Kıymetli Madenlerin “Sarrafı” Olur

“3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-g maddesi uyarınca (dahilde ve ithalde) külçe altın ve külçe gümüş teslimleri katma değer vergisinden müstesnadır. Ancak altın ve gümüşten mamul veya altın ve gümüş ihtiva eden ziynet eşyaları ile sikke altın ve gümüşlerin teslim ve ithali genel oranda (%18) katma değer vergisine tabi olup, aynı Kanunun 23 üncü maddesine göre söz konusu mamullerin teslim ve ithalinde matrah, külçe altın ve külçe gümüş bedeli düşüldükten sonra kalan tutardır.

Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi ile Maliye Bakanlığı, mükellef ve meslek grupları itibariyle muhasebe usul ve esaslarını tespit etmeye, bu Kanuna göre tutulmakta olan defter ve belgeler ile bunlara ilaveten tutulmasını veya düzenlenmesini uygun gördüğü defter ve belgelerin mahiyet, şekil ve ihtiva etmesi zorunlu bilgileri belirlemeye ve bunlarda değişiklik yapmaya yetkili kılınmıştır.

Anılan hükmün M aliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karara İlişkin 2006-32/32 No.lu Tebliğ ile kendilerine kıymetli maden alım/satım yapma yetkisi verilen yetkili müesseselere; 1/3/2008 tarihinden geçerli olmak üzere, kıymetli maden alımında "Kıymetli Maden Alım Belgesi", satımında da "Kıymetli Maden Satım Belgesi" düzenleme zorunluluğu getirilmiş ve bu belgelerin Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmesi gereken belgeler kapsamına alınması uygun görülmüştür. Dileyen mükelleflerin anılan tarihten önce de söz konusu belgeleri düzenlemeleri mümkün bulunmaktadır.

Birer örneği Tebliğ ekinde bulunan (EK: 1, 2) Kıymetli Maden Alım/Satım Belgelerinde; düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası, belgeyi düzenleyen yetkili müessesenin iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve vergi kimlik numarası, kıymetli madeni alan/satan kişinin veya kuruluşun adı-soyadı/unvanı ve vergi kimlik numarası, kıymetli madenin cinsi, fiyatı, miktarı, tutarı ve bu tutara isabet eden katma değer vergisinin bulunması zorunludur.

Kıymetli Maden Alım/Satım Belgeleri en az bir asıl bir örnek olarak düzenlenecek ve aslı, kıymetli maden alan ya da satan kişiye verilecektir. Bu belgelerin ikiden fazla örnek olarak düzenlenmesi halinde her birinin kaçıncı örnek olduğu belirtilecektir.”

Yukarıda tırnak içerisindeki bilgileri okudunuz. Hiç şüphe yok, mali işlerden anlamayan insanlar için bu cümlelerin ne anlama geldiğini bilmek öyle kolay değil.

Ben üç beş cümle ile konuyu size izah edeyim.

1- 3065 sayılı Katma Değer Vergisi kanununa göre, gerek yurt içinden teminde ve gerekse ithalat suretiyle yurt dışından getirmelerde Külçe Altın ve Külçe Gümüş teslimleri katma değer vergisinden(KDV) den muaftır.

2- Bu işleri yapanlarla ilgili muhasebe usul ve esaslarını tespit etmeye, ilgili her türlü defter vesairenin nasıl tutulacağını tayin ve tespite Maliye Bakanlığı yetkilidir.

3- Bu işlerle iştigal eden kişi, kurum ve müesseselerin kıymetli maden alımında “KIYMETLİ MADEN ALIM BELGESİ”, satımında ise “KIYMETLİ MADEN SATIM BELGESİ” düzenleme zorunluluğu getirilmiştir.

4- Kıymetli Maden Alım ve Satımı ile ilgili belgelerde, madenlerin alım ve satımı ile ilgili düzenleme tarihi, seri ve sıra numarası, belgeyi düzenleyen yetkil müessesenin iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve vergi kimlik numarası, kıymetli madeni alan/satan kişinin veya kuruluşun ad-soyad/ünvanı ve vergi kimlik numarası, kıymetli madenin cinsi, fiyatı, miktarı,tutarı ve bu tutara isabet eden katma değer vergisinin bulunması zorunludur.

