PİLAV ÜSTÜ KAVURMA

Yerel seçimlerin Yalova ayağında Belediye Başkanının emri ile iki lokanta ile anlaşma sağlanıyor ve insanlar burada pilav üstü kavurmalarını yiyorlar.

Bu iş için harcanın para miktarının bir milyonu/trilyonu/aştığı ifade ediliyor.

Pilav üstü kavurmanın faturası yeni seçilen belediye başkanına gönderiliyor. O da arkadaş sen seçim çalışması yaparken arkadaşlarına pilav üstü kavurma yedirdi isen, bedelini sen öde, ben belediyenin kesesinden bu parayı niye ödeyeyim diyor.

Eee bu parayı birilerinin ödemesi lazım. Ya belediye ödeyecek söz konusu parayı, ya da eski başkanın kendisi.

Şimdi olayın biraz açılması lazım.

İki lokantadan bu hizmet alınmış. Ama her iki lokanta da aynı şahsın değişik şirketlerine ait. Adam lokantanın birisini Yalova merkezli kurmuş, diğerini Bursa.

Pilav Üstü kavurma alımı aynı şahsın iki şirketinden alınmış.

Yenilen pilav üstü kavurmaların bedelini yeni seçilen belediye başkanı ödemeyince veya ben bu bedeli ödemem arkadaş deyince, konunun açıklığa kavuşturulması için, gazete muhabirleri eski başkana koşmuşlar, Sayın Başkanım(insanlar sabık da olsalar kendilerine başkan denilmesinden çok hoşlanırlar) yeni başkan bu pilav üstü kavurmaların bedelini ben ödemem diyor, ya sözleşmeye aykırı olarak arada dürüm de yemişlerse, ben bu paraları niye ödeyeyim diyor.

O da televizyonlarda,           

bu bedel içersinde her gün 500 yoksul öğrenciye yedirilen yemek bedeli,

yine yoksul insanlarımıza yedirilen yemeklerin iaşe bedeli,

ve tabii ki, bu son üç ay içerisinde belediyemize gelen giden insanlara yaptığımız ikramların bedelidir ortaya çıkan rakam, bu niye tartışma

konusu yapılıyor ki diyor ve ortaya çıkan rakamı belediyenin ödemesi gerektiğini, kendisinin herhangi bir ödeme yapmayacağını söylüyor.

Matbuat bu defa yeni başkana koşuyor, eski başkan bu pilav üstü kavurmaları ben değil, halk yedi, belediye parasını ödesin diyor.

Bu baskıya dayanamayan yeni başkan, belediye hesaplarının incelenmesi için, iç işleri bakanlığından müfettiş talep ettim, gelsinler gerekli incelemeleri yapsınlar, bakalım pilav üstü kavurmanın bedelini yeni başkan olarak ben mi, yoksa kendi seçim çalışmalarında yakınlarına bunları yediren eski başkan mı ödeyecek incelesinler ortaya çıkarsınlar diyor.

Yalova belediyesine aynı şahta ait iki lokantadan gönderilen bir milyon(eski trilyonu) aşan yemek faturasını, isnat ve iddiaları İç İşleri Bakanlığı müfettişleri elbette incelemek zorundalar.

Müfettişlerin işi öyle kolay değil. Gidecek ve inceleme yapacaklar. Bakalım o tek şahsa ait iki işyeri ile YALOVA Belediyesinin yapmış olduğu bir sözleşme var mı? Yapılan sözleşme için kurallara uygun davranılmış mı? Yani açık veya kapalı ihale usullerinden biri benimsenmiş mi? İhale ilanına çıkılmış mı?

Bütün bunlar yapılmış olup ta, o iki lokantaya giren ve çıkanların, yani yemek yiyenlerin sayısı nasıl tespit edilmiş. Hadi yoksul öğrencilerle, fukara ailelerin sayısı belli, onlar buradan günlük iaşelerini temin ettiler, bu konuda fazla bir sorun çıkmaz, ya Belediyenin gelen giden misafirleri ağırlama faslındanu, gidip de aynı şahsa ait iki lokantadan pilav üstü kavurma yedikleri nasıl tespit edilecek? Hadi yediler diyelim, miktarı nasıl saptanacak? İşi yargıya intikal ettirebilecekler mi? Bir pilav üstü kavurma da kendileri yiyip, ayrılır iken çok lezzetliymiş elinize sağlık mı diyecekler göreceğiz.

Bir iki ay içerisinde bir lokantaya bir milyonun üzerinde para girişi olursa, bu nasıl bir zenginlik kapısıdır hiç sorulmayacak mı?

Siyaset öylesine zivaneden çıktı ki, şu anda da Ak Partide vekil olan bir arkadaş çalışma yaptığım iki seçim bölgesindeki gözlemlerimin ne olduğunu bana sordu. Henüz Yalova’daki pilav üstü kavurma işi ile, Ankara’da hayatını kaybettikten iki gün sonra Şanlıurfada özel bir hastanede tedavisine devam edilen, hani eskiden olduğu gibi erkeklere hamilelik testi yapılan cinsten durduk yere yapılan binlerce test ve tahlil ile

devletin milyonlarca lira dolandırıldığına dair haberler çıkmamıştı. Dedim ki, amatör ruh kaybolmuş, herkeste bir malü menal edinme, yer yurt kapma yarışı öylesine bir hırs haline gelmiş ki, aklınız durur. Ali İmran Suresi 104.ayette Cenabı Allah Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun, Kurtuluşa erenler işte bunlardır, diyor.

Bakıyorum da eskiden olsa yeri göğü biri birine katacak insanlar, menfaatleri zarar görmesin diye sus pus oturuyorlar. Emri bilma’ruf, nehyi anilmünker/iyiliği emir, kötülükten sakındırma/ gayretine girenlere hiç de iyi gözle bakılmıyor. İşte o zaman gelmesi muhtemel musibetin umumiliğinden korkuyorum.

Eskiler çiğ yemedim ki karnım ağrısın derlerdi. Pilav üstü kavurma pişmiş olduğu için karın değil, baş ağırtır.