TAMPON BÖLGE

Türkiye bu ara çok sık olarak bu tabiri seslendiriyor, Irak ve Suriye’de sınırlarımıza yakın bölgelerde tampon bölgeler oluşturulmasını istiyordu halen aynı isteği devam ettiriyor.

Yani gerek Suriyenin içlerinden ve gerekse Irak vilayetlerinden kaçacak milyonlarca insanın ülkemize gelişinin önlenmesini sağlamak için, bu iki ülkenin sınırlarımıza yakın bölgelerinde tampon bölgeler oluşturulması isteniyor. Türkiye bunu kimden istiyor? Elbette başta ABD olmak üzere Birleşmiş Milletlerden.

Son bir sene içerisinde Irak Şam İslam Devleti Örgütünün gerek Suriye’de ve gerekse Irak’ta Sünnilerin yaşadığı bölgelerde hakimiyet tesis etmesi, kendisine biat etme ihtimali olmayan Ezidilerin tamamını Şenkal bölgesinden sürmesi üzerine, ABD nin önderliğinde 40 tan fazla ülkenin IŞİD militanlarına karşı yakın zamanda hava saldırıları gerçekleştirme kararı aldı.

ABD önderliğindeki koalisyon ülkelerinin havadan, Peşmerge ile birlikte hareket etmeye başlayan PKK ve PYD militanlarının karadan Irak ordusu ile birlikte harekete geçmesi halinde, yine yüz binlerce, hatta kimilerine göre bir milyonun üzerinde, insanın göçe başlayacağı ve bunların en yakın ülke olan Türkiye’ye sığınacakları ifade ediliyor.

Demek ki, saldırı, ABD lilerin “bu sadece caydırıcı bir saldırı olacak, asla dehşete düşürücü ve korkunç yanı bulunmayacak” sözüne rağmen, eğer bir saldırı sonrasında bir milyon insan harekete geçiyor, yerlerini, yurtlarını, evlerini terk etmek zorunda kalıyor ise, bunun çok dehşetli olacağında hiç kuşku yok.

O bakımdan Türkiye’nin gerek Irak hududumuzda, gerekse Suriye hududumuza yakın bölgelerde Tampon bölgeler oluşturulması fikri afaki değil. Saldırının nasıl da dehşetli olacağını Türkiye/elbette bilgi sahibi bir ülke olarak/ görüyor ve bunun önleminin alınmasını istiyor ki, bir milyona yakın insanın ülkesine yayılmasını, onların yiyecek, barınma gibi ihtiyaçlarını bir başına karşılamak mecburiyetinde kalmasın.

Zira hudutlarımıza yakın yerlerde TAMPON BÖLGELER oluşturulacak olur ise, buraların sorumluluğu başta o ülkeler olmak üzere ABD nin, Koalisyona katılan ülkelerin ve elbette Birleşmiş Milletlerin omzunda olur.

Suriye iç savaşı sebebiyle ülkenin her tarafı bu ülkeden göç etmek zorunda kalan insanlarla dolu. İşin insani boyutu gerçekten kanımızı donduruyor.

Ankara’nın Atatürk Bulvarı gibi en önemli bulvarı üzerinde şöyle Meclisten Kızılaya doğru yürüdüğünüzde bile onlarca kadının, yerlerde yatan küçücük çocukları ile ser sefil vaziyette, adeta sürünerek dilendiklerini görürsünüz. Gencecik kadınlar,

küçücük çocuklar taş zemin üzerinde kendilerine uzanacak bir yardım elini bekliyorlar. Her gün olmasa iki günde bir iniyorum cadde boyu ve elimde olanları veriyorum bu insanlara. Ama bu neyi değiştirir, neye çare olur. Çocukların, kadınların o hali yüreğimi parçalıyor. Evvelisi gün yerde dilenen ananın çocukların yamacındaki iki çocuktan birisinin pet şişede su içerken, diğer kardeşinin ona hayran hayran bakmasını ve sıranın kendisine gelmesini gördüğümde, offf anam oooffff dedim. Bir yudum suyun bu kadar kıymetli olacağını o gözlerden daha iyi kim, nasıl anlatabilirdi ki.

İşte Türkiye bu manzaraların daha fazla ülkesinde yaşanmaması için Irak ve Suriye topraklarında hududumuza yakın bölgelerde tampon bölgeler oluşturulmasını arzu ediyor. Ama zurnanın deliğinin zırt dediği nokta da burası ya. Niye sadece bu dünyada Müslümanlar Mülteci, niye.

Kırım Müslümanları Mülteci, Urumçi Müslümanları mülteci, Miyanmar Müslümanları Mülteci, Dağlık Karabağ Müslümanları Mülteci/ bölgenin işgalinden bu yana nerede ise 20 yıldır 1 Milyon Müslüman Fuzuli, Kelbecer, Şuşa gibi şehirlerini terk edip Azerbaycana sığınmışlar/ Irak Müslümanları Mülteci, Suriye Müslümanları Mülteci, Afgan Müslümanları Mütleci, Bulgar Müslümanları Mülteci ve tabii Filistin Müslümanları Mülteci… bir anda aklıma gelenler bunlar.

Peki neden ABD liler, İngilizler, Fransızlar, Ruslar, Avusturya, Avustralya v.s de yaşayan Hırıstiyanlar dünyanın hiçbir yerinde mülteci duruma düşmemişler, düşürülmemişler.

Ey Müslüman bunların hepsi Vallahi de oyun, billahi de oyun.

Sana hak getireceğim, sana hürriyet, sana özgürlük vereceğim, sana aş ve ekmek diyorlar.

Hani nerede bunlar. Bu mudur hak, bu mudur özgürlük, bu mudur hürriyet, bu mudur insanlık, bu mudur çocukların geleceği, bu mudur kadın hakları, bu mudur?

Bunlar Ali Cengiz oyunu, bunlar Cambaza bak sahtekarlığıdır. Alttan alta mal gidiyor, mülk gidiyor, bunların da ötesinde Müslümanın İnsanlığı Can Çekişiyor.

Baksanıza Tampon Bölgeler oluşturulması isteğimiz, şimdiye kadar tek bir kelime ile olsun karşılık bulmuyor, oluşturulsa bile bu TAMPON akacak kanın sel olup akmasına engel olmuyor/olmayacak. Ümmet darman duman. İçimizden kimse din adına, ümmet adına, millet adına, Resul aşkına, Allah rızasına bir birliği istemiyor. Bir PAPAMIZ bile yok, nasıl olsun ki?