay edip duruyoruz” derler.

Ve humeze Suresi “Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işareti ile alay eden her kişinin vay haline. O, malın kendisini ebedileştireceğini sanır. Hayır Yeminler olsun ki, o Hutameye atılacaktır. Hutamenin ne olduğunu sen ne bileceksin? O, Allah’ın yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir. Şüphesiz uzatılmış, direkler arasında(bağlı oldukları halde) ateş onların üzerine kapatılacaktır.

Mal, mülk, makam, mevkinin sağlamış olduğu üste çıkma, üstünlük elde etme fenomeni, şımarıklığın pik yapmasına sebep olmuş, Kafiruvn suresinin bir ayeti ile istihza ederek/dalga geçerek/ konuşmalarını sürdürüyorlar. Asker kaçkınından, pavyon badigardından başka ne beklenir. Bari bu günlerde ortaya çıkıp bir provokasyona sebep olmasalar.