HALK, MEVCUT DÜZENLE BARIŞIK DEĞİLDİR!? (V)

Sohbet serimize devam ediyoruz!.. Bugün beşinci faslı, icra ediyoruz.. Ülkenin ve toplumun geldiği aşama, mevcut hal-i durumu, “iç açıcı değil?”.. İşte bu iç açıcı olmayan tablo karşısında sohbetimize başlık olarak kullandığımız ifade hakikatin haykırışıdır.. Özüyle ve sözüyle, “yerli yerinde” bir ifade.. Tartışma götürmez bir gerçektir; “halk mevcut düzenle barışık değildir” sözü..

***

Sevgili okurlar..

Kim, mevzuyu hangi siyasi mecraya taşır bilmem.. Ki o da onu bağlar.. Ama tarih sayfalarında, şu gerçek hep, ifade edilmiştir.. Mevcut düzen, tarihi CHP’nin başında yer alan ve milletin de başına bela olan İsmet İnönü’nün bir projesi olarak, dışa bağlı dizayn edildi.. Devlet-i ve günün idaresini kutsayan, halkı bir bütünlük içerisinde tüm değerleriyle dışlayan, kendi coğrafyasına yabancılaştıran bir anlayışı, sistemleştirdi..

***

Nitekim İnönü’nün Cumhurbaşkanlığından tut, hatta Cumhuriyetin kuruluş tarihinden itibaren, şimdiye kadar hiçbir şekilde devletle, yönetimler ve tabi ki halk “barışık” bir süre yaşayabilmiş değiller.. Sürekli çatışma, sürekli inkar ve asimilasyon, tekçi ve vesayetçi, toplumsal travma üreten, hadiseleri yaşamıştır.. Milletin o kutsal yüceliğe sahip olan “milli iradesi” ne yönetimde, ne sistemin işleyişinde ve ne de düzende, yer alabilmiş değildir..

***

Gelen-giden siyasi yönetimler her seçim öncesi “milli irade” temsiliyetine yönelik enva-i söylem ve eylemde bulunuyorlar.. Ağızlarından “milli iradeyi” düşürmüyorlar.. Ama gel gör ki somuta dair; hiçbir netice yok.. Sanırsınız ki, seçim sonrasında o milli irade “göklere uçtu” kayboldu.. Her şey, aldatmaca kavramlarla, kelimelerle, yüzeysel bir hinlikle organize ediliyor…

***

Ne diyoruz..! Bu milletin yüzde 99’u Müslüman olduğuna göre, ki öyledir. Milletin inancı, milletin iradesidir. Milletin iradesi ise Kur’an’ın hükmüdür ve o hükümlerin uygulanmasıdır. Ama hiçbiri ortada yok. Mumla arasan bulamazsın.  Sadece orta yerde Kur’an’ın fiziksel ayetleri, cümleleri, kelimeleri var. Onu da okuyan ancak sevap kazanıyor. Sevap kazanmak için Kur’an okunuyor. Bu da bize göre yetmez.

***

 

Zira Kur’an’ın içindeki ahkam-ı esasiye ne ise bunları fiilen tatbik etme görevi, “milli iradeyi” temsil eden yönetimler ile devlet mekanizmasındadır.. Bakınız,. Maide suresinin 44, 45 ve 47. Ayetleri mealen bize şöyle sesleniyor..

“44-Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.

45- Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridir.

47- Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, fasıkların ta kendileridir.”

***

İşte bu üç ayet kelime itibariyle değişik cümleler varsa da versiyon aynıdır, mana aynıdır ve hedef kitlesi de aynıdır.. Bu itibarla teyiden ve tekiden Cenab-ı Allah, insanları doğrudan doğruya kendi yoluna davet ediyor.  Hak yolunu gösteren hükümler Kur’an’da mevcuttur.. O Kur’an’ın ana prensiplerine uymayan bir toplum, ne yazık ki küfürden, inançsızlıktan, ilhattan ve irtidattan kendini kurtaramaz.

***

“Ben müslümanım” demekle her şey bitmiyor.. Camilerin varlığı, minarelerin varlığı, imam ve vaizlerin varlığı, müftülüklerin ve diyanetin varlığı, eğer ki toplumun iradesi üzerine görev üstlenmiyorsa, mevcut hali şekli olur.. Bu da, İslami hükümler noktasında kâfi gelmez.

