BUGÜN SEÇİM OLSA, OYUNU KİME VERİRSİN?

Öncelikle ifade etmek gerekirse; 'siyasal anlamda' seçim anketleri pek kimseyi memnun etmez! Ve genelde; 'tepki' geliştirir.
Özellikle de 'tarafgirlik' noktasında; tartışması büyüktür. Bir dizi 'eleştiri' oklarına maruz kalırsınız. 'Bizi veya şunu kayırdınız' diye!
Bunu de ekseriyetle 'siyasiler ve belli partileri destekleyenler' icra eder. İsterler 'kendi partileri güçlü görünsün, öyle bilinsin'.
Ama genel anlamda; 'ortaya' çıkan veriler bir dizi tartışmaları beraberinde getirse bile; 'ilerisi' anlamında yol göstericidir.
Ve aynı zamanda; 'hadiselerin' ve oluşan atmosferlerin 'insanlar üzerindeki' etkisi anlamında kanaat oluşturmaktadır.

***

Hele bir de 'anket' yerel anlamda sonuçlar içeriyorsa; kent ahalisi ve siyasi dokusu açısından daha bir önem arz eder.
Bir ölçüde 'muhatapların' kendilerine 'dönüp bakmalarını' sağladığı gibi; 'artı ve eksilerin de' muhasebesine vesile olur.
İşte bu düşüncelerin minvalinde; Diyarbakır Söz'ün bugünkü manşetini işte böylesi bir tartışmayı geliştirecek seçim anketine ayırdık.
'Diyarbakır'da bugün seçim olursa hangi partiye oy verirsiniz?' sorusuyla başlayan ve toplam 9 soruyu içeren bir anket.
Anket Formül Hedef Eğitim Hizmetleri Danışmanlık ve Araştırma Merkezi tarafından gerçekleştirilmiş.

***

Anketin sonuçları bize de; İhlas Haber Ajansı aracılığıyla ulaştı. Dün gün boyu üzerinde 'fikir jimnastiği' yaptım.
Özellikle 'verilerle' alakalı. Bu köşenin müdavimleri bilirler 'anketlere' daima temkinli bir yaklaşım gösterdiğimi.
Çünkü bu alanda 'öylesine' değişik varyasyonlar üretiliyor ki; 'yönlendirmeler' yoğunlukta. Ki tepki ve eleştiri alması da bu yöndedir.
'Yönlendirme var! O nedenle titizlik gösterdim; dümene gelmeyelim' diye!
Biraz da; 'geçmişin' tecrübesiyle harmanlama yaptıktan sonra; 'bu anketin sonuçları' mutlaka okurlarla paylaşılmalı.

***

Eleştiri oklarına maruz kalsak bile; Diyarbakır ahalisi başta olmak üzere, muhataplar 'duruma' vakıf olmalıdır, diye düşündük.
Kentteki siyasi 'eğilimi' ortaya koyma düşüncesiyle gerçekleştirildiği ifade edilen anket; geçtiğimiz Kasım ayının sonunda yapılmış.
20 ila 30 Kasım 2009 tarihleri arasında. 423 kadın ve 577 erkek denekle yüz yüze görüşülmüş. Toplam 9 soru sorulmuş.
Anketin verilerine dalmadan önce bir ayrıntıyı gözden kaçırmamak gerekir. Çünkü 'anket' bir ölçüde duyguların da ifadesidir.
O gün için 'duygular' neye hâkimiyet gösteriyorsa çıkan sonuç ona göre değişim gösterir.

***

O nedenle bu anketin bazı verilerini böyle okumak lazım. DTP'nin Anayasa Mahkemesi tarafından 'kapatılması' gibi.
Ciddi bir ayrıntı. Çünkü anket; kapatma davası karara bağlanmadan önce yapılmış. Neyse! Ankete dönelim.
İlk soru; 'Bugün seçim olursa hangi partiye oy verirsiniz?'. Ankete katılanların yüzde 57,1’i DTP.
AK Parti yüzde 35,1. Diğer partilere ise; yüzde 10 gibi bir yüzde dahi kalmıyor. Burada; 'artış ve düşüş' söz konusu.
DTP'nin verdiği fire yüzde 8.17. AK Parti'de ise küçümsenmeyecek bir artış var! CHP'nin de kaybı yüksek!
AK Parti'deki 'kazanımın da', DTP'den geldiği görüşü var.

