TEHLİKELİ TIRMANIŞ

Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Diyarbakır il başkanlığında düzenlediği basın toplantısında PKK'nın kaçırdığı partisinin Dicle İlçe Başkanı Ercan Alpaslan'ın serbest bırakılmasını istedi. Yapıcıoğlu, önceki gün, Mardin Dargeçit ilçe merkezinde bir cinayet işlendiğini ve bu olaydan 5 saat sonra Dicle İlçe Başkanı Ercan Alparslan'ın kaçırıldığını belirterek, "PKK/ BDP Kürdistan bölgesinde kendisinden başka kimseye hayat hakkı tanımak istemiyor. Bir süredir yaptığı saldırılarla bunu fiili olarak da ortaya koymuştur. Adına 'çözüm süreci' denilen süreç nedeniyle Kürdistan bölgesi adeta kendilerine teslim edilmiştir. Bu nedenle istediklerini yapıyorlar. Bölgede sorumluluk üstlenebilecek birçok kişi ve kesimin de bu gidişatı engellemeye yönelik kayda değer bir girişimde bulunmadığını söyleyebilirim”

"16 Mayıs gecesi Lice'de silah kullanıldı ve öldürmek kastıyla açılan ateşte biri kadın 3 kişi yaralandı. 28 Mayıs Çarşamba günü bir kez daha silahlar konuşturuldu, bir kez daha kan aktı. Bu sefer can kaybı var. Son olarak da henüz Dargeçit'te katledilen arkadaşımız defnedilmeden Dicle ilçe temsilcimiz Ercan Alparslan kaçırıldı"

"Buradan açık ve net olarak söylüyorum. Ercan kardeşimiz hemen serbest bırakılmalıdır. Eğer serbest bırakılmaz veya kendisine bir zarar verilirse, bundan böyle barış sürecinden artık bahsedilmeyecektir. Şu ana kadar sorumluluk duygusuyla hareket ettik, halkın menfaatini gözettik. Huzur ortamı bozulmasın istedik. Ancak bu ortamı bozdular. Planlı ve kararlı bir şekilde bu işi bu noktaya getirdiler. Bundan sonra olacaklardan biz sorumlu değiliz" dedi.

Zekeriyya Yapıcıoğlu Hüda Par’ın Genel Başkanı olması münasebetiyle artık Türkiye’nin diğer bölgelerinde de tanınan bir isim oldu. Tabii ki herkesten çok ben kendisini tanıyan insanlardan birisiyim zannediyorum. Diyarbakır Barosunda yıllarca birlikte çalıştık. Allah, Kitap(Kur’an), Peygamber, Vatan , Millet ve İnsanlık sevgisi konularında fikri ve imanı birlikteliğimiz var. Siyasi mülahazalarla arkadaşları ile birlikte tutuklandıklarında, Avukatlıklarını yaptım. Daha sonra aynı partinin çatısı altında birlikte siyaset yaptık.

Çok düzgün siyasi çizgisi, ahde vefa konusundaki duyarlığı, verdiği sözde durma ve bundan caymama konusundaki gayreti, ahlaklı ve saygılı duruşunun

en yakın arkadaşlarının yanında bile kıymetinin olmadığına şahit oluşu, inkisara sebebiyet verdi ki, bir başka kulvarda siyaset yapmaya onu itti.

Hüda Par’ın henüz taze genel başkanı sayılır. Bir partinin Genel Başkanı olmak çok farklı bir şeydir ve bunu uzun soluklu bir şekilde taşımak, tek kelime ile büyük “sabır” ister.

Hüda Par’ın siyaset çizgisinin nereden kaynaklandığını pek tabii kendileri biliyor, Güneydoğuda herkes biliyor, batı illerinde de yavaş yavaş bu siyasi çiziğinin neye tekabül ettiği bilinmeye çalışılıyor. Mevzudan haberdar olunca tamam anladık diyorlar.

Siyaset yolu ile düşüncelerini hakim kılmak isteyenler, eksi tarzı siyasetlerini elbette bir tarafa bırakmak zorundadırlar. Hüda Par ülkemiz ve insanlarının sorunlarını siyaset yolu ile çözme yolunda son 10 yıl içerisinde büyük kararlılık gösterdiler ve bunu göstermekten vazgeçmeyeceklerini de çeşitli kereler deklare ettiler.

Ancak bu süre içerisinde Mustazaf Der üyesi arkadaşlarının, şimdi de Hüda Par mensuplarının 200 e yakın saldırıya maruz kaldığını bir ara eski Genel Başkanları Hüseyin Yılmaz bizzat bana ifade etmişti, şimdi de Zekeriyya Bey aynı şeyleri söylüyor.

Hatta 12.Eylül.2010 referandumuna olumlu oy vermeleri için Hüseyin Beyi ziyaret ettiğimde, açık ve net bir şekilde idareden serbest siyaset yapma konusunda gerekli desteği görmediklerini, Yüksekovada öldürülen bir parti mensubunun katillerinin yakalanacağı ve adalete teslim edileceği yolunda BİR AÇIKLAMANIN GELMESİ HALİNDE GEREKLİ HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERECEKLERİNİ BEYAN ETMİŞ ve benden üst düzeyde bir açıklama yapılmasına aracı olmam istenmişti. Ben görevimi yaptım, başaramadım.

