AĞRI DAĞININ ETEĞİNDE

Ağrı dağının eteğinde Ağrı ili değil, Iğdır ili var.

                                

O muhteşem dağ, O Rabbin adeta yer yüzüne resmettiği büyük eser Iğdır ilinin yanı başında.

Gerek havadan ve gerekse yerden bakışta olsun Ağrı Dağının bağrında nice efsaneleri beslediğine daha ilk gördüğünüzde şahit oluyorsunuz.

Gözün alabildiği kadar geniş bir ovanın tam ortasında mührünü basmış gibi oturan Ağrı dağı, adeta ben Ulular Ulusunun mizanıyım diyor.

Uçaktan inerken baktığımda ve şehri akşam vaktine doğru gezerken aklıma Nebe Suresinin şu ayetleri geliyor.

“Elem Necelil Arde mihaden, Velcibale evtaden, ve helaknakum ezvaca ve Cealna nevmekum subata ve cealnal-leyle libasa ve cealnan-nahare maaşa ve beneyna fevkekum seban şidada ve cealna siracen vehhaca ve enzelna minel musiratı maen seccaca, linuhrice bihi habban ve nebata ve cennatin elfafa- Biz yeryüzünü bir beşik gibi yapmadık mı? Ve Dağları sağlam kazıklar haline getirmedik mi? Uykunuzu sizin için dinlenme vakti ve geceyi üstünüze bir örtü gibi yapmadık mı? Ve Gündüzü maişetinizi temin için yaratmadık mı? Ve üstünüze sapa sağlam yedi göğü yaratmadık mı? Güneşi de aydınlatıcı bir lamba haline getirmedik mi? Ve üstünüze sıkışmış bulutlardan bir rahmet olarak damla damla yağmuru yağdırmadık mı? İşte bununla bitkileri ve taneleri çıkardık ve böylece yeryüzünü sizin içini adeta bir cennet haline getirdik”

Evet ağrı dağı o gözün alabildiğince uzanan ovasında, meydanı korumak için, adeta YÜCE BİR EL tarafından çakılmış gibi duruyor. Zirvesinde kar var. O hali ile bir kartal başı gibi görünüyor.

Ermeniler buraya Ararat dağı diyorlar. Bu dağ Ermeniler için mukaddes bir nitelik taşıyor. Ve onlar zamanın bir vaktinde burayı tekrar ele geçireceklerini düşünüyorlar.

Hıristiyanlar Hazreti Nuh Aleyhisselamın tufandan sonra gemisinin Ağrı dağına gelerek oturduğunu söylerler. Ancak Kur’an Nuhun Gemisinin Cudi dağına istiva ettiğini beyan ediyor.

Şu andaki Cudi dağı Hz.Nuh Aleyhisselamın gemisinin istiva ettiği-gelerek oturduğu- dağ mıdır, bu dağın ismi kadimden beri değişmeden gelmiş midir, ben bunu bilmiyorum. Ama şu andaki Cudi dağının isminin bir tartışmaya açılmasını da murat etmiyorum. Ağrı dağı o tarihteki Cudi dağı değilse bile, bazı dinler tarafından mukaddes bir özelliğe sahip olduğu yolundaki inanç sebebiyle, saygıyı pek ala hakkediyor.

Ancak Ağrı dağı ve eteğindeki Iğdır ili gerçekten sahipsiz. Adeta kimsesiz.

Bunu çevremizdeki arkadaşlarla da konuşuyoruz.

Biz köyleri ilçe, ilçeleri vilayet yaptık. Olmasın mı olsun. Buna kim karşı çıkabilir ki? Gelişmek, değişmek herkesin hakkı.

Bendeniz 1975-1976 yılları arasında Kars İmam Hatip Okulunda meslek dersleri öğretmenliği yaptım. O zaman bile Iğdır Kars vilayetine bağlı bir ilçe konumunda idi. Şu çok yakın zamanda Iğdır vilayet olmuş durumda.

Peki Iğdır gerçekten bir vilayet olarak temayüz etmiş mi?

