TBMM SİNİN SAYIN ÜYELERİ SÖZ DE SİZİN KARAR DA SİZİN

Anayasa Madde 3. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.

Madde 4 anayasanın birinci maddesindeki devletin şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2. Maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. Maddesindeki hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Madde 10. Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Madde 12. Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.

Madde 13. Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.

Madde 14. Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.

Madde 66. Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.

Anayasanın 3.maddesindeki hükme bakıldığında “dili Türkçedir” tabirinin, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü sağlamada en önemli tanımlama olduğunu görürsünüz. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve milletiyle olan bütünlüğünü sağlamak için en önemli dayanağın Türkçe dili olduğu anayasaya hüküm olarak konulmuştur.

Anayasanın dördüncü maddesinin son cümlesine, 3 ncü maddedeki hükmün değiştirilemez veya değiştirilmesi teklif dahi edilemez hükmünün konulması ile, anayasa, ya yasal veya gayrı yasal biçimde bir değişikliğe uğramadığı sürece “Dilinin Türkçe” olduğu yönündeki hükmün değiştirilmesi mümkün değil, üstelik bunun teklif dahi edilmesi imkansızdır.

Çok uzaklara değil, hemen 10 ncu maddeye gelelim

Madde 10. Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Şimdi burada herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir demekle, siz Anayasanızın geçerli olduğunu kabul ettiğiniz ülkenizde, dillerin, ırkların, renklerin, cinsiyetlerin(isterseniz onu da kabul etmeyin, herkes erkektir deyin çıkın işin içinden, biz de kurtulalım,siz de kurtulun), siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde değerlendirmesini yapmış olmakla, ülkenizde çeşitli dillerin, ırkların, renklerin, cinsiyetlerin,siyasi düşünce ve felsefi inanç sahiplerinin, dinlerin, mezheplerin olduğunu ve bunların ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu ifade etmiş oluyorsunuz. Bu maddeye göre Türkçeden başka dilleri konuşanlar, Türk ırkından başka ırka mensup olanlar, genel geçerli olan İslamiyet dininden başka dinlere ve mezheplere mensup olanların kanun önünde eşitliğini sağlamak devletin görevidir. Bu konularda asla ayırım yapamaz, yapılmasına müsaade edemez.

Anayasanın 4.maddesine göre değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen 3.maddedeki Dili Türkçedir hükmü, 10.madde ile çelişki halinde değil mi? soruya bile gerek yok.

Madde 12. Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.

Anayasanın bu maddesi 10.maddeyi destekler mahiyettedir. Kişinin dili, dini, mezhebi, inancı, felsefi düşüncesi, siyasi yaklaşımı insan kişiliğine bağlı, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlerdendir. Yani bir İnsan Türk ana babadan doğmuş ise, Müslüman ise, Sünni veya Alevi ise, sen buna baskı ile ırkını değiştireceksin, Kürt olacaksın diyemezsin, Sünni İslam anlayışını benimsiyor ise Alevi olacaksın diyemezsin. Peki ne yapacaksın? Yapılacak olan şey belli. Derhal 10 ve 12. Maddelerdeki tanımlamalara uygun yasal değişikliklere gideceksin. Adam anasından babasından Kürt doğmuş, Kürtçe dilini konuşuyor veya ana babadan Rum doğmuş, Rumcayı konuşuyor, aynı zamanda Hıristiyan. Eee sen Türksün ve Müslümansın de bakalım. Anayasaya koymuş olduğun hükümlere uygun davranmış olur musun.

Burada zihninizi dinlendirmek için bir fıkra anlatayım. İki kişi Alevi olmaya karar vermişler ve bir Alev dedesine gitmişler. Gittikleri Dede şimdi sizi

teker teker imtihana alacağım, soracağım sorulara doğru cevap verirseniz, sizi Aleviliğe kabul edeceğiz, aksi takdirde kendi mezhebinizde kalacaksınız demiş.

Birincisini imtihana almış Dede ve sormuş. Söyle bakalım Hazreti Hüseyini kim öldürdü? Giden kişi bilmiyorum demiş. Peki Hasanı kim öldürdü? Onu da bilmiyorum deyince, çık dışarı demiş. Soruları bilmeyen bu vatandaş dışarı çıkınca arkadaşı sormuş, ne sordular, sorular kolay mı zor mu diye. O da arkadaşına ya ne sorusu Hasan ile Hüseyin diye iki kişiyi öldürmüşler, suçu bizim üzerimize atıyorlar, hadi gidelim demiş ve olay mahallini koşarak terk etmişler.