Şu çok yakın zamanda Hüda Par mensuplarının öldürülme, kaçırılma, silahla taranma şeklinde birçok saldırıya maruz kalmaları üzerine, Zekeriyya Bey “sorumluluk bizden gitti” anlamına gelen yukarıda ki açıklamayı yaptı.

Gördüğüm kadarı ile Zekeriyya Kardaş bütün sorumluluğu PKK ya yüklüyor ve onların bu işe sebebiyet verdiğini ifade ediyor.

Zekeriyya Beyin elinde ne tür deliller var, kaçıranların PKK lı olduklarına dair edinmiş olduğu kanaatin sebebi nedir, onları bilmiyorum. Eğer O’nun elindeki deliller, PKK nın bu işi kesin bir şekilde yaptığı doğrultusunda ise, hemen ifade edeyim, PKK baltayı ayağına vuruyor.

Ancak bu konuda her şeyi ince eleyip sık dokumak lazım. Her türlü barış girişimi ve anlaşma çabalarına rağmen bu devletin DERİNLİKLERİNDE YATAN ZİHNİYET, EN İYİ KÜRT BİRİ BİRİNİ YİYE KÜRTTÜR BİR, DIŞ DÜNYA BAKIMINDAN DA EN İYİ TÜRKİYE İNSANI BİRİ BİRİNİ SABAH AKŞAM GAMMAZLAYAN, YETMEDİ GÖZ GÖRE GÖRE FIRÇALAYAN, YETMEDİ BİRİ BİRİNİN ETİNİ YİYENLERDİR İKİ.

Hüda Par’ın Kürt meselesinde Kürtlerin her türlü hukuki, siyasi, kültürel, sosyal haklarını alma konusunda diğer Kürt unsurlardan eksik kalan bir yanı yoktur. Bu açıdan Hüda Par Devletin resmi söylemi ile birlik olmayıp, tabir caiz ise şu anda hukuki çatışma halindedir.

Hüda Par mensuplarına şu son 10 senede iki yüze yakın saldırı yapılmış ve bu günlerde gemi biraz daha azıya alınmış ve bunu yapanlar PKK lar ise, bu yapılanların sebebi nedir? Hüda Par’ın ülke ve halklarının sorunlarına İslam tandanslı bakışı mı, PKK yı rahatsız etmektedir. Durum gerçekten böyle ise, o halde PKK nın İslam açılımları ne anlama geliyor, Diyarbakır’da bu sebeple yapılan toplantıların, panellerin sebebi nedir, buraya Abdullah Öcalan tarafından gönderilen mesajlar ne anlama gelmektedir, Diyarbakır Dağ kapıda aylarca kılınan Devletten bağımsız Cuma namazlarını ne ile izah edeceğiz?

Zekeriyya bey kendilerine yapılan saldırılarda faillerin PKK lı olduklarını açık bir şekilde ifade ediyor ve mensuplarından kaçırılanların derhal serbest kalmalarını istiyor. Bu durumda PKK nın yapacağı iki şey var. Bunlardan birincisi PKK eğer gerçek bir halk barışının tarafında ise derhal kaçırılanları serbest bırakacak ve bunu yapanları cezalandırdığını ifade edecek, İKİNCİSİ, bizim bu tür işlerle bir ilgimiz yok açıklamasını kanaatbahş delilleri ile ortaya koyacak.

Bundan iki gün önce Hüda Par’ın yayın organı sayılan ÇAĞRI televizyonunda konuşmacı olarak katılan arkadaş, mensuplarına yapılan saldırılarla ilgili olarak

PKK yı sorumlu tutuyor ve bundan sonraki gelişmelerden, meydana gelecek olumsuzluklardan ötürü kimsenin kendilerine bir tutarsızlık isnadı yapamayacaklarını ifade ediyordu.

Görünen o ki tehlike tırmanıyor.

Ancak meydana gelen olaylarla ilgili olarak HÜDA PAR yöneticilerinin, olaylara tek açıdan bakışı ifade eden açıklamalarından bir an için kendilerini uzaklaştırıp, acaba hem T.C nin hem de PKK içinde odaklanmış DERİN DÜNYA GÜÇLERİNİN yeniden harekete geçip geçmediğini çeşitli vesilelerle test etmeleri ve bunu kendi aralarında tartışmaları lazımdır.

Bu konularda Hüda Par’dan daha tecrübeli olan MHP nin şu anda geliştirdiği siyasete bakmakta yarar vardır.

MHP liler yıllar yılı Ülkü Ocaklarındaki mensupları, hem dünya entellijans örgütlerinin, hem de zaman zaman onlarla işbirliği tutan, zaman zaman da bağımsız hareket eden Türk Gladyosunun derin güçlerinin oyununa geldiler. Hem büyük kayıplar verdiler, hem de büyük kayıplar verdirdiler Devletlerini korumak için. Ama bütün bunların sonunda bir de ne görsünler, korumaya çalıştıkları devletin güçleri dış dünya ile işbirliği halinde bu ülkeyi bitirmek istiyormuş da farkında değillermiş.

Durumu en iyi Devlet Bahçeli fark etti ve Ülkücüleri meydandan çekti. Devlet üzerine oyun oynayan yavuşaklar cascavlak ortada kaldı.

Son cümle. Eğer Hüda Par da bu oynanan oyunları görür ve bir Provokasyona getirilmek çabalarını fark ederse, siyaseten daha başarılı olur.