İSLAM DÜNYASI VE SİYONİZM (VI)

Sevgili okurlar..

Ne demiştik..? “Siyonizm’in Panzehiri İslam hâkimiyetidir.” Onu güçlü kılan, ebedileştiren de şeriat hükümleridir. Eğer ki İslam dünyası, “şeriat hükümlerini” kendi bünyesinde uygulamazsa ve onu tozlu raflara kaldırıp, yürürlüğe sokmaz ise; “zillete” düşer… Siyonizm denilen illet hükümran olur..

*

Ki hal-i âlem orta yerde cereyan ediyor.. Bugün, İslam dünyasında “ne İslam hakimiyeti ne de şeriat hükümleri” söz konusu bile değil.. Uygulanmıyor, hükümlerine riayet edilmiyor.. Edilmediği içindir ki bugün 1 milyar 700 milyonu bulan İslam ülkelerindeki nüfus “bir avuç Siyonist’le” baş edemiyor.. “Küfrün” sesi daha bir çok çıkıyor..

*

İslam dünyası, birliğini de dirliğini de yitirmiş durumda.. Bölük, pörçük, kendi içinde kendiyle, milletiyle çatışır haldedir.. Vuran da Allahû Ekber diyor, vurulan da Allahû Ekber diyor..  İç buhranla, toplumsal bir travma geçiriyor İslam dünyası.. Bir önceki yazımda ifade ettim. İşte Ortadoğu’daki İslam ülkelerinin hal-i pür melali..

*

Bilaistisna hepsi per perişan.. Nedeni ise, ne İslam hakimiyetiyle, ne de İslam şeriatıyla bir hükümleri yok? Her şey tozlu raflara mahkum edilmiştir.. Varsa yoksa, “batılılaşma..” Ki bu da İslam ülkelerinin yönetimini otomatikmen batıla sürüklüyor… Zaten son 1,5 asırlık zaman dilimine baktığınızda, İslam ülkelerinin ekseriyetinde yönetimleri elinde tutanlar “birer piyon” kimliğiyle varlık göstermişlerdir…

*

Küfre meyil edici her ne var ise; kendi milletinin ve devlet işleyişinin içerisine enjekte etmiştir.. Yoksa, İslam dünyası ve ümmet şiarına sahip Müslümanlar arasında, bu kadar tefrika söz konusu olabilir miydi? Vecize bir sözdür; “küfür tek millettir?” İşte o tek millet denilen küfrün membaı da, “Siyonizm’dir.?” Çünkü, Siyonizm “civa gibidir” her ortama sızar, kamufle olur, güç hakimiyetiyle girdiği vücudu imha eder?”.

*

Demem o ki; İslam dünyası içerisine düştüğü gaflet ve dalalet zilletliğinden, kendini kurtarması lazım.. Yeniden bir dirilişe ve birlikteliğe geçmesi gerekir.. Ümmet kimliği elde etmesi lazım.. İşte Kur’an-ı Kerim’in Âl-i İmrân Suresinin 103. Ayeti.. Bakınız nasıl da bizi uyarmaktadır…

“Va’tesimû bihabli(A)llâhi cemî’an velâ teferrakû”

“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın.  Parçalanıp bölünmeyin.”

 

*

Ne yazık ki Kur’an’ın ipini bırakmışız, kendi içimizde bölünüp, parçalanmış hale gelmişiz.. İşte bu zafiyet, Siyonizm’in iştahını öylesine kabartıyor ki, yer yüzüne cinnet halini yaşatıyor… Nerdeyse, üçüncü ayını geride bırakacak Siyonist İsrail’in, Gazze’de Müslüman halka yönelik giriştiği soykırım saldırıları… Bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeden; “insanları” öldürüyor.. İnsanlığı katlediyor..

*

Ve ne hazindir ki İslam dünyası da seyirci.. Hristiyan dünyası da seyirci.? Hatta kimi ülkeler, “İsrail’in sırtını sıvazlayıp” destek çıkıyorlar… Evet, Siyonizm demek, şiddetli küfür demektir. Bu Yahudi’nin küfrü, memleketlerin, insanların başına büyük bir beladır ve insanlığı, memleketleri, ülkeleri sömürmeye yönelik inkâr edilmez sömürge mekanizmasıdır?! Kene misali hedefi dünyayı sarmak ve insanlığın kanını emmek!?

