OLAĞANÜSTÜ KONGREDEN YENİ HÜKÜMETE

Ak Partinin Olağanüstü birinci kongresine davetli idik. Önce Genel Merkezden aradılar, katılıp katılmayacağımızı sordular. Katılacağımız yönünde beyanda bulununca, bu defa Gurup yönetimi çekmiş olduğu mesajla hazırlanmış olan Kongreye giriş  Onur Üyeliği kartlarımızı imza karşılığında alabileceğimizi bildirdiler.

Gittik imzamızı attık ve kartlarımızı aldık.

Arena Kapalı Spor salonunda biz eksi vekillere ayrılmış olan yere gittiğimizde, birçok arkadaş ile karşılaştık, selamlaştık.

22. dönemden ben, 23. Dönemde Milletvekili seçilen Yüksek İslam Enstitüsünden sınıf arkadaşım Prof Dr Celal Erbay ile isimlerimiz sebebiyle yan yana düşmüşüz.

Ben önce gitmiştim, baktım Celal bey koltuklarda isimlerimizin yazılı olduğu bölüme bakarak yerini belirlemeye çalışıyor. Ben de yanımdaki koltukta onun isminin yazılı olduğu bölümü elim ile kapattım. Geldi geldi, hala beni görmüyor. Koltuktaki elimi kaldırdım, buyur otur dedim. Gördü. Aaaa Allahu ekber ya Cavit ne güzel bir tevafuk, adeta sılai rahim oldu dedi. Biri birimizin hal ve hatırını sorduk. Sınıf arkadaşlarımızı yad ettik. Celal bey de, ben de iki aynı fakülteyi aynı anda okumuştuk.

 

Kongre başladı.

Önce teşkilat Başkanı olan Süleyman Soylu bey bir açılış konuşması yaptı. Konuşmasının özetinde Sayın Başbakan için, bir parti başkanı olmanın ötesinde LİDER tanımlaması yaptı. Evet O’nun bugüne kadar yapmış olduğu icraata bakıldığında, gerçekten LİDER VASIFLARINA SAHİP olduğunu herkes kabul eder.

Fikirlerinde karar kıldıktan sonra ısrarcıdır. Yani kendi yöntemi ile bir konu hakkında istişareler yapmış ve bir kanaat oluşturmuş ise, ondan kolay kolay geri adım atmıyor.

Barış süreci böyle bir şey, dershaneler meselesi yine böyle bir şey.

Son olarak 1 Eylül 2014 günü bilindiği üzere Adli Yılın açılış töreni yapılacak. Bu törenlere şimdiye kadar Cumhurbaşkanları, Başbakanlar hep katıldılar. Ama Sayın Başbakan/12.Cumhurbaşkanı/ Recep Tayyip Erdoğan, verdiği bir mülakat esnasında Barolar Birliği Başkanının bu toplantıya katılması halinde kendisinin o toplantıya iştirak etmeyeceğini beyan etti. Yargıtay Başkanlar kurulu konuyu görüşmek üzere toplandı. Herhalde 70 bin üyesi olan Avukatların yargı içerisindeki konumu sebebiyle Barolar Birliği Başkanının Adli Yılın açılışında katılımına mani bir durum olmadığına Yargıtay Başkanlar Kurulu oy çokluğu ile karar verdi. Ortamı yumuşatmak için Yargıtay Başkanının Sayın Cumhurbaşkanı ile konuşması da çare olmadı ve yıllardan beri ilk defa Yargıtayın açılışında Cumhurbaşkanı bulunmayacak. Çok önemli bir eksiklik, ama yapacak bir şey yok. Liderlik böyle bir şey demek ki.

Neyse 1.Olağanüstü Kongrede bana göre öne çıkan başlıklara baktığımızda; Sayın Cumhurbaşkanının Türkiye’nin işlerine ve özellikle hükümet icraatlarına açıktan olmasa da tam anlamı ile müdahale edeceği ve kendisi ile danışılmadan önemli hiçbir kararın alınamayacağı, önemli hiçbir projenin gündeme sokulmayacağı ortaya çıktı.