Türkiye’nin hala gündeminde olan İran asıllı Azeri Türk İş Adamı Reza Zerap/Rıza Sarraf ile ilgili yargı süreci devam ettiği ve hakkındaki soruşturmada gizlilik kararı bulunduğu için, bizim fazla bir şey söylememiz gerekmiyor.

Ancak onun yapmış olduğu açıklamalara dayalı olarak bir iki şey söylemek zorunluluğu var.

Rıza Sarraf, yapmış olduğu altın ticareti ile , Türkiye’nin Cari Açığının % 15 ini kendisinin karşıladığını söylüyor. Ülkemize sağladığı katkıdan ötürü kendisini tebrik etmemiz gerekiyor. Allah razı olsun.

Fakat bu ülkenin de bir takım kuralları var. Bunlar yukarıda Bakanlık verilerine göre yapmış olduğumuz kısa açıklamalar. Rıza bey bu kurallara riayet etmiş mi etmemiş mi, bu çok önemli. Mesela 2013 yılı Mayıs ayında Türkiye’nin transit ülke olarak kullanıldığı anlaşılan 1 ton 200 kilogram Altının Dubai üzerinden İran’a sevkiyatı ile ilgili ithal ve ihraç için gerekli izinleri almış mı, Türkiye’nin kasasına o işten ne kadar para girmiş, mesela kurumlar vergisi olarak ne miktarda ödeme yapmış bunun bilinmesi lazım. Geçen gün televizyon kanallarında yapmış olduğu açıklamalarda bu konuya bir izahat getirmedi.

Diğer yandan Rıza bey yaptığı açıklamalarda “bir ben günah keçisi olarak seçildim. Benden başka bu alanda onlarca faaliyet gösteren ve Türkiye’ye bir kuruş vergi vermeyen insan var, neden onların üzerine gidilmedi. Ben bunları isim isim biliyorum dedi. Rıza beyin yaptığı açıklamanın bu kısmı da çok ama çok önemli. Onun sözünü ettiği bu kişi ve kuruluşlar kimlerdir? Maliye Bakanlığının bu konuyu derhal araştırması lazım. Hatta Rıza beyin açkılamalarını ihbar kabul etmemek gerek Maliye Bakanlığı için ve gerekse MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) bakımından suç teşkil eder. Bu kurumlar başlarına bir iş gelmemesi için Rıza beyden gerekli bilgileri derhal almaları gerekir.

Rıza bey yaptığı uzun soluklu açıklamalarında 17 Aralık Operasyonu ile ilgili olarak soruşturmanın gizliliği gereğince, soruşturmada isimleri geçen bakanların konumlarına yönelik açıklamaya yapamayacağını söyledi. Ancak davalar açıldığında, benim bu konularda zerre kadar bir kusurumun olmadığı ortaya çıkacaktır dedi. Rıza beyin bu açıklamasında “ÇOK İNCE” bir aklama var. Yani ben kendimden eminin, hem de çok eminim demekle, olaylarda isimleri geçen Bakanların hiçbir sorumluluğu yok, yani suçsuzdurlar demiş oldu. Rıza bey kendinden gerçekten çok emin ise, bu konuda en

küçük bir suçum yok demiş oluyor. Bu ihtimalde Rüşvet veren yok ise, Rüşvet alan da yoktur noktasına gelmiş olduk.

Tabii bizler hukukçuyuz. Bizim hastamız, gerçek kişilerin olay sebebiyle, çeşitli mahfillerde çekilmiş resmi, ismi, cismini ortaya koyan “görüntüleri” yanında bu kişilerin aşamalarda ağızlarından çıkan ifadeler ve bu ifadeleri teyit eden veya boşa çıkaran bilgi ve belgelerdir. Bu bilgi ve belgelerin anası da “DAVA DOSYA” sıdır.

Dava dosyası Rıza beyi teyit eder ise, bütün bir ülke olarak hepimizin ona şükran borcu var. Bir de beraat eder ise, özür borcumuz arkadan gelecek.

Rıza bey ya bizi makaraya alıyor ise, onu da zaman gösterecek.