BEKOAVANLAR OLMAZSA!
Halk nezdinde bir ifade…
Ki, Kürt mahallesinde daha çok "ifade" edilir…
İkiyüzlü…
Yani "bukalemun" zihniyet üreticileri…
İşte bunlar için denir ki; "Bekoavanlar"
***
Bu bekoavanlar var ya…
Diyorum ki; "bir ayıklansa…"
Onlara, konuşma…
Görünme "yasağı" uygulansa…
Konuşturulmazsa!
İnanın.
Her şey "süt-liman" olur…
***
Öyle ki;
Kurt ila kuzu birlikte yaşar…
Ama!
Ne yazık ki; "bekoavanlardan" bir türlü
arınamıyoruz!
Kurtulamıyoruz…
Ve ne acı verici bir durum ki; "bile bile"
onlara lades oluyoruz...
Göz göre göre de; "inanıyoruz!"
***
Bakınız!
Çözüm süreciyle alakalı gelinen nokta!
Toplumda…
Hele ki, "acıların ve şiddetin" coğrafyasında…
Barışın…
Kardeşliğin…
Huzurun…
Güven ve istikrarın…
Sosyo-ekonomik, gelişmenin "umutları" yeniden
filizlendi bir zaman diliminde.
***
Ki bu hal-i vaziyet 77 milyonun tümünde vuku bulmakta!
En radikal solcudan…
En radikal muhafazakâra kadar…
Milliyetçisi dâhil...
Öyle ki bir dönemin "vesayetçileri" bile
"çözüm olsun" deme noktasına gelirken...
***
Ama ne var ki…
Siyasetin "o ikiyüzlü" bekoavanları var ya…
Öylesine; "algı provokasyonu" yapıyorlar ki…
Akla ziyan bir durum…
Değil ateşi "körükleme", üzerine benzin döküyorlar…
Onun için diyorum ki;
"Çözümün" önündeki en büyük engel işte "bu
bekoavanlardır"
***
Şöyle siyasi bir yelpazeye bakalım..
Aktörler kim diye?
İktidar.
Muhalefet.
Sağı, solu fark etmez.
Hatta çözüm masasının "etrafındaki" bazı
zevatlar dâhil olmak üzere…
Söz etmişçesine;
sürece "salvo" yapıyorlar…
***
Biri "çözüm istiyorum" diyor…
Diğeri…
"Yok, sen doğru söylemiyorsun!"
Asıl; "çözümü" ben istiyorum…
Sen-ben "üstünlüğü"
Sonra da; "çözümü bakın kim istemiyor?"
deniliyor…
Suçlama!
İşi provoke eden; "taraf" yaratma
gayretkeşliği…
***
Silah bırakma…
Silah bırakacağız…
Ya da; "eylemsizlik-çatışmasızlık"
Yine algı; "körüklemesi"
Bunlar blöf yapıyor…
Veyahut "güvenilmez" deniliyor…
***
Velhasıl!
Bir "inanmazlık"
Bir "güvensizlik"
Bir "samimiyetsizlik" söz konusu…
Aksiyon vari bir durum.
Hal böyle olunca da; "toplumsal" tansiyon bir
pik, bir tepetaklak.
Korku ve kaygılar "üremeye" başlıyor..
***
Diyorum ki…
Güvensizliği…
Renk değişikliği "kendinde" menkul olan böylesi
kişiler…
Tüm taraflar için…
Kendi "içlerinde" "ketumluk" moduna
sokulsalar…
Ta ki; "çözüm" ikmale gelinceye kadar…
Onlar sussa!
***
Masadan "alınsalar…"
Sabah yediğini; "akşam" hatırlamayan…
Gün içinde konuştuğunu; "uyuduktan" sonra
unutan…
Ağzından "çıkanı" kulağı duymada arızası
bulunan…
Herkesi…
Ama herkesi "kendisi gibi" bekoavan görenler bu
evrede "devre dışı" bırakılsa!
***
Öyle inanıyorum ki…
Silahlar susar,
Çatışmasızlık başlar…
Kardeşlerin "kucaklaşması" daha bir çabuk ve
sorunsuz gerçekleşir..
Ülke de…
Millette…
Devlet nizamı da; "korku tünelinden" bir an
evvel çıkmış olur..
***
Dağlar…
Ovalar…
Yaylalar "barışın" çiçekleriyle; renk cümbüşü
olur.
Çünkü…
Kini, nefreti, hasedi…
Husumeti.
Hizipleşme ve "kötü zihniyetin" üretimi
"bertaraf" olur.
***
Ama!
İşte bu "ama”nın ne yazık ki; "çemberini"
aşamıyoruz…
Aşmadığımız için de…
En halis niyet bile "telaffuz" edildiğinde!
Bir sonraki cümle; "ama" ile devam ediyor.
Sıkıntı burada, "var olan bekoavanlıkta.."
Tek sorunumuz…
Mevcut bekoavanlardan "kurtulabilmemizdir…
***
Bazıları kim bunlar diyebilir?
Ki, bu soru eksenli "isimleri" deşifre edin
diyen de var…
Hani bir söz var ya; "görünen köy kılavuz
istemez…"
Kimler olduğu "apaçık" orta yerde…
Zaten bilindikleri için…
Halk nezdinde "konuşuldukları" için,
"mevzuu" ediyoruz…
Onun için de; "isim zikretmeye" gerek yok…
***
Durum bu iken!
Özellikle Çözüm Süreci’nin "öncü isimleri"
Liderler yani…
Bu "bekoavanlı" provokasyonları görmeli…
7 Haziran.
İşte bu "zihniyetteki" zevatı
"ayıklama" açısından bir fırsat…
Hem kendi; "gelecekleri" için…
Hem de "çözüme" gönül vermiş olan Türkiye
insanı için…
***
Yoksa!
Evet yoksa…
"Hal-i perişanlığımız" daha bir bedbaht olur…
Diz döveriz…
Baş yolarız…
Kan kusmaya devam ederiz.
Ölümlere…
Şiddetlere "gözyaşı" dökerek…
Ki 77 milyonun bizatihi kendisi "diz döven" olur ki; maazallah diyorum!