Şimdi gelin şu üç maddeye bakalım.

Madde 13. Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Anayasanın 12.maddesinde verilen haklar hemen bir sonraki maddede bir anda ortadan kaldırılmakta ve Devlet ister ise senin bütün insani devredilmez, terk edilmez haklarını sepete koyup, tavana asabilmektedir.

Madde 14. Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.

Madde 66. Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.

Anayasanın 14 ve 66. Maddesindeki hükümler de tem hak ve hürriyetlerin köküne kibrit suyu döken maddelerdendir. Adam Ermeni, adam Rum, adam Süryani, adam Çerkez, Laz, Boşnak, Zaza, Kürt. Ama sen Anayasana temel hak ve hürriyetlerin özüne kimse dokunamaz, herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir de, ardından bu ülkede yaşayan herkes Türk’tür de işin içinden çık.

Nerede ise 35 yıldan beri devam eden düşük yoğunluklu iç savaşta bir buçuk yıldan beri bir barış süreci devam ediyor, Anayasal ve yasal anlamda bir sürü değişikliğin yapılması öngörülüyor.

TBMM si 1 Ekim de yeniden faaliyete geçecek. Sayın Cumhurbaşkanı Meclisin açılışı ile ilgili bir konuşma yapacak ve pek tabii barış süreci ile ilgili olarak çok önemli mesajlar verecek.

Verilecek mesajların içerisinde bir Anayasa değişikliğinin yapılmasının ne kadar elzem olduğu, yukarıdaki verilere bakıldığında, elbette ön plana çıkacak. Ancak Sayın Cumhurbaşkanının içerisinden çıkıp geldiği Ak Partinin şu anda böyle bir imkanı yok. Daha önce dört partiden oluşan Anayasa komisyonu iki yıla yakın çalışmadan sonra işlemlerini TBMM si başkanının, artık bu havanda su dövmeye başlandı anlamına gelen açıklamasından ve bu konuda daha fazla destek vermesinin imkansız oluşunu ifade etmesinden sonra, komisyon dağıldı. Üzerinde anlaşmaya varılan 60 ın üzerindeki madde de olduğu gibi kaldı.

Yani bu dönemde bir anayasa değişikliği öngörülmüyor.

Diyarbakır’da, Hakkari’de açılan ve Kürtçenin asıl, Türkçenin seçmeli ders olarak okutulduğu öngörülen ve bu amaçla yasal açılış başvurusu yapılan okullar, yukarıda belirttiğim Anayasanın 3, 4, 66 ncı maddelerindeki emredici hükümler orada durduğu sürece, nasıl faaliyete geçecek.

Yetkililer bu alanlarda inisiyatif kullanır ve Kürtçe temel eğitim veren, Türkçenin seçimlik ders olduğu okullara gerekli açılma izni verirse, bir anayasal suç işlemiş olur mu? Yukarıda belirttiğim 3, 4 ve 66 ncı maddelere göre olur, diğer maddelere göre olmaz. Gel de çık işin içinden.

Ben burada sadece Anayasanın bir kısım maddelerini öne çıkararak, anayasanın kendi içerisinde nasıl da yoğun çelişkilerle dolu olduğunu vurgulamaya çalıştım.

Demem o ki, TBMM sinin sayın üyeleri bu Anayasa ile yolumuza devam etmemiz, hepimizin zararına. Yol tıkanmış, damarlar patlamış, kalp durma noktasına gelmiştir.

Bu sorun hepimizin derununa kurşun gibi, hançer gibi saplanmıştır. Ara ara yapılan seçimler bir umut ışığı gibi yansa da yakamoz gibi parıldayıp sönmektedir. Maili inhidam hale gelen köşkün ayakta kalmasını sağlayan direkler, yani seçimler, suni teneffüs veya kalp masajından başka bir anlam taşımamaktadır. Bu durumu eminim hepiniz benden iyi göyüyorsunuz. Söz de sizin, karar da sizin.