***

Ne dedik?.. Mevcut düzen, inanan milletin düzeni değildir. İthal malıdır. Batıya ve batıla biat edicidir.. İthal malı olan düzene de kimse inanmıyor.  Aldatmacalar var, kandırmacalar var!.. Hal böyle olunca da, milletin de, yönetimlerin de, devlet mekanizmasının da, birbirleriyle imtizaç sağlayamazlar, sürekli araları açık olur.. Bir süre sonra birbirine hasım kesilirler..

***

Bakınız, mevcut Anayasa’nın 10. Maddesi açık ve nettir.. Maddenin muhtevası şöyle..”Herkes dininde, düşüncesinde, inancında hürdür (özgürdür.) Kimse inanç özgürlüğünden dolayı milleti kınayamaz, millete inançsızlık baskısı yapamaz.” Nitekim, 14. Madde ve 25. Madde bir bütünlük içerisinde, 10. Maddeyi teyit ediyor.

***

Gelirsek, rejimin adına.. O da “Cumhuriyettir”.. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, bu rejimle ülke yönetile gelmektedir.. Peki, gerek Anayasa’nın 10. Maddesi ve gerekse de Cumhuriyet’in ilke ve gerçek manası, yaşanıyor mu, yaşatılıyor mu?.. Ne mümkün? Eğer yaşatılmış olunsaydı, o zaman “Milli İradenin” temsiliyeti olurdu.. Kaldı ki, Milletin iradesi, inancıdır ve yaşam tarzıdır… Vaki mi değil..

***

Mevcut halin işleyişi tamamen kelimeden ibarettir.. Lafız dışına çıkmıyor.. Millet de artık olup-bitenin farkında.. Ve giderek, hakikatler karşısında uyanıyor.. Ve haykırıyor; benim irademi temsil eden Kur’andır, Hadis-i Şerif’tir, Fıkıh ve Şeriat kitaplarıdır.  Şunun bunun kitapları değildir.

***

Yüz yıldan beri CHP’nin inançsızlık, ilhat, inkâr ve asimilasyon politikası bu milleti şaşkına uğratmıştır.  Onun için de, millet dönüp CHP rejimini sorgulamalıdır. Sorgularsa o günün adamları da tek tek sorgulanacaktır.. Huzur-i ilahide yargılandıkları gibi bu dünyada da işledikleri suçlar nedeniyle yargılanmaları gerekir.

***

Zira milli iradeyi arka plana atmışlar, kendi ideolojik iradelerini millete yutturmuşlardır. Kendileri vesayetlerini yaymışlardır, ama gel gör ki ülke ve millet hep yerinde saymıştır..  Memleket kalkınmaya yönelik bir arpa boyu ilerleme kaydedemediği gibi kalkınma da sağlayabilmiş değil… Ekonomiksel olarak, teknolojik olarak vs. vs.

***

Bugün bile, hal-i âlem meydandadır. Yüz yıldan beri millet bu şekilde bu düşüşle kalkıp oturmuştur.. İşte bunun hesabının sorulması gerekir.. Ki bu millet, öyle inanıyorum ki eninde sonunda uyanacaktır ve sorgulayacaktır. Bunu yapan liderler mi olur, kitleler mi olur, bireyler mi olur, illaki bir gün milletin huzurunda, hesap vermeleri açısından sorgulanacaktır.

***

Bu hal muhaldir, ya yeni hal olacak ya da toplum izmihlale gidecektir.. Yani, yok olmaya gidecektir bu halle.  Biz her zaman yazıyoruz, çiziyoruz, söylüyoruz. Büyük İslam allamelerinin sözlerini milletle paylaşıyoruz. Fakat her nedense bir türlü gerçekleri, gören iradeyle yüz yüze gelemiyoruz… Bu itibarla memleket nereye gidiyor diye sorgulamak gerekiyor.  İnsan ümitsizlikle yaşayamaz.

***

Hasılı kelam.. Allah encamımızı hayreylesin diye dua etmekten başka yapacağımız bir şey de yok. Millet aynı inanç doğrultusunda, aynı mefkûre doğrultusunda birbiriyle kenetlenmelidir. Bu yoksa millet olamaz.  Bizim dostça tavsiyemiz, değerli okurlarımıza ve milletimize tebliğdir. Başka da söyleyecek sözümüz yok!?..

En derin saygı ve sevgilerimle.