Ne gezer.

Biri biri ile asla uygunluk içerisinde olmayan sokaklar, nereden gelip nerede kesişeceği belli olmayan caddeler, hiçbirinin diğeri ile illiyeti ve muvazenesi olmayan binalar, bir caddenin tam ortasında heyula METAL BİR BİNA ve bu binada bir sürü resmi kuruluş.

Bunların yapılmasına kim izin verdi, niçin yapılar arasında uygunluk yok, niçin caddeler, sokaklar düzensiz ve pis, niçin?

Hani biz medeniyeti, bir diğer deyim ile şehirciliği şu an için görüyor değiliz ki. Bu milletin yıllar yılı süren medenileşme, şehirleşme serüveni var.

Daha çok yakın zamanda il haline getirilen şehrin, o ilçelik halinin vurdumduymazlığı, il haline getirilir iken neden devam ettirildi. Belediye Başkanları, Valiler bu duruma neden dur demedi.

Bu ülkenin bir süper tatil, turizm cenneti olabilecek o dümdüz güzelim alanlar, neden kimi mütegallibe kişilerin insafına terk edilerek berbat hale getirildi, neden?

Dünyaca bilinen Ağrı dağının eteğindeki Iğdır ili, saat 15.30 itibariyle artık görünmez oluyor. Kömür sobalarının yanması ile birlikte şehir tümden kayboluyor, kesif bir duman ve bu dumanın genizleri yakan kokusu, nefes almanızı imkansızlaştırıyor.

Hilafsız gece yarısına kadar kaldığım otel odasında pencere kenarlarından sızan kömür-karbondioksit- kokusu sebebiyle uyuyamadım. Gece saat 02.00 de kalktım, pencereleri açtım. İnsanlar in, cin uyuyor. Hava biraz temizlenmiş, hafif bir esinti var ve Ağrı dağı sanki uyuyan şehre sahiplik yapıyor.

Ağrı dağı eteğinde uçan bir güvercini olsam diyorum, ama tüneyecek bir yer bulamıyorum.

Buraya gelip gidecek turistlerin kalacağı doğru dürüst bir otel yok.

Ağrı dağı sahipsiz, Iğdır ili sahipsiz.

Arkadaşlar ile kendi aramızda konuştuk.

Bizim ikinci bir Ağrı dağımız yok. Buranın ve etrafının daha fazla berbat olmaması lazım.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu ili bütünü ile Kentsel dönüşüm kapsamına alabilir, almalıdır.

Ağrı dağının ihtişamına uygun bir şehir meydana getirmeliyiz.

Kimi rant sahipleri Kentsel dönüşümde, menim 7 katlı binam vardı, şimdi 4 e 5 e düşecek, men muni kabul etmiyrem diyebilir.

Desin.

Yapılması gereken şey, ona bak kardeşim bu dönüşüm ile şehir; dünya şehirlerinin bir örneğini teşkil edecek ve biz en fazla iki yıl içerisinde gelecek olan turistlerle sarfettiğimiz bu paraların tamamını çıkaracağız. Senin malının değeri de bire on artacak, ya bunu kabul edersin veya ben Yeni Iğdır adında bir şehir inşa ederim, insanları buraya çekerim, senin on kuruşluk yerin de 5 kuruş etmez hale döner desin.

Bu yazıyı okuyanlar Cavit Torun yine hayal dünyasına dalmış desinler. Ama bir çok olay sebebiyle sizler gayet iyi biliyorsunuz ki, benim 10 yıl önce, ekonomik, siyasi, kültürel ve sosyal plandaki kimi düşüncelerim şimdi bütünü ile uygulama alanı buluyor.

Yine bu yazıyı okuyan bir Iğdırlı hemşehrim, ya Cavit kardaş, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün yeni yapılmakta olan binası bile yola taşmış, sen ne diyorsun derse, ona da, yıkılır gider kardeşim, yol milletin istifadesine açılır, bozulan düzen intizama girer derim.

Çok yere dokundum, bakalım nasıl bir karşılık alacağım