***

Anketin diğer sorularına ve sonuçlarına gelince;
"Sizce AK Parti hükümeti Kürt sorununu çözme iradesini gösterebilecek mi?" sorusuna; Yüzde 58,3 "evet", yüzde 36,7 "hayır", yüzde 5'i ise "fikrim yok" diyor.
"Açılım konusunda askeri kanadın tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna da; Yüzde 42,3 "iyi", yüzde 26,3 "çok iyi", yüzde 13,7 "fikrim yok", yüzde 8,9 "kötü" cevabını veriyor.
"Açılım konusunda DTP'nin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna verilen cevap ise dikkat çekici.
Şöyle ki; yüzde 35,2 "çok iyi", yüzde 29,8'i "iyi", yüzde 18,2 "çok kötü", yüzde 11'i "kötü", yüzde 5,8'i ise "fikrim yok" diyor.

***

"Açılım konusunda MHP'nin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna;  yüzde 75,1 "çok kötü", yüzde 19,9 "kötü", yüzde 2,5 "iyi", yüzde 2,5 ise "fikrim yok" derken
"Açılım konusunda CHP'nin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna;  katılımcıların yüzde 72,5'i "çok kötü", yüzde 21,2'si "kötü", yüzde 3,8'i "fikrim yok", yüzde 2,5'i ise "iyi" diye cevap veriyor.
"DTP'nin demokratikleşme açılımını destekliyor musunuz?" sorusuna; Yüzde 66,7'si "evet", yüzde 25,8'i "hayır", yüzde 7,5'i ise "fikrim yok" dedi.
"Hükümetin demokratik açılımını destekliyor musunuz?" sorusuna; Yüzde 60,2. "evet", yüzde 33,6 "hayır", yüzde 6,2 ise "fikrim yok" cevabı geldi. 

***

Evet! Anketin 'eğilimi' ve bugüne özgü geliştirdiği 'manzara' ile günün koşulları; şunu açıkça belirtmektedir.
'Parlamento' insiyatifi 'çözümün' tek adresi olduğu gibi engelleri aşan tek kurumdur. Ve bu kuruma büyük görev düşmektedir.
AK Partisi, MHP ve CHP gibi, kapatılan DTP'nin katılım gösterdiği BDP! Özellikle 'Kürt' sorunu, yani çözümü için atılan;
'Demokratik Açılım' adımı; 'iyi idare' ve organize edilmeli. Hassasiyet önemlidir.
Yapılacak en küçük bir yanlış, ihmal ve siyasi rant düşkünlüğü 'olumsuz' maliyetlere sebebiyet verecektir.

***

Dün Ankara'nın 'havasının' bozuk olması, kalp ritimlerinde dengesizliklerin varlık gösterdiğini ifade etmiştim.
Ve tüm olumsuzlukların ana nedeninin de, Türkiye'yi yıllardır 'sağlı-sollu' bulanık havaya boğduran yapının 'gladyo' olduğunu.
Ne zaman 'bu yapı' bertaraf edilip, temizlenirse işte o zaman Türkiye 'salihi selamete' kavuşur. Bugün; 'ülke ciddi' bir sınav vermektedir.
Onun için; siyasal iktidar özellikle 'geri dönüş' yok dediği 'Kürt Açılımında' yanlışlara ve ihtiraslara yönelmemelidir.
Özellikle 'durumdan' siyasi rant elde etme beklentisine girmemeli.