*

Yukarıda aktardım, Âl-i İmrân Suresinin 103. Ayetini.. “Va’tesimû bihabli(A)llâhi cemî’an velâ teferrakû” İşte bu ayeti yekün şekilde akıllardan çıkarmamak gerekir. Tüm insanlık dünyası hele hele İslam dünyasının 24 saat boyunca bu ayetin dilinde tesbih olması lazım..

*

İşte bu nedenle diyoruz ki;

“Ey İslam dünyası neredesin, ne yapıyorsun?”

Yahudi her gün biraz daha güçleniyor, Filistin’deki din kardeşlerimizi ezmeye çalışıyor ve ezmektedir de. Onun için İslam dünyası hangi günedir diyoruz?

*

Zira Hz. Peygamber (S.A.V) diyor ki;

“El mu’minu lil mu’mini kel bünyanil marsus yeşuddu ba’duhu ba’den”

“Mümin, diğer mümin kardeşiyle birbiriyle kenetlenmiş bir bina duvarının tuğlaları gibidir.”

*

İşte o birliği sağlayan, yıkılmaz duvarların örülmesini gerektiren İslam şiarına sahip değiliz? Ne yazık ki bölük pörçük haldeyiz.  Yahudi de ABD’nin ve AB’nin himayesi altında, dünyaya özellikle de İslam dünyasına meydan okuyor.

*

Nitekim, Filistin’de Yahudi’nin varlığı her gün biraz daha güçlenmektedir. Bu, İslam dünyasını hiçe saymak demektir. İslam dünyası da buna sesini çıkarmayıp, böyle kaderine razıymış gibi bir hal yaşıyorsa, geleceğinin çok karanlık olacağı kaçınılmaz bir gerçektir.

*

Onun için diyoruz ki İslam dünyası ne yapıp yapıp Hz. Muhammed (S.A.V) döneminde sahabelerle kenetlendiği gibi, Yahudi’ye karşı çok şiddetli bir güç oluşturarak, kenetlenmesi gerekir… Ümmet olması gerekir…

*

İslam ülkeleri bunu tarihi ders olarak görmeli, ona göre hareket etmelidir. Birlikteliğini büyük bir güç haline getirip Yahudi’ye karşı boy göstermesi lazım… Yoksa bugün Filistin yarın bir başka İslam ülkesi… Çünkü Yahudi pusuda yatıyor…. Allah korusun daha ilerde Ortadoğu’ya ve Anadolu’muza kadar uzayıp gelebilirler.. Hedefleri dünyaya hükümran olmak.. Eğer İslam dünyası uyanık olmazsa ve buna göz yumarsa ilerideki yıllarda çok ağır faturalara ve bedel ödemeye maruz kalır…

*

Demek ki yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in hükümlerine sarılmamız gerekir.. Kur’an her yönüyle öne çıkarılmalı, 7’den 70’e kadar Allah’ın kopmaz ipine sımsıkı sarılmamız lazım.. Bu şekilde büyüyebilir, ümmet olabiliriz… Yahudi’nin şerrinden ve belasından hem kendimizi hem de dünyayı kurtarmış oluruz… Aksi takdirde sonumuz felaket olur…

*

Bu itibarla bizim acizane tavsiyemiz; İslam’ın ve ümmetin bir araya gelip birbiriyle kenetlenmesi gerekir.. Kur’an hükümleri ön plana alınmalı.. Özellikle Türkiye’mizin, İslam dünyasına lider olma sorumluluğunu alması gerekir. Bugün devletin başındaki Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın varlığı da bize göre Allah’ın bir nimetidir.. Allah eksikliğini vermesin. Gerçekten büyük bir devlet adamıdır ve onun yerine gelebilecek herhangi bir lider de şahsen düşünemiyorum.

*

Hani bir söz vardır; “su uyur ama düşman uyumaz..” Ki Yahudi ve Siyonizm her zaman için teyakkuzdadır ve fırsat kollamaktadır. “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna bile az” diyelim ve  İslam dünyasının yirmi dört saat boyunca teyakkuz halini yaşaması gerektiğinin altını çizelim.

*

Ve ülke yönetimleri, yekün şekilde insanlarını Kur’an hükümlerine davet etmeleri lazım ve dimdik ayakta tutması lazım… Aksi takdirde İslam dünyası Yahudi tehlikesiyle her an için karşı karşıya kalabilir.. Bedelini de çok ağır öder..

En derin saygı ve sevgilerimle.