Sayın Cumhurbaşkanı Ak Partiyi 5.çocuğu olarak gördüğünü açıkladı. Diğer çocuklarına göre yaşı en küçük, ama sevdası, ama aşkı en büyük bir çocuk…

Niteleme bu olunca, kendisine biçilen parti başkanlığı görevinden öte, liderlik pozisyonu sebebiyle, parti ile ilişkisini kemiyette kestiğini, ancak keyfiyet olarak partinin hep başında olacağı anlaşıldı.

Sayın Başbakan/Cumhurbaşkanı/ Ak Partinin özel konumu sebebiyle, kaderinin Türkiye’nin kaderi ile özdeş olduğunu, partinin göreceği zararın Türkiye’nin zararı olacağını konuşmasında açıkça ifade etti ve her üç muhalefet partisine aynen şunları söyledi:

Ak Parti hükümetleri 77 milyonun hükümetidir; seçimler ve sandık, millet için her zaman takdirini kullanacağı bir vasıtadır. Sokaktan medet umarak, Türkiye düşmanı hainlerle işbirliği yaparak muhalefet yapılamayacağı görülmüştür. Cumhuriyet Halk Partisi kendisini sorgulamalı, tarihiyle yüzleşmeli, parametrelerini artık değiştirmelidir. Terör meselesine bigane kalan, çözüm sürecinin karşısına, ırkçı bir anlayışla adeta duvar gibi dikilen bir Cumhuriyet Halk Partisi Milletle barışamaz dedi ve CHP nin Cumhurbaşkanlığı yemin törenine katılmama kararını şiddetli eleştiriye tabi tuttu.

Başbakan MHP sinin de vizyonsuzluk ve projesizlikle suçladı. Türkiyenin hiçbir meselesine eğilmediğini, şehit cenazelerinin gelişini istimrar ettiğini, terörün varlığını adeta kendi varlığına endekslemiş olduğunu açıkladı.

Başbakan HDP için de tıpkı MHP gibi teröre sırtını dayayarak varlık gösteren bir parti olduğunu,bağımsız, hür, demokratik siyaset yerine, silahların vesayetinde siyaseti tercih etmiş ve bundan kurtulamamıştır, çocukları dağa giden veya dağa kaçırılan annelerin Diyarbakır’daki feryadına HDP lilerin kulak tıkadığını, onları tahkir ettiğini, sadece kan siyaseti yaptığını söyledi.

Sayın Başbakan Paralel yapı diye nitelendirdiği Cemaat/Camia/ ile ilgili olarak “ ben o yapının tabanındaki mensuplarına bir kez daha samimiyetle, gönül diliyle sesleniyorum. Lütfen kendilerine sorgulasınlar. İşin başındakilerin neden CHP ile, MHP ile, HDP ile işbirliği yaptığını sorgulasınlar. Eğer bu sorgulamayı yaparlarsa, inanıyorum ki yanlışı görecekler, yıllardır birlikte yürüdükleri Ak Partinin kendi partileri olduğunu tekrar fark edeceklerdir. Bu yapının tabanındaki kardeşlerimizle kardeşliğimizi yeniden tesis etsin diye dua ediyorum, dedi.

Görünen o ki, yeni Başbakanın önünde açılmış yeni bir sayfa yok.

Dışta Suriye meselesi, Irak Meselesi, Arap ülkeleri ile yaşanan sorunlar, İsrail meselesi, bununla bağlantılı olduğunda şüphe götürmeyen ABD ile bozulan diyaloğun tesisi, hudutlarımızda cereyan etmekte olan savaşlar, IŞİD sorunu, rehinelerimiz, içte, dışarı ile de alakalı BARIŞ SÜRECİ, Cemaatle yaşanan sorunlar, cari açık. Sayın Başbakanın elinde sihirli tek bir formül var, o da, dün Mevlanadan alıntı yaparak yazdığım makalemin başlığını oluşturan “AKLI KÜLLİ VEZİR YAP PADİŞAHIM” sözüdür.