***

Her şeyi 'ben bilirim, ben yaparım' diye; racon kesmemeli. Muhalefeti; 'hangi koşul ve tepkiler' oluşsa dahi dışlamamalı.
Tüm argümanları 'katılımcı' düşünceyle organize etmeli. Bugün; CHP, MHP ve DTP(BDP) dahil!
Hepsi 'aynı çatı' altında; durumdan siyasi rant çıkarma düşüncesinden arınmış vaziyette 'Ülke meselesi' deyip; sarılsaydı.
Hiç kuşkusuz ki; 'Kürt Açılımı' birçok pusuda bekleyen 'gladyo' yapısına çerez teşkil edici hadiselere neden olmazdı.
Evet! Siyasal iktidar 'polemiklere' girmeden bu yöndeki ateşleri körüklemeden; uzlaşı zeminine halı sermeli.

***

Tabi burada; Muhalefete de önemli görev düşüyor? Çünkü ankette; 'açılıma' gösterilen zaafiyet kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Onun için önemli sorumluluk şart.
Etnik duyarlılık 'siyasi riski' büyük. Bunun için de; 'yaklaşım' hassasiyet ister. Sadece muhalefet olsun diye muhalefet etmek.
Bu yapının 'dibine' dinamit koymaktır. Etki-tepki gelişir ki, sokağın kıvılcımıdır. Kanallar 'açık' tutulmalı, kapalı olanlara da anjiyo yapılmalı.
Sonuç itibariyle; 'Diyarbakır'da bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?' anketini; bu eksende okumalı. Ve okutmalıyız.

***

GAZETECİ ÖLDÜRMEK!

Önceki gün ekranda 'gördüğüm' tablo beni dehşete düşürdü! Şaşkınlık içerisinde; beynim dağıldı.
Tabiri caizse 'allak-bullak' oldum; bu nasıl zihniyet bu nasıl demokratik hukuk devleti. Ve bu nasıl insani duruş!
Gazetecilerin 'öldürülmesine' yabancı değiliz. Bugüne kadar; 'hangi üstatlar' bu uğurda bedel vermedi ki?
Evet! 'Katilimi biliyorum' dedi; ama 'söyleyemeden' gitti. Güney Marmara'da yayın yapan 'Yaşam Gazetesi'.
Onun Genel Yayın Yönetmeni Cihan Hayırsevener! Cuma günüydü; yolda yürürken 'kurşun' yağdırıldı.

***

Üç kurşun isabet etti. Kurşunlar belden aşağı; yani ayaklar hedef alınmıştı. Öyle anlaşılıyor ki;
Vuranların gayesi 'öldürmek' değil; onu korkutmak! Bir daha gerçekleri 'yazmasın' diye.
Ama ne var ki; 'O' uzun süre kanlar içerisinde bekledi! Birileri müdahale etsin, ambulans gelsin diye.
Ne var ki; 'katılaşan' ve 'insani değerden' uzaklaşan insan olma vasfını kaybeden yapı yüzünden 'kan kaybından' öldü.
Yazık!

***

Hepimiz biliyoruz ki; 'gazeteci' niye vurulur? Gazeteci; 'karanlığı' aydınlattığı için. Kirli tezgâhları 'gün ışığına' çıkardığı için.
Rüşveti, yolsuzluğu, usulsüzlüğü ve ihanetleri 'deşifre' ettiği için. Halkı 'kandırma' kurnazlığı içerisinde olanları yazdığı için.
Anlayacağınız! Düzeni bozulan ve tabuları yıkılan, maskeleri düşürülenlerin; hedefindedir gazeteci.
Bunlardan gelebilecek kurşunlar 'pek koymaz'! Ama insana ve bir meslektaşını kaybeden gazeteci olarak bana; 'isyan' getiren.
Ayağından oluk-oluk kan akan Gazeteciye 'cadde ortasında', insanım deyip 'el uzatılmamasıdır'! Kaybettiğimiz 'insanlıktır' beni dehşete sokan!
Onun için; biz biraz da 'insani yönde' kaybettiğimiz gerçeklere 'ağıt' yakmamız gerekir.
Buradan Hayırsevener'e Rahmet, Camiaya da başsağlığı diliyorum. Ve 'karanlıktan' beslenenler bilsinler ki; 'gazeteci' hep enselerindedir.